10. SINIF 3. ÜNİTE


 İSLAMİ DÖNEMDE İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLERİ

GEÇİŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ:

İslamiyet öncesi ve sonrası kültür iç içedir.

Bu dönem eserleri daha çok İslam dinini öğretme amacı gütmüştür.

Arap ve Fars edebiyatlarından yeni nazım biçimleri alınmaya başlanmıştır.

Hece ve aruz iç içe kullanılmıştır.

Arapça ve Farsça kelimeler edebiyat diline girmeye başlamıştır.

11. yüzyılda yazılan eserlerde, Uygur harfleri ve Arap harfleri yazılmıştır.

 

1) Kutadgu Bilig:

*11. yy da (1069-1070) Yusuf Has Hacip

*Karahanlı Hükümdarı Tabgaç Buğra Han

*“Saadet veren bilgi, ilim” anlamına gelmektedir.

*Didaktik bir eserdir.

*Mesnevi türündedir, aruzla yazılmıştır, 6645 beyitten ve

*173 dörtlükten oluşur.

*Hükümdara öğütler vardır.

*Dünya ve ahret mutluluğunun yolunu göstermek amacıyla

yazılmıştır.

*İlk mesnevi

*Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır.

*İlk siyasetname(eser olarak)

*Aruz ölçüsü ilk kez kullanılmış.

*İslami dönemin ilk edebi ürünü

     *Dört sembolik şahsiyet vardır.   



2)Divan-ı Lügati’t Türk

*11. Yy (1072-1074) Kaşgarlı Mahmut

*Türk Dili Divanı

*Ebul Kasım Abdullah’a sunulmuştur.

*İlk sözlük ve dilbilgisi

*7500 Türkçe kelimenin Arapça karşılığı verilmiştir.

*Türk dilini Araplara öğretmek amaçlanmıştır.

*Arap harfleriyle kaleme alınmıştır.

*Türk boyları ve coğrafyası ile Türklerin örf ve gelenekleri verilir.

*Türklerin yaşadığı bir harita çizilidir.

*Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır.

*Sav, sagu, koşuk örneklerini ilk kez bu eserde yazılı görmekteyiz.

 

 

3) Atabet’ül Hakayık

*12.yy. da “Edip Ahmet Yükneki” tarafından yazılmıştır.

*Mutlu ve erdemli bir insan olmak için gerekli olan özellikleri verir

*Sipehsalar Mehmet Bey’e sunulmuştur.

* “Hakikatlerin Eşiği”

*Aruz-Mesnevi   *Didaktik

*Cömertlik, doğruluk, ilim gibi konular ele almıştır.

*46 beyit ve 101 dörtlük (hece)

*Dörtlükler aaxa şeklinde kafiyelemiştir.

*Hakaniye lehçesi

 

4)Divan-ı Hikmet

*12. yy da Hoca Ahmet Yesevi

*Hikmet: Ahmet Yesevi’nin şiirleri

*Dil sade

*Halka İslamiyet’i öğretmek

*Dörtlüklerle ve hece vezniyle yazmıştır.

*Hakaniye lehçesi

*Dini Tasavvufi Halk şiiri onunla başlar.

*İlk mutasavvıf olarak “Yesevi” tarikatını kurmuştur.

 

5)Dede Korkut Hikâyeleri

*Anonimdir

*Oğuzların düşmanları ve kendi aralarındaki mücadelelerini anlatır.

*Destansı hikâyelerdir.

* “Kitab-ı Dedem Korkut Ala Taife-i Oğuzhan”

*Eser 12 hikâye ve bir önsözden oluşur.

*Destandan halk hikâyeciliğine geçiş ilk ürün.

*Dede korkut ortak kahraman bilge kişi

*Nazım-nesir

HALK EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ


HALK EDEBİYATI

*Genellikle yarım kafiye, cinaslı kafiye ve redif kullanılmıştır.

*Saz şairleri, şiirlerini genellikle doğaçlama söylerler.

*Halk dili kullanılır.

*Ölçü hece ölçüsüdür. Nazım birimi genellikle dörtlüktür.

*Hecenin daha çok 7’li, 8’li , 11’li kalıpları kullanılır.

*Konular genelde günlük hayattan alınmıştır. Aşk, ölüm, ayrılık, kıskançlık, gurbet, hasret, yiğitlik, doğa sevgisi gibi konular işlenmiştir.

*Halk şairlerinin hayat hikâyeleri ve şiirleri cönk adı verilen eserlerde buluşur.

*Saz şiirinde âşık son dörtlükte kendi adını kullanmasına tapşırma denir..

*Anonim Halk Edebiyatı                      

*Âşık Edebiyatı

*Tekke Edebiyatı

 

Anonim Halk Edebiyatı

Nazım Biçimleri 

Mani

*Tek dörtlükten oluşur.

*Mani söylemek halk arasında; mani düzmek, mani yakmak, mani atmak olarak kullanılır.

*Mani söyleyene manici, en iyi mani söyleyene manici başı denir.

*Kafiye düzeni aaxa biçimindedir.

*Aşk, yergi, öğüt gibi konular işlenir.

*Asıl düşünce son iki dizededir.

 

Atma bana taş ile

Gözüm dolu yaş ile

Ben nereye gideyim

Bu sevdalı baş ile

 

Düz Mani:

7 heceli 4 dizeden oluşur. Kafiye düzeni aaxa   biçimindedir.

Yemenimin uçları

Çıkamam yokuşları

Selam edin yârime

Yedi dağın kuşları

 

 

Kesik Mani (Cinaslı Mani): Birinci dizesi 7 heceden az olan manilerdir. Dizeleri cinaslı uyaklarla kurulduğu için bunlara cinaslı mani de denir.

 

Kuleden

Ses geliyor kuleden

O kaş o göz değil mi

Beni sana kul eden

 

 

Yedekli Mani (Artık mani):

Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen manilerdir.

 

İlkbahara yaz derler

Şirin söze naz derler

Kime derdim söylesem

Bu dert sana az derler

Kendin ettin kendine

Yana yana gez derler

 

 

Türkü

*Ezgiyle söylenen bir nazım şeklidir. Söyleyeni belli olanlar da vardır.

*Hece ölçüsüyle ve yalın bir dille söylenir.

*Hecenin bütün kalıplarıyla söylenebilir.

*Asıl sözlerin yer aldığı bölüme “bent”, nakarat kısmına “kavuştak” denir.

*Aşk, hasret, ölüm, gurbet gibi konular işlenir.

*Halk arasında “yır” olarak da bilinir.

 

 

 

 

Yârim İstanbul’u mesken mi tuttun,

Gördün güzelleri beni unuttun,

Sılaya gelmeye yemin mi ettin.

Gayri dayanacak özüm kalmadı,

Mektuba yazacak sözüm kalmadı.

 

 

Ninni

*Çocukları uyutmak amacıyla söylenen, kendine özgü bir ezgisi olan şiirlerdir. Çoğunlukla tek dörtlükten oluşur. Divanı Lügatit Türk’te “balubalu” olarak isimlendirilmiştir.

 

Uzaktan ses duyulmaz

Taş sert ise oyulmaz

Her şeye doyulur da

Benim yavruma doyulmaz

 

Ağıt

*Ölen kişinin arkasından söylenen, onun ölümünden duyulan acıyı anlatan şiirlerdir. Sel, deprem gibi afetlerle ilgili söylenen ağıtlar da vardır. Genellikle hecenin 7’li 8’li kalıplarıyla söylenir.

 

İlkbaharda her çiçekler bezeri,

Sonbaharda döker yaprak gazeli,

Kardeşim şehit olmuş nerde mezarı?

Felek beni taşa çaldı neyleyim.

 

Felek sille vurdu ben oldum sersem,

İyi olmaz dediler her kime sorsam,

Varsam da hekime muayene olsam,

İyi olmadık derdi hekim neylesin.

 

 

 

Âşık Edebiyatı Nazım Biçimleri

 

Koşma

*Halk edebiyatının en yaygın nazım biçimidir.

*Genellikle hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla, 3-5 dörtlük arasında söylenir.

*Koşmalar konularına göre ve yapılarına göre çeşitlerine ayrılır.

 

Güzelleme

Övgü amaçlı yazılan şiirlerdir. Genellikle sevgilinin güzelliği anlatılır. Başka birini ya da doğayı öven güzellemeler de vardır.

 

Nasıl vasfedeyim güzelim seni

Rumeli Bosna’yı değer gözlerin

Dünyaya gelmemiş eşin akranın

İzmir’i Konya’yı değer gözlerin

 

Kimsede görmedim sendeki nazı

Tunus Tırablus Mısır Hicaz’ı

Kars’ı Kağızman’ı Acem Şiraz’ı

Girid’i Yanya’yı değer gözlerin

 

 

 

Koçaklama

Konusu kahramanlık, yiğitlik, savaş olan koşmalardır.

Dadaloğlu ve Köroğlu en çok koçaklama söyleyen şairlerdir.

 

Benden selam olsun Bolu Beyi’ne

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır

Ok gıcırtısından kalkan sesinden

Dağlar seda verip seslenmelidir

 

Düşman geldi tabur tabur dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icad oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır

 

 

Taşlama

Bir kişinin, bir yerin, bir topluluğun kusurlarını söyleyen, toplumun bozuk yönlerini eleştiren şiirlerdir.

 

Bir odası vardır gayet küçücek

Kendi aklı sıra keyf yetirecek

Bir çanağı yoktur ayran içecek

Kahveyi bulunca fincan beğenmez

 

 

Seyranî söyledi bu doğru sözü

Haddeden çekilmiş doğrudur özü

Şehre gelin gitse bir köylü kızı

Lal ü güher ister mercan beğenmez

 

 

 

 Ağıt

Koşma tarzında ve söyleyeni bilinen ağıtlar da vardır.

Yetim kalmış idin emzik tavında

Gamınla kardeştin gençlik çağında

Bir gül yeşertmedi vuslat bağında

 

Gönül yaraların hep berat götür

De ki Kadir Mevlâm bize ilişme

Dünyada sızıyan çıbanı deşme

Celâli Baba’dan sorma, söyleşme

Bu dertli çobandan bir selam götür

 

 

Destan

Birkaç dörtlükten yüzden fazla dörtlüğe kadar yazılabilir. 11’li hece ölçüsüyle yazılır.

Savaş, deprem, yangın, eşkıyalar, tanınmış kişiler konuları olabilir

 

 

Semai

Hece ve aruz ölçüsüyle söylenir. Kendine özgü ezgileri vardır. 8’li hece ölçüsüyle söylenir. Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır. Gurbet, aşk, doğa, özlem, ayrılık gibi konular işlenir. Az sözle yoğun bir anlam sağlamak gerektiği için zor bir nazım biçimidir.

 

Gönül gurbet ele varma

Ya gelinir ya gelinmez

Her dilbere meyil verme

Ya sevilir ya sevilmez

 

Yürüktür bizim atımız

Yardan atlattı zatımız

Gurbet elde kıymatımız

Ya bilinir ya bilinmez

 

 

 

Varsağı

Yiğitçe bir söyleyişi vardır. Adını Güney Doğu Anadolu’da yaşayan Varsak Türkmenlerinden almıştır. “Be hey, bre, hey gidi, aman hey” gibi ünlemler kullanılır. 8’li heceyle söylenir.

 

Bre ağalar bre beğler

Ölmeden bir den sürelim

Gözümüzde kara toprak

Dolmadan bir dem sürelim

 

Aman hey Allah’ım aman

Ne aman bilir ne zaman

Üstümüzde çayır çimen

Bilmeden bir dem sürelim

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TEKKE EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

 

İLAHİ

 

Şathiye

Dini inançlarla alay ediyormuş gibi yazılan şiirlerdir. Genellikle Bektaşi şairleri tarafından hecenin 11’li, 8,’li, 14’lü kalıplarıyla söylenmiştir.

 

 

Nefes

Alevi ve Bektaşi şairleri tarafından cem toplantılarında söylenen şiirlerdir. Tasavvuf konusunu işlerler. 7’li , 8’li,11’li hece ile söylenir.

 

 

Nutuk

Tarikata yeni giren dervişlere, tarikat adabını, derecelerini öğretmek için söylediği şiirlerdir.

 

 

 

Devriye

Dini-tasavvufi edebiyatta “devir” nazariyesini anlatan şiirlerdir.

 

 

HALK EDEBİYATI DÜZ YAZI TÜRLERİ VE HALK TİYATROSU

 

Masal

*Olağanüstü olay ve kişilere yer verilen sözlü anlatım türüdür.

*Halk arasında “mesel” adıyla da anılır.

*Serim, düğün, çözüm bölümlerinden oluşur.

*Serim bölümünden önce tekerlemeler söylenir.

*Olayın yaşandığı yer ve zaman belirsizdir.

*Genelde mutlu sonla biter.

*Eğitici bir niteliği vardır.

*Genellikle –miş’li geçmiş zaman kipiyle anlatılır.

*Anlatmaya bağlı metin türlerindendir.

 

Efsaneler:  Efsane türleri

                  * Yaratılış               * Tarihi

                  * Olağanüstü          * Dini

 

 

 

 

 

Halk Hikâyeleri

*Türk edebiyatında 16. yüzyıldan itibaren görülmeye başlamıştır. Destanın yerini alır.

*Genellikle âşıklar tarafından saz eşliğinde anlatılır.

*Nazım-nesir karışıktır.

*Aşk, sevgi, kahramanlık konuları işlenir.

*Kişiler ve olaylar gerçeğe yakındır ancak olağanüstülükler de görülür.

 

Konularına göre ikiye ayrılır:

*Kahramanlık Hikâyeleri

*Âşık Hikâyeleri

 

Türk halk hikâyeleri genel olarak beş bölüm halinde düzenlenir:

 

 

 

 

 

 

Karagöz

 

 

Orta Oyunu

 

 

 

Meddah

 

Fıkra

 

Tekerleme

Bilmece

AŞIK EDEBİYATI

ÂŞIK EDEBİYATI TEMSİLCİLERİ

KÖROĞLU

*Halk şairleri arasında kavganın ve özgürlüğün sembolüdür.

*III. Murat döneminde Osmanlı ordusuyla İran savaşlarına katılmıştır.

*Bolu Beyi’nden babasının intikamını almak için dağlara çıkmış, yiğitlik ve iyilikseverliği ile destanlaşmıştır.

*Köroğlu destanına göre asıl adı Ruşen Ali’dir. Yiğit bir kahramandır.

*Şiirlerinde coşkun bir söyleyiş, yalın bir dil kullanmıştır. Divan edebiyatından etkilenmemiş şiirlerini heceyle yazmıştır.

*Aşk, doğa sevgisi, yiğitlik, dostluk konularını işlemiştir.

*Şiirlerinde din ve tasavvuf konularını işlememiş, genellikle aşk konusunu işlemiş güzellemeleriyle bilinir.

*Yiğitlik ve kahramanlık konularını işlediği koçaklamalarıyla ünlenmiştir.

*“Benden selam olsun Bolu Beyi’ne/Çıkıp şu dağlara yaslan­malıdır.” dizeleriyle ona isyan etmiştir.

 

ÖKSÜZ DEDE

*Yeniçeri şairlerindendir.

*III. Murat’ın İran seferleri ile ilgili şiirlerinden 16. yüzyılın sonlarında yaşamış olduğu anlaşılmaktadır.

*Şiirlerinde  kullandığı merdane eda, o devir ordu ve donanma şairlerinde  görülen genel bir özellik olmasına rağmen, aşk ve tabiat konulu şiirlerinde benzetme ve özgün deyişleri ile kendine özgü bir  aşık olmaktadır. Şiirlerine kuvvetli bir lirizm hâkim olan Öksüz Dede’nin dili de çok akıcıdır.

Biçim bakımından ilk türkü metnini XVI. yüzyılda Öksüz Dede vermiştir.

Türkü sözcüğü ilk kez XV. Yüzyılda Doğu Türklerince kullanılmıştır. Hikmet Dizdaroğlu, Anadolu’da türkünün ilk örneğini Öksüz Dede’nin verdiğini belirtir. Türküler genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla kıtalar halinde söylenir. Her kıta türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bend ile nakarattan meydana gelir. Nakarat her bendin sonunda tekrarlanır. Bu kısım bağlama veya kavuştak diye de bilinir.

 

KAYIKÇI KUL MUSTAFA

*Yeniçeri şairlerindendir.

*Dönemin önemli olayları ile ilgili şiirler söylemiştir.

*Bağdat kuşatmasında ölen Genç Osman adında bir yiğit üzerine söylediği destan ile ünlüdür.

*Sade, doğal, içten bir dili vardır.

*Pek çok şiiri tarihi belge niteliği taşır.

*Şiirleri yeniçeriler arasında çok meşhur olmuştur.

*İlk gençlik yıllarında Murad Reis’in levendi olarak Cezayir’de bulunduğu için, kendisine “Kayıkçı” denmiş; II. Osman’ın şehit edilişini (1622), IV. Murat’ın Bağdat kuşatmasını (1630), Halep Valisi Abaza Hasan Paşa’nın isyanını (1658), şiirlerinin, destanlarının konusu yapmıştır.

*En bilinen eseri, Sultan Murat Han’a asker olmak için dudağına tarağı saplayan ve bıyığı terlememiş diye kendini askere almayanlara ‘Bakın tarak duruyor mu? ‘ diye soran Genç Osman için yazığı Genç Osman Destanı’dır. (O genç Osman ki, şehit olan bayraktarın elinden kaptığı bayrağımızı canı pahasına Bağdat kalesinin burcuna dikmişti.)

GENÇ OSMAN

Genç Osman dediğin bir küçük uşak,
beline bağlamış ibrişim kuşak,
Askerin içinde birinci uşak,
Allah Allah deyip geçer genç Osman…

Genç Osman dediğin bir küçük aslan,
Bağdat’ın içine girilmez yastan,
her ana doğurmaz böyle bir aslan,
Allah Allah deyip geçer genç Osman…

Bağdat’ın kapısını Genç Osman Açtı,
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı,
Kelle koltuğunda üç gün savaştı,
Allah Allah deyip geçer Genç Osman…

Kayıkçı Kul Mustafa

 

 

KARACAOĞLAN (17. yy)

*Güney Anadolu’da, Toroslu Türkmen aşiretleri arasında yaşamıştır.

*Anadolu’nun bütün yörelerini dolaşmıştır.

*Aşk şairidir.

*Aşk dışında şiirlerinde tabiat, gurbet, sıla özlemi, ölüm de yer alır.

*Şiirlerinde hayalden çok gerçeğe rastlanır.

*Türkü, koşma, semai, varsağı, destan türlerinde şiirler söylemiştir. Genellikle 11’li, 8’li hece ölçüsü ve yarım kafiye kullanmıştır.

*Şiirleri mahalli kelimeler ve deyimler yönünden çok zengindir.

*Şiirlerinde açık, anlaşılır, içli ve özlü bir söyleyişi vardır.

*Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır. Hece ölçüsünün 11’li (6+5) ve 8’li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır. Bazı şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür. Mecaz ve mazmûnlara çokça başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir.

Karacaoğlan’ın 500 civarında şiiri olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bunların pek çoğunda birbirine benzer dörtlük ve mısralara rastlanması, bir kısmının Karacaoğlan’a ait olmadığını veya birbirinin varyantı olabileceğini düşündürmektedir. Ona ait olduğu kabul edilen şiirlerdeki hâkim özellik şairin dış dünyayı, bilhassa sevgilisinin güzelliğini büyük bir samimiyetle dile getirmesidir. Âşık edebiyatının en belirgin özelliklerinden biri sayılan irticâlî söyleyiş yeteneği ve samimiyet Karacaoğlan’da pek çok halk şairinin ulaşamadığı bir seviyededir.

*Dinî motiflere çok az yer veren Karacaoğlan’da tasavvuf düşüncesi hemen hemen hiç yoktur. Bu durum eserlerinin “lâdinî” bir nitelik taşıdığını göstermekle beraber onun dine ve dinî unsurlara karşı saygısız yahut inançsız olduğu anlamına gelmez.

 

ÂŞIK ÖMER

*Medrese eğitimi almıştır.

*İlk şiirlerini aruzla ve Âdlî mahlasıyla yazmıştır.

*Çok seyahat etmiştir ve gittiği yerlerden koşma ve güzellemelerinde söz etmiştir.

*Heceyle yazdığı destan ve koşmalarında halk dilini kullansa da divan şiirinden gelen kalıplaşmış sözlere de yer vermiştir.

*Âşık tarzının divan şiirinden etkilenmesine, bu edebiyatın dil ve üslup özelliklerinin âşıklar arasında yaygınlaşmasına neden olmuştur.

Geriye bırakmış olduğu 2000’den fazla şiirle Türk edebiyatının en çok yazan şairlerinden biri olarak tanınan Âşık Ömer hece vezniyle söylediği şiirlerde daha başarılıdır. Âşık Ömer divanının en önemli iki yazmasından biri Konya Mevlâna Müzesi Müzelik Eserler bölümünde bulunan, Hüseyin Ayvansarâyî’nin istinsah ettiği nüsha ile (Envanter nr. 99) şimdi Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan (Hacı Mahmud Efendi, nr. 5097) İstanbul Yahyâ Efendi Dergâhı nüshasıdır. Ayrıca cönklerde de pek çok şiirine rastlanmaktadır.

 

KATİBİ

*Yeniçeri şairlerdendir.

*Bağdat ve İran seferleriyle ilgili şiirleri vardır.

*Heceyle ve aruzla yazdığı şiirleri vardır.

*Sözcük seçiminde, sağlam kafiyeler bulmada, cinas düşürmede Gevheri ve Aşık Ömer kadar iyidir.

*Gevheri birkaç şiirinde ondan “üstat” olarak söz etmiştir.

* Aruz ölçüsü ile şiirler yazmış olması Arapça ve Farsça kelimeleri kullanması ve bilmesi adı ile örtüşen tahsilli bir şair olabileceği ihtimalini güçlendiren bir husustur.

KULOĞLU

*Yeniçeri şairlerindendir.

*IV. Murat için söylediği şiirler onun bu hükümdara oldukça yakın olduğunu gösterir.

*Şiirlerinde aşk, yiğitlik, hikmet temalarını işlemiştir.

*Gevheri’yi etkileyecek nitelikte lirik, epik şiirler söylemiştir.

 

 

Gevherî

 

*İyi bir eğitim almıştır.

 

*Heceyi ve aruzu başarılı bir şekilde kullanmıştır.

 

*Aruzla yazdığı şiirlerdeki bazı yabancı sözcükleri, heceyle yazdığı şiirlerde kullanmıştır.

 

 

*Musiki ile de ilgilenmiş, besteler yapmış, kendi adıyla anılan bir makam bulmuştur.

 

*Tasavvufa yönelmemiş, sosyal konulardan çok bireysel konuları işlemiştir.

 

*Heceyle yazdığı şiirlerinde konuşma dilini kullanmış, halktan aldığı hayalleri, deyiş ve mecazları kullanmıştır.

 

 

 

 

 

 

Dertlî

 

*Çocukluğunda çobanlık yapan şair, babası ölünce sürüsünü ağaya kaptırmış ve gurbete çıkmıştır.

 

*Aslında mahlası Lütfi’dir ancak çileli bir yaşam sürdüğü için Dertli mahlasını kullanmıştır.

 

*Hem heceyi hem aruzu kullanmıştır.

 

*Bektaşi nefesleri de söylemiştir. En iyi şiirleri semaileri ve koşmaları arasındadır.

 

Dadaloğlu

 

*Toroslarda göçebe olarak yaşayan Avşar Türkmenlerindendir.

 

*Kahramanlık şiirleri ile Köroğlu’na, aşk şiirleri ile Karacaoğlan’a benzer.

 

*Divan şiirinden etkilenmemiştir.

 

*Yalın ve içten bir söyleyişi, lirik ve epik bir anlatımı vardır.

 

*En başarılı olduğu şiirleri koçaklamaları arasındadır.

 

*Şiirlerinde Avşar Türkmenlerinin mücadele içinde geçen hayatlarını anlatmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

Bayburtlu Zihnî

*İyi bir eğitim görmüştür.

*Divan-ı Hümayun kâtipliği yapmıştır.

*Hem heceyi hem aruzu kullanmıştır.

*Şiirlerinde farklı üsluplar kullanmıştır.

*Heceyle yazdığı şiirlerinde de genellikle ağır  bir dil kullanmıştır.

*Şiirlerinde genelde memleket hasreti hâkimdir.

*Hicivleri de vardır.

 

*Divanı ve Sergüzeştname isimli bir mesnevisi vardır.



Erzurumlu Emrah

*İyi bir eğitim almıştır.

 

*Gezgin bir şairdir.

 

*Tasavvuf şiirine ağırlık vermiş, şiirlerinde ağır bir dil kullanmıştır.

 

*Divan şairlerinden etkilenmiştir.

 

*En iyi şiirleri koşmaları ve semaileri arasındadır.

 

Everekli Seyranî

 

*Tekke şairleri arasında da adı anılmaktadır.

 

*Hem hece hem aruzla yazdığı şiirleri vardır.

 

*En iyi şiirleri koşma, semai, destan, nefes ve devriyeleri arasındadır.

 

*Sosyal olayları sert bir dille hicvetmiştir.

 

 

Âşık Şenlik

 

*Saz şiirinde Anadolu ve Azeri geleneklerini birleştirmiştir.

*Anadolu saz şiirinde ve hikâye sınıflandırma geleneğinde yenilikler yapmıştır.

 

*Badeli âşıklardandır.

*Muamma, koşma ve atışmalarda ustadır.

 

*İslamî kavramları, tamlama ve nükteleri şiirde ustaca kullanmıştır.

 

*Sümmani ile atışmaları ünlüdür.


Ruhsâtî

*Bektaşi tarikatına mensuptur.

 

*Hem hece hem aruzla şiirler yazmıştır.

 

*Tasavvufla ilgili ahlaki, didaktik manzumeleri ve koşmaları önemlidir.

 

*Şiirlerinde Orta Anadolu ağızlarını kullanmış, şiirlerini içli bir dille söylemiştir.

*Düzgün ve yeni kafiyeler kullanmıştır.


Kağızmanlı Hıfzî

*Medrese eğitimi görmüştür.

 

*Koşma, semai, destan türlerinde şiirler söylemiştir.

 

*Şiirlerinin en ünlüsü genç yaşta ölen amcasının kızı Ziyade için yazdığı ağıttır.

*Gerçekçi bir söyleyişi, yalın bir dili vardır.  *Şiirlerinde yaşadığı olayları ve tabiatı konu edinmiştir.

Bayburtlu Celâlî

 

*Medrese eğitimi görmüştür.

 

*Eşinin kundakta bir bebek bırakarak vefat etmesi üzerine söylediği ağıt ünlüdür.

 

*Destanları ve mizahi şiirleri önemlidir.

 

*Batakçı Destanı, Kalaust Destanı ünlü destanlarındandır.

 

 

Sümmanî

 

*Rivayete göre Bedahşan Emiri’nin kızı Gülperi’ye âşık olmuş ve onu aramak için uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Kafkasya, Türkistan, Afganistan ve Hindistan’ı dolaşmıştır.

 

*Sümmani ve Gülperi için hala söylenen bir halk hikâyesi vardır.

 

*Atışmaları ünlüdür.

 

*Hem hece hem aruzla şiirler söylemiştir.

 

Âşık Veysel

*Cumhuriyet dönemi şairlerindendir.

 

*Yurdu gezip sazıyla şiirler söylemiştir.

 

*Köy enstitülerinde halk türküleri öğretmenliği yapmıştır.

 

*Didaktik şiirlerinin yanında doğa, özlem, aşk konulu şiirleri daha çok ilgi görmüştür.

 

 

Abdurrahim Karakoç

 *Hece ölçüsünü ustalıkla kullanmıştır.

 

*Sosyal konuları, İslam’ı, gurbeti şiirleri işlemiştir.

 

 

*Serbest tarzda söylediği şiirler de vardır.

 

*Şiirlerinde halk diline ait kelime ve deyimler, şive taklitleri görülür.

 

*Taşlamaları da ünlüdür.

 

Şeref Taşlıova

 *Binden fazla şiiri ve tasnif ettiği birçok halk hikâyesi vardır.

 

*İki yüzden fazla makamı bilmektedir.

 

*Çeşitli festival ve yarışmalarda çok sayıda birinciliği vardır. *UNESCO tarafından “yaşayan insan hazinesi” seçilmiştir.

 

Murat Çobanoğlu

 

*Kars’ta âşıklar kahvesi vardır.

 

*Babası, Kars’ın usta âşıklarından Gülistan’dır.

 

*Üç bine yakın şiiri ve ünlü âşıklarla atışmaları vardır.

 

Âşık Mahzunî Şerif

*Halk şairi ve bestecidir.

*Bektaşî kültürünün dünyaya tanıtılmasında önemli bir yeri vardır.

Âşık Feymani

*Adana’da çiftçilik yapmaktadır.

*Hem saz çalan hem de şiirler yazan bir halk şairidir.

 

*Tasavvuf şiirleri de yazmıştır.

*Ahu Gözlüm isimli şiir kitabı “Halk Şairleri Arası Eser Yarışması”nda mansiyon ödülü almıştır.

TASAVVUF EDEBİYATI

DİNİ TASAVVUFİ (TEKKE) EDEBİYATI TEMSİLCİLERİ

YUNUS EMRE 13.yy

*İyi bir eğitim görmüştür.

*Taptuk Emre’nin dergâhında tasavvufu öğrenmiştir.

*Tasavvuf onun için bir yaşama biçimidir.

*İlahilerinde tasavvuf, insanın nefsi ile olan mücadelesi, Allah yolunda olup dünya işlerinden uzak durma gibi konuları işlemiştir.

*Dostluk, kardeşlik, dünya malına ve geçici dünyaya bağlanmama, birbirini anlamak, hoşgörü onun için çok önemli kavramlardır.

*İnsanın görevi insan-ı kâmile ulaşmaktır.

*Dili oldukça sadedir.

*İlahilerinde hecenin 6’lı,7’li, 8’li kalıplarını kullanmıştır.

*Şiirlerinde anlam derinliği, duygu, mecaz ve düşünce zenginliği görülür.

 

Risaletü’n Nushiyye

Mesnevi biçiminde, aruz ölçüsü ile yazılmış bu eser 573 beyittir. Başta 13 beyitlik bir başlangıçtan sonra, kısa bir düz yazı vardır. Arkasından destanlar gelir. Destanlarda ruh, nefis, kanaat, gazap, sabır, haset, cimrilik, akıl konuları işlenir. Öğretici ve öğüt verici bir eserdir. Esere Kur’an-ı Kerim’den kıssalar eklemiştir.

Divan

*Şiirleri Divan’ında toplanmıştır.

 

HACI BEKTAŞI VELİ

Velâyetnâme: Hacı Bektaş Velî’nin hayatı, kerâmetlerini sosyal ilişkilerini anlatan hikâyelerden oluşmaktadır. Bu hikâyelerde Kur’ân, hadis, nasihat dolu anlatımlar bulunmaktadır.

 

Mâkâlât :Aslı Arapça olarak yazılmıştır. Bu eserde insanların anlayışları açısından kaç bölüme ayrıldığı, dört kapı kırk makam gibi yolun kurallarını anlatan bilgiler bulunmaktadır.

Kitabü’l Fevaid: Bu kitapta Ahmet Yesevî ile Hünkâr Hacı Bektaş Velî ilişkileri ve pek çok nasihat içerikli değerli sözler bulunmaktadır.

 

 

 

HACI BAYRAM VELİ  14.yy

*Medrese eğitimi almış ve Ankara’da müderrislik yapmıştır.

*Bayramilik tarikatının kurucusudur.

*Yunus Emre etkisinde ve halk diliyle yazılmış ilahileri vardır.

*Şathiye de yazmıştır.

 

 

 

 

KAYGUSUZ ABDAL 15 yy

*Bektaşi edebiyatının öncülerindendir.

*Hem hece hem aruzu kullanmıştır. Şiirlerinde mizah, alay unsuru görülür. Kapalı bir anlatımı vardır.

*Şiirlerinden, Melamilik zümresinden olduğu anlaşılır.

*Düz yazılarında yalın, akıcı bir üslubu vardır.

 

Manzum Eserleri:

Divân: Şiirlerin çoğunluğu gazeldir. Heceyle yazılmış şiirler de vardır. Hece ile yazılanlar daha çok şathiye karakterindedir.. Bazı şiirleri ise ilâhî ve nutuk havasındadır.

 

Gülistân: Vahdet-i vücudu anlatmakla başlar.Kâinatın ve Hz. Âdem’in yaradılışını uzun uzun hikâye eder. Kısas-ı enbiya, kısa olarak anlatıldıktan sonra belirli bir konu üzerinde

durulmaz. Tasavvufun çeşitli konuları, yer yer son derece heyecanlı bir üslûpla dile getirilir.

 

Mesnevî-i Baba Kaygusuz (I-II-III): Tasavvuf konulu mesnevilerdir. Coşkun bir lirizmle yazılmıştır.

 

Gevhernâme: 71 beyitlik kısa bir mesnevîdir. Eser Hz. Muhammed’i methetmek için yazılmıştır.

 

Minbernâme: 58 beyitlik küçük bir mesnevî’dir, nefsi bilmenin esas olduğu üzerine kurulmuştur.

Mensur Eserleri:

 

Budalanâme: Budalanâme’de “akl-ı maâş, akl-ı maâd, nefsi bilmek, gönül, mürşid…” gibi tasavvufî meseleler anlatılır.

 

Kitâb-ı Miglâte: Bu eser, kompozisyon bakımından oldukça değişiktir. Burada bir derviş, devamlı olarak uykuya dalmakta ve rüyasında, bazen geçmişte, bazen gelecekte seyahat etmektedir. Her defasında karşılaştığı şeytanla mücadeleye girip onu ma’lûb etmektedir. Eserde dervişin zaman zaman söylediği şiirler, coşkun bir lirizmin ifadesidir.

 

Vücûd-Nâme: İnsan vücûdunun çeşitli uzuvlarıyla, bazı dinî ve tasavvufî ve kozmik kavramlar arasında teşbihler yapan, münasebetler kuran bir eserdir.

 

Manzum-Mensur Karışık Eserleri:

 

Dil-güşâ: “Vahdet-i vücûd”u anlatan uzun bir mesnevî ile başlar. Eserde uzun Farsça bölümler vardır.

 

Saray-Nâme: Dünyaya gelmekteki amacın, ibadet etmek ve Allah’ı tanımak olduğu anlatılır.

 

EŞREFOĞLU RUMİ

*Şiirlerinde Yunus Emre’nin etkileri görülür. İlahileri, Yunus Emre’nin ilahileri ile oldukça benzerlik gösterir.

 

*Divan: Aruz ve heceyle yazdığı şiirlerden oluşan bir eserdir. Didaktik ve lirik olarak yazdığı her tarzda şiiri vardır.

 

 

Divanda yer alan Müzekki’n Nüfûs isimli risalede yalın bir Türkçe ile yazılmış şiirler yer alır.

 

Pir Sultan Abdal 16.yy.

*Alevi-Bektaşi geleneğindeki yedi şairden biridir.

*Bütün şiirlerini hece ve dörtlüklerle yazmıştır.

*Saz eşliğinde şiir söyleyen bir tekke şairidir.

*Şiirlerinin bir bölümü siyasi içeriklidir.

*Lirik ve coşkun bir dili vardır.

 

Aziz Mahmut Hüdayi

*Medrese eğitimi almış ve medrese hocalığı yapmıştır.

 

*Divan-ı İlahiyat adlı eserinde şiirlerini toplamıştır. Hece ve aruzla yazdığı şiirler vardır.

 

*Tarikatname

 

Miraciye

 

Tecelliyat

 

Vakıat

 

Nefasü’l Mecalis

 

 


 


Erzurumlu İbrahim Hakkı 18YY

*Âlim, mutasavvıf ve şairdir.

*Tasavvufun yanında astronomi, geometri, matematik gibi ilimlerle de uğraşmıştır.

 

*Marifetname isimli eserinde birçok ilimle ilgili bilgi vermiş, hemen hemen her konuya İslami açıdan yaklaşmıştır.

 

*Divan-ı İbrahim Hakkı

 

*Kenzü’l Fütuh

 *İnsan-ı Kamil


DİVAN EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DİVAN ŞİİRİ VE GENEL ÖZELLİKLERİ

 



DİVAN EDEBİYATI ŞAİRLERİ (13 ve 19. yy)

 HOCA DEHHANİ:(13.yy)

İlk divan şairi olarak kabul edilmektedir..

Din dışı konular ele almıştır.

Divanı yoktur.

Eseri:    

Selçuklu Şehnamesi (mesnevi):Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaeddin Keykubad’ın takdirini kazanmış ve sultan tarafından bir “Selçuklu Şehnamesi” yazmakla görevlendirilmiştir. Şairin, Farsça olarak 20.000 beyitlik Selçuklu Şehnamesi yazdığı, ancak bu eserin günümüzde ele geçmediği söylenmektedir.

 

 

MEVLANA (13.yy)

Mutasavvıf

Eserlerini Farsça yazmıştır.

Aruz veznini kullanmıştır.

Mevlevi tarikatının kurucusu oğlu Sultan Veled’dir

Eserleri:

Mesnevi: Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin altı cilt (defter) ve yaklaşık 25.700 beyitten meydana gelen Farsça eserine Mes̱nevî adı verilmiştir. Eserin nazım şekli de mesnevidir. 

Divan-ı Kebir: (gazeller ve rubailer)Dîvân-ı Kebîr (Büyük Divan) veya Dîvân-ı Şems-i Tebrizî, Muhammed Celâleddin-i Rûmî’nin söylediği ilahi aşk şiirlerinden oluşan, 44 bin 8 yüz 34 beyitlik (rubai beyitleri ile birlikte yaklaşık 50 bin beyit) nazım bir eserdir. 

Fihi Ma Fih: Mevlânâ’nın sağlığında oğlu Sultan Veled veya bir başka müridi tarafından kaydedilen sohbetlerinin vefatından sonra derlenmesinden meydana gelen eserin adı yazma nüshalarında Esrâr-ı Celîl, Esrârü’l-Celâliyye, Kitâbü’n-Neṣâʾiḥ li-Celâliddîn, Risâle-i Sulṭân Veled gibi farklı şekillerde belirtilmiştir. Eser sonraki dönemlerde daha çok Fîhi mâ fîh adıyla tanınmıştır. “İçindekiler içindedir, ondaki ondadır, ne varsa ondadır” gibi anlamlara gelir.

Mecalis-i Seb’a: (yedi vaaz)  Mevlana Celaleddin-i Rumi. Mecâlis-i Seb’a Mevlânâ’nın yedi vaazının veya öğüdünün not edilmesi ve meydana geldiği tahmin edilen Farsça-Arapça mensur eseridir.     

Mektubat: Mektuplar anlamına gelen bu eser Mevlânâ’nın dost ve akrabalarına, özellikle de Selçuklu emir ve vezirlerine nasihat için yazdığı 147 adet mektuptan oluşur. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin ölümünden sonra, mektuplar bir araya getirilmiş ve bu esere de Mektûbât veya Mekâtîb adı verilmiştir.

 

 

SULTAN VELED: (13.yy)

Mevlana’nın oğlu ve Mevlevilik tarikatının kurucusudur.

Eserleri:

Divan

İbtida-name (Mevlana’nın hayatını ve hayat felsefesini anlatır.)

Rebab-name: 8000 beyit olan ve 1300-1301 yılında yazılan bu eser, Mesnevî vezni (fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün) ve etkisi ile yazılmıştır. İbtidâ-nâme ile hemen hemen aynı konular işlenir.

İntiha-name: 8300 beyiti bulan bu eser Sultan Veled’in üçüncü mesnevisidir. Bu da Mesnevî vezni ile yazılmış büyük bir öğüt kitabıdır.

Ma’arif: Farsça mensur bir eser olup, elli altı bölümden meydana gel miştir. Eserde Senâî ve Mevlânâ’dan şiirlere de yer verilmiştir

 

 

AHMET FAKİH (13.yy)

En önemli eseri Çarhneme’dir

Çarhname: Seksen üç beyitlik bir kasidedir. Dünyanın faniliğinden, dünya zevklerine kapılmanın yanlışlığından, kabir azabından ve mahşerden bahsederek ölümü hatırlatan, bunun yanında kanaat ve alçak gönüllülüğü vs. tavsiye eden dinî bir eserdir.

Kitab-ı Evsaf-ı Mesacidi’ş-Şerife: Mesnevidir. Hac yolculuğu sırasında gördüğü yerleri ve camileri anlatmıştır. İlk manzum seyahatname özelliği taşır.

 

ŞEYYAD HAMZA (13. yy)

13.yy Anadolu Selçuklular dönemi

Dini-Tasavvufi şiirler

Eseri:

Yusuf-u Züleyha (mesnevi) Konusunu Kur’an’dan aldığı mesnevisidir. Türk edebiyatında yazılmış olan ilk Yusuf u Züleyha mesnevisidir. Aynı zamanda Türk edebiyatında aşk konulu ilk mesnevidir.

Dastan-ı Sultan Mahmud: Manzume, Gazneli Devletinin en meşhur hükümdarı Gazneli Mahmûd ile bir derviş arasında geçen karşılıklı konuşmayı konu edinmektedir. 79 beyit tutarındaki bu küçük mesnevisinde, diğer şiirlerinde olduğu gibi, dünyanın faniliğini vurgulamaya çalışan Şeyyâd Hamza, kudretli bir hükümdar olan Gazneli Mahmûd ile yoksul dervişi, yani madde ile manayı karşılaştırarak, nefsine hükmetmesini bilen dervişin varlık ve ihtişam içinde olan sultandan üstün olduğunu vurgulamıştır.

 

 

AHMEDİ (14.yy)

Divan sahibi olan ilk şairimizdir.

Sade bir dil

Oğuz Türkçesi

Bursa için kaside yazmıştır.(şehrengiz)

Eserleri:

Divan

Cemşid-ü Hurşit (mesnevi): Çin hükümdarının oğlu Cemşîd rüyasında gördüğü kıza âşık olur. Bu kız Rum kayserinin kızı Hurşîd’dir. Aşk derdiyle günden güne eriyen Cemşîd babasını razı edemeyeceğini anlayınca dostu bezirgân Mihrâb ile birlikte sevdiğine kavuşmak için yollara düşer. Başından geçen binbir güçlük, cenkler ve mücadeleler sonunda sevdiğine kavuşan Cemşîd, Hurşîd’le evlenerek Çin’e döner ve daha sonra da babasının tahtına çıkar.

Türk edebiyatındaki ilk “Cemşîd ü Hurşîd” mesnevisi  Ahmedî  tarafından yazılmıştır. Ahmedî’nin, Sâvecî’nin mesnevisindeki gibi aruzun “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbıyla kaleme alınan 4798 beyitlik eseri, bizzat şairi tarafından yapılan geniş ilâvelerle Selmân-ı Sâvecî’ninkinin alelâde bir tercümesi olmaktan çıkmış, telif denebilecek bir zenginliğe yükselmiştir.

İskendername (mesnevi): Ahmedî, Sultanın isteği üzerine mesnevisinin sonuna ilk manzum Osmanlı tarihi sayılabilecek 334 beyitlik bir Gazavatname eklemiştir.

Tervihu’l Ervah: Tıpla ilgili bir mesnevidir.

Mirkatü’l Edeb: Arapça-Farsça manzum lügattir.

 

 

ÂŞIK PAŞA(14.yy)

 

KADI BURHANEDDİN (14.yy)

 

 

NESİMİ(14.yy)


 

GÜLŞEHRİ (14.yy)

*Sade bir Türkçeyle yazmış, Türkçeyi sanat dili haline getirmeye çalışmıştır.

Mantıku’t Tayr: “Kuşların konuşması” anlamına gelen “Mantıku’t Tayr” adlı tasavvufi alegorik mesnevisinde Kaf Dağı’na ulaşmak isteyen kuşların Hz. Süleyman’ın kuşu olan Hüthüt’ün ön­derliğinde yaptıkları yolculuğu anlatır. Manṭıḳu’ṭ-ṭayr’da vahdet-i vücûd inancını anlatmıştır. Buna göre var olan sadece vücûd-ı mutlaktır. 

Tasavvufi alegorik mesnevi

Eserleri:

Mantıku’t Tayr Farsçadan çeviri

Felekname:  İlhanlı Hükümdarı Hazan Han adına sunulmuş Farsça bir mesnevidir. Eser insanın nerden gelip nereye gideceğini anlatır.

Aruz Risalesi: Farsça yazılmıştır.

Keramet-i Ahi Evran: Türkçe mesnevidir.


HOCA MESUT(14.yy)

 

ŞEYHİ (15.yy)

Eserler:

Harname: Divan edebiyatı şairi Şeyhî tarafından kaleme alınmış mesnevi 126 beyitten oluşmaktadır. Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhî; Çelebi Mehmed’i tedavi edince, Çelebi Mehmed ona bir köy hediye eder. Köye doğru yola koyulan Şeyhî, yolda eşkıyalar tarafından soyulur ve dövülür. Bunun üzerine Harnâme’yi kaleme alır. Eserde toplumun kötü yönlerini hicvetmekte; fakat bunu mizahi bir üslup ile yapmaktadır. Har eşek demektir ve eser, Türk edebiyatının ilk fabl örneği olarak kabul edilir.

Feilatün mefailün feilün kalıbıyla yazılmıştır.

Hüsrev-ü Şirin: Farsçadan çeviri mesnevi

Divan

 

 

AHMET PAŞA (15.yy)

Fatih Sultan Mehmet’in hocasıdır.

Aşık Çelebiye göre birkaç fesatçının iftirasına uğramış hapse atılmıştır.

“Kerem Kasidesi” 35 beyitlik kasideyi padişaha sunmuş ve affedilmiştir.

Eseri:  Divan

 

NECATİ BEY (15.yy)

Mahallileşme akımını başlatmıştır.

Atasözleri, halk söyleyişleri

Türkçenin şiir dili olmasında katkıda bulunan şairlerdendir.

Eseri: Divan

 

 

SÜLEYMAN ÇELEBİ (15.yy)

Vesiletü’n Necat (kurtuluş vesilesi) mesnevi

Hz. Peygamberin hayatı anlatır (Mevlit- doğmak)

Eseri: Vesiletü’n Necat (kurtuluş vesilesi) mesnevi

 

 

ALİ ŞİR NEVAİ (15.yy)

Çağatay edebiyatı

Düşünür ve devlet adamı

Hamse sahibidir.

Eserleri:

Divan

Muhakemet’ül Lugateyn (Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu savunur.)

Mecalisü’n Nefais (İlk Tezkire)

Mizan’ül Evzan (Aruz vezniyle ilgili teorik bir eser)

 

TAŞLICALI YAHYA (16.yy)

Şah u Geda (mesnevi)

İstanbul ve Edirne için kasideler yazmıştır. (Şehrengiz)

 

BAĞDATLI RUHİ(16.yy)

 

FUZULİ (16.yy)

Azeri- Bağdat-Kerbela

Azeri Türkçesi- Farsça- Arapça

Gazel-Acı- İlahi Aşk

Su Kasidesi

Leyla ile Mecnun

Tasavvufun etkisiyle, beşeri aşkı ilahı aşka ulaşmak için bir basamak olarak değerlendirmiştir; bundan dolayı şiir­lerini acı çekmenin insanı olgunlaştıracağı düşüncesiyle yazmıştır.

 

 

Eserleri:

Divan (Azeri Türkçesi- Farsça- Arapça)

Leyla ile Mecnun (mesnevi)

Şikayetname (mektup)

Hadikatü’s Süeda (Kerbalayı anlatır)

Hadis-i Erbain Tercümesi (Kırk Hadis)

Beng-ü Bade

Enisü’l Kalb

Rind ü Zahit

Sakiname

 

BAKİ(16.yy)

Sultanü’ş Şuara (şairler sultanı)

Osmanlı sahasında en olgun şairdir.

Gazel

Din adamı olmasına rağmen din dışı konularda şiirler yazmıştır.

Rindane bir şaridir

Kanuni Mersiyesi

Mesnevi yazmamıştır.

Mahalileşme akımının etkisiyle sade İstanbul Türkçesiyle şiirler yazmış bir öncü isimdir.

 

Eserleri:

Kanuni Mersiyesi

Divan

Fezail-i Cihat (Arapçadan tercüme)

Fezail-i Mekke (Arapçadan tercüme)

Hadis-i Erbain Tercümesi (Kırk Hadis)

 

ZATİ

 

SEHİ BEY

Şair ve Anadolu sahasının ilk tezkire yazarı olan Sehî Bey, Edirne’de doğdu. Asıl adı belli değildir. Kimi kaynaklara göre devşirme olduğu ifade edilir. Şairlik bakımından zayıf olmakla birlikte, onu önemli kılan Heşt Behiş adlı tezkiresidir. 241 şair

 

LATİFİ

Latîfî, Kastamonu doğumlu 16. yüzyıl divan edebiyatı şairi. Asıl adı Abdüllatif’tir. Öğrenimini tamamladıktan sonra, kâtiplik göreviyle İstanbul, Belgrad, Mısır ve Rodos’ta bulundu. 1582 yılında Mısır’dan Yemen’e giderken bindiği geminin batması sonucu öldü. Anadolu’da Sehî Bey’in Heşt Bihişt’inden sekiz yıl sonra yazılmış olan ikinci tezkire Latîfî Tezkiresi’dir. “Tezkiretü’ş-şuara” veya “Tabsıra-i Nuzemâ” olarak da bilinen eser, bir mukaddime, üç fasıl ve bir hâtimeden oluşur. Tamamlandıktan sonra devrin hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman’a sunulmuştur.

 

 

HAYALİ

 

NEV’İ

 

NEF’İ (17.yy)

Hicivleriyle meşhurdur. Ölümü de bu sebepledir.

Kaside ustasıdır.

Sebk-i Hindi

Dili ağırdır.

Eserleri:

Divan

Siham-ı Kaza (kaza okları)

 

 

NABİ (17.yy)

Hikemi (öğretici)

Toplumun aksaklıklarını eleştirmiştir.

Dili sadedir

Şeyhü’ş Şuara (şairlerin şeyhi)

Eserleri: Divan

Hayriye (oğlu için yazdığı, didaktik mesnevi)

Hayrabad (mesnevi)

Tuhfetü’l Haramayn (gezi yazıları)

Surname

 

AZMİZADE HALETİ

 

NAİLİ

 

 

KÂTİP ÇELEBİ

Coğrafi yapıtların en önemlisi olan Cihannüma Osmanlı coğrafyacılığında yeni bir çığır açmıştır. Sade nesir türünün temsilcisidir.

3.Keşf üz-Zünûn an -Esâmi’il-Kütübi ve’l-Fünûn: Büyük bir bibliyografya kamusu olup 20 yılda meydana getirilmiştir. 14.500 kadar kitap ve risale kaydedilmiş

 

NERGİSİ

Nergisi Divan Edebiyatımızın aşırı derecede süslü, sanatlı nesirlerini yazdı.

Kısa bir cümleyle anlatılabilecek düşünceyi alabildiğine uzatarak süsleyerek karmaşık bir dille kaleme aldı.

Nergisi’nin ünlü eseri Hamse mensur şeklinde yazılan ilk hamse

adlı beş kitaptan meydana gelmiştir. Bu kitaplarda cömertlik, aşk, ders alınacak durumlar, konukseverlik, tövbekârlık konularını işlemiştir.

 

EVLİYA ÇELEBİ

 

NEŞATİ

 

ŞEYHÜLİSLAM YAHYA

 

NEDİM (18.yy)

 

ŞEYH GALİP (18.yy)

Divan şiirinin son büyük şairidir.

Mevlevi şeyhidir.

Sebk-i Hindi akımının temsilcisidir

Ağır bir dili vardır.

Eserleri:

Divan

Hüsn ü Aşk (mesnevi)

 

SÜNBÜLZADE VEHBİ

 

ENDERUNLU FAZIL

 

FITNAT HANIM

. Divan edebiyatının ilk kadın şairi


Bu yüzyılda divan edebiyatı çökmeye ve çözülmeye başlamıştır.

 

ENDERUNLU VASIF

 

 

 

 

YENİŞEHİRLİ AVNİ

Mesnevinin ilk üç cildini Türkçeye çevirdi.

Âb-nâme: Bahâriyye Mevlevihânesi‟nde çekilen susuzluğu dile getiren manzum-mensur dilekçe mahiyyetindeki eser, II. Abdulhamid‟e sunulmuĢ ve Eşref Gazetesi‟nde yayınlanmıĢtır.10 Su ile ilgili mazmunları sıralaması açısından dikkat çekicidir.

 

 

KEÇECİZADE İZZET MOLLA

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ

1.Beyitlerle Kurulan Nazım Biçimleri

Gazel:

“Beyitlerle âşıkane sohbet etmek”

En çok kullanılan nazım biçimidir.

Aşk, sevgi, güzellik ve içki konularında yazılır. Liriktir.

Gazel 5-15 beyitten oluşur

Genellikle konu bütünlüğü olmaz.

“yek ahenk” aynı konuyu işleyen beyitlerden oluşan gazel

“yek avaz” aynı söyleyiş güzelliği olan gazel

İlk beytine “matla”

Son beytine “makta”

Genellikle son beyit olur “mahlas beyti”

“beytül gazel”  “şah beyit”   (en güzel beyit)

“aa, xa, xa, xa, xa, xa”

Fuzuli, Baki, Nedim, Necati, Taşlıcalı Yahya, Naili, ve Şeyh Galip önemli gazel şairleridir.

 

Aşıkane: Aşkla ilgili acı, keder, yakarış, yakınma gibi içli duyguların anlatıldığı gazellere “âşıkane gazel” denir. Fuzuli bu tür gazellerin ustasıdır.

Rindane: Dünya malına, şan ve şöhrete önem vermemeyi, yaşamaktan zevk alma düşüncesini anlatan ga­zellere “rindâne gazel” denir. Bakî’nin gazelleri bu tür gazellerin örneğidir.

Şuhane: Sevgiliyi ve aşkın zevklerini zarif, çapkınca bir tarzda anlatan gazellere ise “şûhâne gazel” de­nilmiştir. Nedim bu tür gazelde rakipsizdir.

Hikemi: Nabi’nin gazellerinde olduğu gibi, özlü sözlerle hayat dersi veren ya da ahlakla ilgili öğütler akta­ran, öğretici gazeller “hikemî gazel” adını alır.

 

 

Kaside:

“Kastetmek yönelmek”

Doğuş yeri Arap edebiyatıdır.

Bölümleri vardır

Türk edebiyatında, din ve devlet büyüklerini övmek için yazılan şiirlerdir.

33-99 beyitten oluşur.

“aa, xa, xa, xa, xa, xa”

İlk beytine matla

Son beytine makta

En güzel beytine beytü’lkasid

Mahlas beytine de taç beyit denir.

Nefi kasideleriyle meşhurdur.

Kasidenin Bölümleri:

a)Nesib (Teşbib) :    Giriş “tabiat tasviri”

b)Girizgah (giriz):     Asıl konuya giriş

c)Medhiye       :     Kasidenin sunulduğu kişiye övgü

d)Tegazzül        :     Gazel

e)Fahriye           :     Şair kendini över

f)Dua                 :    Kasidenin yazıldığı kişiye dua edilir

Konularına Göre Kasideler:

Tevhit             :Allah’ın Birliği

Münacaat  :Allah’a yakarışı

Medhiye     :Övgü

Hicviye            :Yergi

Mersiye           :Ölüm acısı

Cülusiyye     : Padişahın tahta çıkması

Suriyye        : Düğün-sünnet

 

 

Mesnevi:

“ikili, ikişer, ikişer”

İran edebiyatı bize gelen bir türdür.

Hikâye ve romanın yerini almıştır.

En uzun nazım biçimidir. 20, 25 bin beyte kadar çıkabilir.

Bölümleri var: Ön söz, tevhit, münacat, naat, miraciye, 4 halife için övgü, eserin sunulduğu kişiye övgü, yazış sebebi, asıl konu, son söz

Kafiye: aa, bb,  cc,  dd, ee…

Hamse: Beş mesneviden oluşan esere hamse denir.

Mevlana, Fuzuli, Şeyhi, Nabi, Şeyh Galip önemli hamse şairlerimizdir.

Önemli Mesnevilerimiz:

Kutadgu Bilig                   : Yusuf Has Hacip

Leyla vü Mecnun               : Fuzuli

Hüsrevü Şirin, Harname   : Şeyhi

Yusuf-ü Züleyha              : Şeyyad Hamza

İskendername                  :Ahmedi

Hüsn-ü Aşk                        : Şeyh Galip

Vesilet-ün Necat                 : Süleyman Çelebi

Mantık-ut Tayr                 : Gülşehri

Hayriye                                  : Nabi

 

 

 

Kıta:

İki beyitten oluşur.

Kafiye düzeni   xa xa

Dörtlük de denir.

 

İlm kesbiyle pâye-i rif’at
Ârzû-yı muhâl imiş ancak

Aşk imiş her ne var âlemde
ilm bir kîl ü kâl imiş ancak

(Fuzulî)

 

Müstezat:

Kelime anlamı “artmış, çoğalmış” dır. (ziyade kökünden)

Gazelin uzun dizelerine kısa bir dize eklenerek yazılır.

Kısa dizelere ziyade denir.

Gazele benzer.

Kafiye düzeni şöyledir: a(b) a(b), x(x) a(b), x(x) a(b). .

Türk edebiyatında tesbit edilen ilk müstezad örnekleri XIV. yüzyıl şairi Nesîmî’ye aittir. Daha sonra gelen belli başlı müstezad şairleri Şeyhî, Ali Şîr Nevâî, Necâtî, Rûhî-yi Bağdâdî, Nâilî, Nâbî, Nedîm, Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Şeyh Galib, Enderunlu Fâzıl,

Türk edebiyatında en fazla müstezad yazan şair kırk beş adet şiiriyle Müstakimzâde’dir.

 

Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figanın
Zabt eyle dehânın
Hançer gibi deldi yüreğimin tfğ-i zebanın
Te’sir-i lisânın
Ah eylemeğe başladı âyâ bu ne halet
Nolsun bu hararet
Bilmem yine bir derd mi var bülbül-i canın
Ol mürg-ü nihânın
Âh etse nola bülbül-i dil meşhedim üzre
Tâ mahşer olunca
Çok çekti gam-ı harını gülzâr-ı cihanın
Bu bâğ-ı fenanın
İzzet ne şeker çiğnedi tût? gibi bilmem
Açmış yeni bir söz
Reşk ile sulandı yine ağzı şuarânın
Sınf-ı fusehânın

(İzzet Molla)

 

 

2.Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri

A) Tek Dörtlükler:

1.Rubai:

İran menşeilidir

Tek dörtlükten oluşur. “aaxa” kafiye düzeni

Kendine özgü aruz ölçüleriyle yazılır.

Rubailerde şair dünya görüşünü, felsefesini, tasavvufi düşüncesini, maddi ve manevi aşkını, özlü bir biçimde işler.

Ömer Hayyam, Mevlana, Nabi, Nedim, Yahya Kemal, Arif Nihat Asya

Esrârını dil zamân zamân söyler imiş
Hengâme-i gamda dâstân söyler imiş
Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâna
Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş

(Azmîzâde Hâletî)

 

2.Tuyuğ (Tuyuk)

Türklerin kazandırmış olduğu bir nazım türüdür.

Maninin karşılığı sayılabilir.

Tek dörtlüktür.

“aaxa” kafiye düzenindedir.

Manide olduğu gibi cinaslı uyak kullanılır.

“Fâilâtün, Fâilâtün, Fâilün” sadece bu kalıpta yazılır.11’li heceye denk gelir, mani ise yedili heceyle yazılır.

Rubaide işlenen konular tuyuğda da işlenir.

Kadı Burhaneddin, Nesimi, Ali Şir Nevai

Ozini eşşeyh gören serdâr olur
Enelhak dâva kılan berdâr olur
Er oldur, Hak yolma, baş oynaya,
Döşekte ölen yiğit murdar olur.

Kadı Burhaneddin

 

B) Musammatlar:

Musammatlar dört ya da daha fazla mısralı bentlerden oluşan şiirlerdir.

Dört mısralık bölümler

3-7 bent

Aruzun her ölçüsüyle yazılabilir.

Her konu işlenebilir. Özellikle felsefi konular ve aşk…

aaaabbbaccca      ya da   bbbacccaddda

Nedim , Fuzuli

 

Türklerin kazandırdığı bir türdür. İlk örneklerini Naili vermiştir.

Bestelenmek için yazılır.

Bent sayısı azdır.

Konu: aşk, sevgi, sevgili, içki ve eğlence

Kafiye murabba gibi ama farklı da olabilir.

Nedim, Enderunlu Vasıf, Enderunlu Fazıl ve Yahya Kemal

 

 

Dörtleme, dörtlü duruma getirme

Bir gazelin beyitlerinin üstüne ikişer dize eklenerek yapılır.

 

 

Bent sayısı 5-10 arasında değişir.

Vasıta beyti her bendin sonunda değişir.

Felsefi ve sosyal düşünceler ele alınır.

“Kanuni Mersiyesi” terkib-i bent

Bağdatlı Ruhi, Ziya Paşa

 

Vasıta Beyti Değişmez

Daha çok Allah’ın varlığı, birliği, kâinatın sonsuzluğu gibi konular işlenir.

 

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

A-BEYİTLERLE            B-TEK DÖRTLÜK          C-BENTLERLE OLAN

1-GAZEL                      1-TUYUĞ                       1-MURABBA          

2-KASİDE                    2-RUBAİ                      2-ŞARKI      

3-MESNEVİ                                                          3-TERBİ          

4-KIT’A                                                            4-MUHAMMES 

5-MÜSTEZAT                                                        5-MÜSEDDES   

6-MÜSEBBA        

7-MÜSEMMAN   

8-MÜTESSA        

9-MU’AŞŞER       

10-TERKİB-İ BENT

11-TERCİ-İ BENT

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

10. SINIF 5. ÜNİTE

TANZİMAT EDEBİYATI