10. SINIF 2. TEMA GÜNLÜK PLAN
|
DERS: |
Türk Dili ve Edebiyatı-10 |
SINIF:
|
TARİH: |
17 Kasım 2025- 16 Ocak 2026 |
|
TEMA ADI /NO: |
|
|||
|
TEMA
DAĞILIMI : |
Metin Tahlili: Okuma Becerileri Alanı / Gazel,Saf
Şiir Dinleme/İzleme Becerileri Alanı / Söyleşi
Edebiyat Atölyesi: Konuşma Becerileri Alanı
/ Podcast (Sesli Blog) Hazırlama
Yazma Becerileri Alanı / Öğretici
(Bilgilendirici) Metni Edebî Metne Dönüştürme |
|||
|
İÇERİK
ÇERÇEVESİ: |
“Kelimelerin Ritmi ” temasının içerik çerçevesi
şu şekildedir:• Okuma • Yazma • Dinleme/İzleme • Konuşma |
|||
|
ANAHTAR
KAVRAMLAR: |
Ritim, açık ve örtük ileti, gerçeklik, imge,
sembol (simge), beyit, ahenk unsurları, ölçü, aruz, kafiye |
|||
|
EĞİLİMLER: |
E1.1. Merak, E1.2. Bağımsızlık, E1.4. Kendine
İnanma (Öz Yeterlilik), E1.5. Kendine Güvenme (Öz Güven), E2.1. Empati, E2.2.
Sorumluluk, E2.3. Girişkenlik, E3.2. Odaklanma, E3.3. Yaratıcılık, E3.5. Açık
Fikirlilik, E3.7. Sistematik Olma, E3.10. Eleştirel Bakma, E3.11.Özgün
Düşünme |
|||
|
PROGRAMLAR
ARASI BİLEŞENLER : |
Sosyal-Duygusal
Öğrenme Becerileri: SDB1.2.
Kendini Düzenleme (Öz Düzenleme), SDB1.3. Kendine Uyarlama (Öz Yansıtma), SDB2.1.
İletişim, SDB2.2. İş Birliği, SDB2.3. Sosyal Farkındalık, SDB3.3. Sorumlu
Karar Verme Değerler:
D3. Çalışkanlık, D7. Estetik, D14. Saygı, D15.
Sevgi, D19. Vatanseverlik Okuryazarlık
Becerileri: OB1. Bilgi
Okuryazarlığı, OB2. Dijital Okuryazarlık, OB4. Görsel Okuryazarlık, OB5.
Kültür Okuryazarlığı, OB6. Vatandaşlık Okuryazarlığı Disiplinler
Arası İlişkiler: Tarih,
Müzik, Sosyoloji Beceriler
Arası İlişkiler: KB2.20. Sentezleme, KB3.3. Eleştirel Düşünme |
|||
|
ÖĞRENME KANITLARI: ÖLÇME |
• Açık
uçlu sorular • Kavram haritası • Öğrenme günlüğü • İnfografik metin • Karşılaştırma tablosu • Kısa cevaplı
sorular • Çalışma kâğıdı • Çıkış kartı |
|||
|
ÖĞRETME-ÖĞRENME YAŞANTILARI: |
Temel
Kabuller : Bu temada
bilgilendirici metinler ile edebî metinler arasındaki farkların bilindiği
varsayılır. Öğrencilerin edebî metinlerde ritim denince akla gelen kavramlar
ve terimler ile kelime türlerinden zamir,
edat, bağlaç ve ünlem konularında bilgi sahibi olduğu kabul edilir. Ön
Değerlendirme Süreci: Öğrencilerin temaya ilişkin farkındalık
düzeylerini tespit etmek için soru-cevap, kavram haritası, görsel okuma vb.
yöntemler uygulanır. Köprü
Kurma: Şiir ve bilgilendirici metinler hakkında ön
bilgiler, bu temadaki metinlerin tahlilinin yapılmasına temel oluşturur.
Toplumun tarihindeki önemli olayların edebiyatta da bir değişim ve dönüşüm
meydana getirdiği belirtilerek tarih, psikoloji, sosyoloji disiplinlerinde
öğrenilen bilgilerle bu temada öğrenilecek bilgiler arasında köprü kurulur. |
|||
|
FARKLILAŞTIRMA: |
Zenginleştirme : Tema kapsamında tahlil edilen türlerde farklı metinler okutulup
öğrencilerin bu metinleri tahlil etmeleri sağlanabilir. Derste tahlil edilen
metinlerle ilgili eleştiri yazıları okutulup sınıfta tartışma
gerçekleştirilebilir. Öğrencilerden divan edebiyatında gazelleri ile tanınmış
sanatçıların seçkin şiirlerinin yer aldığı bir antoloji hazırlamaları
istenebilir. Destekleme: Öğrencilere tema kapsamında
tahlil edilen türlerle ilgili çeşitli videolar izletilebilir. “Bil Bakalım Bu
Kimdir/Nedir?” oyunu oynatılarak dönemin önemli sanatçıları, eserleri vb.
öğretilebilir. |
|||
|
ÖĞRENME
ÇIKTILARI : |
Metin Tahlili (Anlama) Dinleme/İzleme TDE1.1.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinlerde dinleme/izlemeyi
yönetebilme TDE1.2.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinlerde anlam oluşturabilme TDE1.3.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinleri çözümleyebilme TDE1.4.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinlere yönelik
değerlendirmelerini yansıtabilme Okuma TDE2.1.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinlerde okumayı yönetebilme TDE2.2.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinlerde anlam oluşturabilme TDE2.3.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinleri çözümleyebilme TDE2.4.
“Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan metinlere yönelik
değerlendirmelerini yansıtabilme Edebiyat Atölyesi (Anlatma) Konuşma TDE3.1.
Dilin ritimle ilişkili estetik yönünü kullanarak edebiyat alanında iz
bırakmış şahsiyetlerin edebî yönünü yansıtan bir podcast (sesli blog)
hazırlama sürecini yönetebilme TDE3.2.
Dilin ritimle ilişkili estetik yönünü kullanarak edebiyat alanında iz
bırakmış şahsiyetlerin edebî yönünü yansıtan bir podcast hazırlamak için
gerekli içeriği oluşturabilme TDE3.3.
Hazırlanan podcastleri sunarken kural uygulayabilme TDE3.4.
Hazırlanan podcastlere yönelik değerlendirmelerini yansıtabilme Yazma TDE4.1.
Bilgilendirici bir metni edebî metne dönüştüreceği yazma sürecini yönetebilme TDE4.2.
Bilgilendirici bir metni edebî metne dönüştüreceği yazısına içerik
oluşturabilme TDE4.3.
Edebî metne dönüştürdüğü yazısında kural uygulayabilme TDE4.4.
Edebî metne dönüştürdüğü yazısına yönelik değerlendirmelerini yansıtabilme |
|||
|
ÖĞRENME-
ÖĞRETME YÖNTEM VE TEKNİKLERİ : |
Kavram Haritası,Okuma Stratejileri ( Sesli
Okuma,Sessiz Okuma,…) İçerik Tahmini,Okuma tiyatrosu,Sözlük Çalışması ( Söz
Varlığımız) ,Hikaye Haritası,Çıkış Kartı,Görsel Metin Okuma,Sunum Hazırlama,Beyin
Fırtınası, … |
|||
|
KULLANILAN
EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ,
ARAÇ VE GEREÇLER : |
Türk dili ve edebiyatı Meb ders kitabı,sözlükler, yazım kılavuzu, atasözleri
ve deyimler sözlüğü, etkileşimli tahta, işlenen konularla ilgili metinlerin
yer aldığı bütün kaynaklar, edebiyat tarihi kitapları, ansiklopediler,
internet, gazete ve dergiler,dijital araçlar… |
|||
|
DERS
SAATİ: |
45 ( Metin
Tahlili / Anlama: 23 – Edebiyat Atölyesi /
Anlatma: 20 + 2 Okul Temelli Öğrenme ) |
|||
|
TEMA – İÇERİK – SÜREÇ ANALİZİ
•
Okuma •
Yazma •
Dinleme/İzleme •
Konuşma
BECERİ ALANLARI KONU ANALİZİ DERS KİTABINA GÖRE BECERİ ALANLARI DERS İŞLENİŞ
SÜRECİ VE ÖĞRETME-ÖĞRENME UYGULAMALARI:
( 5E MODELİ ) 1.) Metin
Tahlili (Anlama) : Okuma TDE2.1. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinlerde okumayı yönetebilme TDE2.2. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinlerde anlam oluşturabilme TDE2.3. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinleri çözümleyebilme TDE2.4. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinlere yönelik değerlendirmelerini yansıtabilme METİN TAHLİLİ (ANLAMA) : OKUMA BECERİLERİ DERS KİTABINA GÖRE DERSİN İŞLENİŞİ : (5E Modeli) / 17 Kasım – 05
Aralık 2025 / 3 HAFTA 1)
Giriş (Engage)
(Motivasyon – Dikkat Çekme – Ön bilgileri harekete geçirme) Giriş Öğretmen, öğrencilere ara tatilin nasıl geçtiğini sorarak
derse giriş yapar. 2.tema “ kelimelerin ritmi”nin genel hatları hakkında bilgi verir.
Dersin işleniş sürecini kısaca açıklar.Varsa öğrencilerin sorularını
cevaplar.Güzel bir eğitim ve öğretim süreci temennisiyle derse giriş yapar.
Görsellerin
uyandırdığı duygular hakkında öğrenci görüşleri alınarak şiir konusuna giriş
yapılır.( Ders kitabından hareketle
derse giriş yapılır.) Dikkati Çekme / Motivasyon Dikkat çekmek için öğretmen, temaya başlamadan önce öğrencinin şiirde
yapı unsurlarıyla ilgili ön bilgilerini yoklamak
amacıyla“beyin fırtınası,soru cevap ” tekniklerini kullanarak sınıfa şu
soruları sorar:Okuduğumuz şiirlerde ritmi sağlayan unsurlar nelerdir?Şiirde
ritim niçin önemlidir? Güdüleme
Sevgili öğrenciler, bu temada sizlerden şiir türünün Türk dili
ve edebiyatındaki gelişiminde,şiir anlayışlarındaki estetik değişimin ritim
bağlamındaki yansımalarında kelimelerin uyumu, ahenk ögeleri, söz varlığı vb.
unsurların etkisinin belirlenmesine yönelik çıkarımlar yapabilmeniz, tahlil
edilen edebî metinlerin estetik yönünü ahenk özelinde değerlendirebilmeniz,içerik
ile söz varlığı arasındaki uyumu göz önünde bulundurarak Türk dili ve
edebiyatındaki değişim ve
dönüşümün farkına varmanız beklenmektedir. Bu tema akışında sizlerden metin
hakkındaki soruları cevaplamanız, ders içi ve ders dışı çalışmaları yapmanız,
süreçle ilgili çalışmaları değerlendirmeniz, performans görevlerini yerine
getirmeniz ve örnek soruları cevaplamınız beklenmektedir.
Köprü Kurma / Ön bilgileri
harekete geçirme Şiir
ve bilgilendirici metinler hakkında ön bilgiler, bu temadaki metinlerin
tahlilinin yapılmasına temel oluşturur. Toplumun tarihindeki önemli olayların
edebiyatta da bir değişim ve dönüşüm meydana getirdiği belirtilerek tarih,
psikoloji, sosyoloji disiplinlerinde öğrenilen bilgilerle bu temada
öğrenilecek bilgiler arasında köprü kurulur. 2.)
Keşfetme (Explore) “Toplumların tarihindeki önemli olaylar
edebiyatta da bir değişim ve dönüşüm meydana getirir.” Öğrenciler ,bu cümleden ve inceledikleri
infografikten faydalanarak Türk edebiyatında farklı şiir geleneklerinin
ortaya çıkmasının sebeplerini keşfeder. 3.)
Açıklama (Explain) Hafta içinde işlenecek tema ve
konuları,öğrenme çıktıları , işleniş stratejileri ve yararlanılacak
materyaller hakkında kısa bir sunum yapılır.( Sunuş ) Metin
Tahlili: Okuma Becerileri Alanı / Şiir türü üzerinde
durulacaktır.( Ders işleniş sırası ) Ders kitabında konuya giriş olarak
verilen sorular ( hazırlık ) yanıtlanarak işlenecek konu üzerine öğrencilerin
dikkati çekilecektir.( hazırlık,dikkat
çekme ) Etkinlik sırası ders kitabında belirtildiği
gibi ( Okuma: Okumayı
yönetebilme,birlikte öğrenelim,sıra sizde,anlam
oluşturabilme,yansıtabilme,karşılaştırma,çözümleyebilme. Konuşma : Konuşmayı
yönetebilme, içerik oluşturabilme, kural uygulayabilme, yansıtabilme. Dinleme / İzleme : Anlam oluşturabilme,karşılaştırma,birlikte
öğrenelim,sıra sizde,çözümleyebilme,yansıtabilme.Yazma : Yazmayı yönetebilme, içerik oluşturabilme, kural uygulayabilme,
yansıtabilme ) şekilde takip edilecektir.(
etkinlik sırası ) 4) Derinleştirme
(Elaborate) :
OKUMA:
ŞİİR GELENEĞİ Öğrenciler,ders kitabındaki ( sayfa 89 ) infografi
çalışmasını inceleyerek şiir gelenekleri ortaya konur.
ŞİİR GELENEKLERİ DİVAN ŞİİRİ GELENEĞİ / DİVAN EDEBİYATI: *Özellikle medreseden
yetişen aydın kişilerin, Arap ve Fars (İran) edebiyatlarını örnek alarak
oluşturdukları edebiyattır. *Divan edebiyatına
"Yüksek Zümre Edebiyatı (Havas Edebiyatı)", "Klasik Türk
edebiyatı", “Eski Türk Edebiyatı”, “Osmanlı Türk Edebiyatı”, ”Saray Edebiyatı” gibi isimler verilir. *Şairlerin
şiirlerini topladıkları "divan" isimli kitaplar nedeniyle daha
yaygın olarak kullanılan isim "Divan edebiyatı"dır. *13. yy.da başlamış,
16 ve 17. yy.larda gelişmiş ve 19.yy.a kadar devam etmiştir. *Ayetler, hadisler,
İslami bilimler, İslam tarihi, tasavvuf, İran ve Arap mitolojisi, peygamber
kıssaları, evliya hikâyeleri, tarihi kişiler ve olaylar bu edebiyatın
kaynaklarını oluşturur. *Divan edebiyatı
şiir ağırlıklı bir edebiyattır. *Düz yazı ile
oluşturulan eserler de mevcuttur. *İnsanın iç
dünyasına yönelik, soyut ve kitabi bir edebiyattır. *Divan şiiri soyut,
yüce ve ideal olana yönelik bir şiirdir. *Bu şiirlerde somut
ögelerden çok, soyut ögeler; gerçek güzellerden çok, hayalî güzeller; günlük
hayatın gerçeklerinden çok, efsanelerin, tarihin ve dinî ögelerin kendine
özgü gerçeklikleri ağır basmıştır. *Daha çok saray ve
çevresine seslenir. *Divan edebiyatı
sanatçıları, kendinden önceki büyük sanatçılara son derece hayrandır ve
bağlıdır. *Önceki sanatçılar
bu yüzden taklit edilmiştir. *Toplum için sanat
değil; sanat için sanat anlayışı egemendir. *Dil süslü ve
sanatlıdır. *Arapça ve Farsça
kelime ve tamamlamalara sıkça yer verilir. *Ağır bir dil
kullanılmıştır. *Divan şiiri kendine
özgü zevk ve anlayışların hâkim olduğu bir ortamda oluşmuştur. Bu ortam,
İslami ögelerle saltanat anlayışının bir arada düşünüldüğü Osmanlı
Devleti'ndeki saray çevresidir. *Şairler, dil ve
anlatım yönünden en güzele ulaşmayı gaye edinirler. *Bu şiir
geleneğindeki şairlerin hemen hepsi, Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsçayı
da bu dillerde güzel şiirler yazacak kadar iyi bilen, eğitimli kişilerdir. *Anlam ve söz
sanatlarına yer vermek bir hüner olarak görülmüştür. *Şiirde konu
bütünlüğü aranmaz. Beyit bütünlüğü esastır. Her beyit ayrı bir konuyu işler. *Bütün güzelliğine
değil parça güzelliğine önem verilmiştir. *Konudan çok konunun
işleniş biçimi önemsenmiştir. *Divan şiiri kuralcı
ve biçimci bir şiir geleneğidir. *Anlamdan çok
söyleyiş önemlidir. Ne söylediği değil nasıl söylediği önemlidir. *Nazım şekli olarak
gazel, kaside, rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri
kullanıldığı gibi tuyuğ ve şarkı gibi divan edebiyatının Türklerin
kazandırdığı nazım şekilleri de kullanılmıştır. *Nazım şekilleri
süreç içinde kendi geleneklerini (gazel yazma geleneği, kaside yazma geleneği
vb.) oluşturmuştur. *Nazım birimi olarak
ağırlıklı olarak beyit ve bent tercih edilmiş; beyte göre az da olsa dörtlük
kullanılmıştır. *Şiirde aruz ölçüsü
kullanılmıştır. *Tüm şairlerin
kullandığı mazmunlar (klişeleşmiş, kalıplaşmış sözler) kullanılır. *“Kafiye göz
içindir.” anlayışı hâkimdir. *Genellikle tam ve
zengin kafiye kullanılır. *Konular: Aşk
(genellikle ilahi aşk), tabiat, sevgilinin güzellikleri, kadercilik,
tasavvuf… *Konu bütünlüğü
olmadığı için şiirlere başlık konulmaz. *Her şiir redifiyle,
nazım biçimiyle veya türünün adıyla anılır. *Divan şiirinde
kaderci bir dünya görüşü hâkimdir. *Genelde dünyanın
geçici olduğundan, zamanın kötülüğünden bahsedilir. *Şairler,
mahlaslarını son beyitte söylemişlerdir. *Divan şiirinde
Arapça, Farsça, Türkçe kelime ve tamlamalardan oluşan Osmanlı Türkçesi
kullanılmıştır. *Şairler
beğendikleri şiirleri ve şairleri taklit etmişler; onlardan daha güzel
yazmaya çalışmışlardır. *Bu şiir geleneğinin
ilk temsilcisi 13. yüzyıl şairlerinden Hoca Dehhânî'dir. *Bazı Önemli Divan Şairleri: 15. yüzyıl: Şeyhî,
Ahmet Paşa, Necatî 16. yüzyıl: Bâkî,
Fuzûlî, Hayalî, Zâtî, Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman), Taşlıcalı Yahya,
Bağdatlı Rûhî, Lâmî 17. yüzyıl: Nefî,
Nâbî, Şeyhülislam Yahya, Sâbit, Nailî, Neşâtî, Nevizâde Atayî 18. yüzyıl: Nedîm,
Şeyh Galip, Enderunlu Vâsıf, Koca Ragıp Paşa, Sümbülzâde Vehbî 19. yüzyıl:
Yenişehirli Avnî, Vâsıf, Leskofçalı Galip DİVAN EDEBİYATI (KLASİK EDEBİYAT) NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ DİVAN EDEBİYATI
NAZIM BİÇİMLERİ (MISRA) : AZADE DİVAN EDEBİYATI
NAZIM BİÇİMLERİ (BEYİT): GAZEL / KASİDE / MESNEVİ / KIT’A / MÜSTEZAT DİVAN EDEBİYATI
NAZIM BİÇİMLERİ (DÖRTLÜK): RUBAİ / TUYUĞ / ŞARKI / MURABBA DİVAN EDEBİYATI
NAZIM BİÇİMLERİ (BENT): TERKİB-İ BENT / TERCİ-İ BENT / MUSAMMAT / TERBİ
(DÖRTLEME) MUHAMMES / TARDİYE / TAHMİS (BEŞLEME) / TAŞTİR MÜSEDDES / TESDİS
(ALTILAMA)
GAZEL: *Divan
edebiyatı (klasik edebiyat) nazım biçimidir. *Aşk, ayrılık,
sevgi, hasret, ölüm, tabiat gibi lirik konuların işlendiği şiir türüdür. *Türk
edebiyatına İran edebiyatından girmiştir. *Divan
edebiyatında en çok kullanılan nazım şeklidir. *Konu
bakımından halk edebiyatındaki koşmaya,
İslamiyet öncesi Türk şiirindeki koşuklara
benzer. *Nazım birimi
beyittir. *Beyit sayısı
5-15 beyit arasındadır. *İlk beytine
matla, son beytine makta denir. *İlk beyitten
sonraki beyte "hüsn-i matla" (ilk beyitten güzel olması gerekir),
son beyitten öncekine "hüsn-ü makta" (son beyitten güzel olması
gerekir) denir. *En güzel
beyte beytül gazel (şah beyit) denir. *Son beyitte
(maktada) şairin mahlası (takma adı) yer alır. *Gazelin bütün
beyitlerinde aynı konu işleniyorsa (anlam birliği) buna yek-ahenk gazel
denir. *Bütün
beyitleri aynı güzelliğe sahip olan gazellere yek-avaz gazel denir. *İlk beyit
kendi arasında kafiyelidir. Diğer beyitlerin ikinci dizeleri, birinci beyit
ile kafiyelidir. Yani kafiye şeması
aa, ba, ca, da, ea şeklindedir. *Bazı
gazellerin matladan sonra gelen beyitlerinde mısralar ortalarından
bölünebilir. Bu durumda gazele iç kafiye hâkimdir. Böyle gazellere musammat
gazel denir. *Gazellerde
sabit bir kalıp mecburiyeti yoktur. Herhangi bir aruz kalıbıyla yazılır
yazılır. *Gazeller
eskiden bestelenerek okunurdu. Özelikle bestelenmek için yazılmış gazeller de
vardır. *Gazelleri makamla okuyan kişilere "gazelhan", gazel yazan
usta şairlere ise "gazelsera" adı verilir. *Gazellerin
başlığı yoktur. İsimlendirilmeleri rediflerine göre ya da ilk mısralarına
göre olur. *Gazeller konularına göre de çeşitli
isimlerle tanımlanır. *Aşka ilişkin
acı, mutluluk gibi içli duyguların dile getirildiği gazeller “âşıkane”; içki,
yaşama boş verme, yaşamdan zevk alma gibi konularda yazılanlara “rindane”
denir. *Âşıkane
gazellere en iyi örnek Fuzuli’nin gazelleri, rindane gazellere en iyi örnek
ise Baki’nin gazelleridir. *Fuzuli, Baki,
Nedim gazelin tanınmış şairleridir. Musammat Gazel: Dizelerin sonlarındaki uyaklarından başka
dizelerin ortalarında da uyak varsa böyle gazellere musammat gazel denir. Örnek: Fuzuli rind-i şeydadır hemişe halka rüsvadır Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı
Kelime ve kelime gruplarının anlamları verilen kelimelerle
eşleştirilir.
Gazel ile
kaside verilen örnek şiirlerden hareketle karşılaştırılır. KASİDE: *Divan edebiyatı (klasik edebiyat) nazım biçimidir. *Kasideler, birini
övmek ve yermek amacıyla yazılan şiirlerdir.
*Genellikle din ve
devlet adamlarını övmek amacıyla yazılan uzun divan edebiyatı şiirleridir. *Nazım birimi
beyittir. *İlk beytine matla,
son beytine makta denir. *Şair, matla beytini
kasidenin herhangi bir yerinde yineleyebilir.
*Şairin mahlasının
bulunduğu beyte taç beyit denir. Bazı kaynaklar bu beyti “bölüm” olarak ele
almaktadır. *En güzel beytine
beytü‘l kasid (şah beyit) denir. *Kaside en az 33, en
çok 99 beyitten oluşur. Beyit sayısı 33’den az olan kasideler de vardır. *Kafiye şeması aa,
ba, ca, da, ea şeklindedir. *Bu türün en meşhur
ismi Nef’i dir. *KASİDENİN BÖLÜMLERİ: 1-)Nesib (Teşbib): *Kasidenin başlangıç
bölümüdür. *Kasideye ismini veren bölümdür. *Eğer söz konusu bölümde herhangi
bir tasvir yapılıyorsa “Teşbib”; âşıkane söyleyişler bulunuyorsa “Nesib”
adını alır. *Bahar mevsimi, kış manzaraları betimlenir ya da Kurban ve
Ramazan bayramı anlatılır. Not: Kasideler "nesib" bölümünde işlenen konulara ve
rediflerine göre adlandırılabilir. Kaside-i Ramazaniye
(Ramazandan bahsediliyorsa), Kaside-i
Iydiyye (Bayramdan bahsediliyorsa), Kaside-i
Şitaiye (Kıştan bahsediyorsa),
Kaside-i Dariye (han, kevansaray, cami vb. yapılardan
bahsediliyorsa); Su kasidesi (su
redifli) (Fuzuli) vb. 2-)Girizgâh: *Şair yazdığı şiiri;
sevdiği, saygı duyduğu zamanın büyüklerinden birine sunacak ve onu övecektir.
Ancak tasvir ve aşk terennümlerinden bu övme bölümüne geçebilmek için uygun
söz düşürmek zorundadır. *İşte girizgâh
beyitleri bu gaye ile söylenir. *Tek beyittir. *Geçiş beytidir. 3-)Medhiye: *Asıl anlatılmak,
övülmek istenen kişi için ne denecekse bu bölümde denir. *Ana bölümdür. *Bu bölümde abartı
ve ağır bir anlatım göze çarpar. 4-) Tegazzül: *Kasidenin içinde,
aynı ölçü ve uyakla yazılan gazel bölümüdür. *Bu bölümde tabiat
güzellikleri karşısında hissedilen duygular dile getirilir; aşk ve coşkunluk
ifadeleri yer alır. *Tegazzül bölümü bir
bakıma matlasız ve maktasız bir gazeldir. 5-)Fahriye bölümü: *Şairin kendini
övdüğü ve diğer şairlerle karşılaştırdığı bölümdür. 6-)Dua bölümü: *Şair övdüğü kişinin
başarılarının devamlı olması, ömrünün uzun olması için dualar eder, iyi
dileklerde bulunur. *Ayrıca böyle bir
kasideyi tamamlattığı için Allah’a şükreder. *Kasideler, Konularına Göre Değişik Adlar Alır: Tevhid: Allah’ın
birliğini anlatan kasidelerdir.Münacat: Allah’a yalvarmak, dua etmek amacıyla
yazılan kasidelerdir. Naat: Peygamberimizi
övmek için yazılan kasidelerdir.Medhiye: Devrin ileri gelenlerini, devlet
büyüklerini övmek için yazılan kasidelerdir.Hicviye: Eleştirmek ve alaya almak
için yazılan kasidelerdir.*Halk edebiyatında Taşlama; günümüz edebiyatında
Satirik adını alır.Mersiye: Ölümden duyulan üzüntünün anlatıldığı
kasidelerdir.*Halk edebiyatında ağıt; İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatında
sagu adını alır.Şehrengiz: Bir şehrin güzelliklerini anlatan kasidelerdir.Cülusiye:
Padişahın tahta geçişine sevinen kişiler için yazılan kasidelerdir.Fahriye:
Şairlerin kendilerini övmek için yazdıkları şiirlere denir.
Zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim
soylu kelimelerle bazı eklere zamir (adıl) denir. Zamirlerin Özellikleri:İsim soyludur.Bir ya da
birden fazla ismin yerini tutarlar. Anlamdan çok görev yönü ağır basar. İsimlerin yerini
geçici olarak tutarlar.İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri)
-genellikle- alabilirler. Tekil ve çoğul
şekilleri vardır.Cümlede isim gibi kullanılabilirler.Cümlede tek başlarına
görev üstlenebilirler. ZAMİR ÇEŞİTLERİ Zamirler,
isimlerin yerini tutma şekillerine ve yerini tuttukları isimlere göre
çeşitlere ayrılırlar: Şahıs
zamirleri,Dönüşlülük zamiri,İşaret zamirleri,Belgisiz zamirler,Soru
zamirleri,İlgi zamiri,İyelik zamiri 1.Şahıs Zamirleri Şahıs isimlerinin yerine kullanılan zamirlerdir: “ben,
sen, o, biz, siz, onlar, bizler, sizler.“-Tamlayan eki (ilgi hâl
eki)ni alabilirler; iyelik eklerini almazlar.
Bu durumda şahıs zamirleri tamlamalarda ancak tamlayan olarak kullanılabilirler. ·
Benim kalemim, senin defterin, onun çantası, bizim okulumuz, sizin
sınıfınız, onların bahçeleri, bizlerin kaygısı, sizlerin iyiliği… ·
kalemim, defterini al, çantası, okulumuz, sınıfınız, bahçelerine bak… Bu tür tamlamalarda tamlayan vurgulanmak istenirse
düşürülmez: ·
Çocuklar yalnız sizin sözünüze
inanırlar. (Başkasının değil, senin. Burada “sizin” kelimesi atılırsa cümle
başka türlü anlaşılır.) ·
Biz bugün senin misafiriniz.
(Başkasının değil, senin.) Tamlayan atıldığında yanlış anlaşılma olacaksa
atılmaz: ·
Çocuklar yalnız sizin sözünüze
inanırlar. (Burada “sizin” kelimesi atılırsa cümle başka türlü anlaşılır.) ·
Onun eşyalarını bize getir. > Eşyalarını bize
getir ·
Senin doğum tarihini bilen yok mu? >Doğum
tarihini bilen yok mu? ·
Onun yarışmada birinci olduğuna sevindim. “ben” ve “sen” zamirleri yönelme hâl eki (-a) aldıklarında ses
değişikliği meydana gelir: ·
Ben > bana ·
Sen > sana “sen” yerine saygı ve incelik olsun diye “siz” de kullanılır. Tabi bu
durumda yüklem de çoğul olmalıdır. ·
Siz bu olayı görmediniz mi? Böbürlenmek amacıyla “ben” yerine “biz” kullanılabilir: ·
Böylelerinin hakkından gelmesini biliriz biz. 2.
Dönüşlülük zamiri: Şahısları pekiştirerek bildiren ve
fiildeki işin, özne tarafından bizzat yapıldığını ya da yapana dönüşünü
bildiren zamirdir. Şahıs zamiri olarak da bilinir: Dönüşlülük zamiri “kendi“dir. Bu zamir diğer zamirlerden farklı olarak bütün
iyelik eklerini alabilir. İyelik eklerini üzerine hâl ekleri getirilebilir. ·
Kendi-m-de ·
Kendi-n-den ·
Kendi-si-n-i ·
Kendi-miz-in ·
Kendi-niz-le ·
Kendi-leri-n-ce İyelik eki almadan tamlayan olabilir. Bu durumda
belirtili isim tamlaması sayılır: ·
Kendi elim ·
Kendi arkadaşın ·
Kendi babası ·
Kendi evimiz ·
Kendi okulunuz ·
Kendi fikirleri Özneyle (isim
veya zamir) birlikte, pekiştirme görevinde (bizzat anlamında) kullanılır: “Saide Hanım, bir kitap okuyordu. Başını kaldırdı, kocasını süzdükten
sonra: Ben kendim de
yaparım. Vali Bey,
kendisi emir vermiş. O kendisi
okusun. Evi siz,
kendiniz görmelisiniz. Fiilin özneye dönüşünü bildirir: ·
Çocuk kendisi yıkanmış. Tamlama hâlinde ve tek başına yapılan bir işi
anlatmak için kullanılabilir: ·
“Yüzlerce defa kendi kendime sorduğum bu suale içimizdeki yanık,
hicranlı sesten ayni cevabı alıyordum…” ·
“Tabiatın pek nafile yere bana verdiği bu gençlik hazinesinin kendi
kendine tükenip gittiğine sızladım…” 3. İşaret zamirleri:
İsimlerin yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir. İyelik eki almazlar; diğer
isim hâl eklerini alabilirler. Dolayısıyla isim tamlamalarında ancak tamlayan
olabilirler. ·
bundaki, burada, onlarla, şundan,
ötekiler…bunun rengi, buranın havası, onların evi, ötekinin bahçesi… Başlıca işaret zamirleri
şunlardır: “bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura,
ora, burası, şurası, orası, böylesi, şöylesi, öylesi…” “bu, şu, o, öteki, beriki, böylesi, şöylesi,
öylesi”
kelimeleri çeşitli görevlerde kullanılır: ·
bu: işaret zamiri > Bunu biliyor
musun? ·
işaret sıfatı > Bu bilgiyi
nereden aldın? ·
şu: işaret zamiri > Şunu
görmüştüm. ·
işaret sıfatı > Şu eşyaları
taşıyalım. ·
o: şahıs zamiri > O bu akşam geç
gelecek. ·
işaret zamiri > O benim elmam. ·
işaret sıfatı > O elma benim. Aşağıdaki kelimeler de hem
işaret zamiri hem de sıfat olarak kullanılabilir. ·
Öteki -> Ötekini bana
ver.
Öteki
kitabı ver. ·
Beriki -> Beriki sende kalsın.
Beriki
kaset sende kalsın ·
Böylesi -> Böylesi, insanı
rahatsız eder. Böylesi davranışlar. ·
Şöylesi -> Şöylesi de doğru olmaz
ki. Şöylesi
bir tarzla yapmak. ·
Öylesi -> Öylesinden her zaman
kaçarım. Öylesi insanlardan. Bu kelimelerin sıfat mı zamir
mi olduklarını anlamak için şu soruları sorarız: ·
İsmin yerini mi tutuyorlar, yoksa ismi niteliyor ya da
belirtiyorlar mı? ·
Tekilleri ve çoğulları var mı? ·
Hâl eklerini alıyorlar mı? 4. Belgisiz zamirler:Birden
fazla simin yerini tutan ya da hangi ismin yerini tuttuğu açıkça belli
olmayan zamirlerdir. Bunların çoğu, belgisiz sıfatlara çekim eki (3. şahıs
iyelik ekleri) getirilerek yapılır. Sıfatla ilgisi olmayanlar da vardır. “biri,
birisi, hepsi, kimi, kimisi, hepsi, tamamı, herkes, kimse, hiç kimse, çoğu,
bazısı, birkaçı, birazı, birçoğu, başkası, her biri, öteberi, şey…“ Belgisiz sıfattan yapılanlar: “birkaç-ı,
bazı-ları, bir-i, pek çoğ-u, pek az-ı, bazı-sı, tüm-ü, bütün-ü, bir kısm-ı,
her bir-i, başka-sı, hiçbir-i…” 5. Soru zamirleri: Soru yoluyla
isimlerin yerini tutan zamirlerdir. Cümledeki soru anlamı soru zamirleriyle
de sağlanır. “ne, kim, hangisi, nere, kaçı“ ·
Yanında ne getirdin? ·
Bunları sana kim anlattı. Soru zamirleri Özellikleri ve
Örnekler: Soru zamirleri cümleye soru
anlamı katar, ama bazı durumlarda soru cümlesi yapmaz. ·
Kimin geldiğini bilemem. ·
Hangisini istediğini
anlamadım. “hangi ve kaç” sıfatları
iyelik eki alarak zamir olurlar. ·
Hangisi sizinle geldi? ·
Soruların kaçı cevaplandı? Soru zamirleri hâl eklerini
alabilir. ·
Buraya nereden geldiniz? Soru zamirleri isim
tamlamasında tamlayan da tamlanan da olabilir. ·
Kimin yanında bozuk para var? 6. İlgi zamiri “-ki” ·
Belirtili isim tamlamasında
tamlananın yerine kullanılır.Tamlayan eklerinin üzerine gelir.Ek hâlindeki
tek zamirdir. “-ki”
Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın) yerini
tutar.Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece -ki şekli vardır:benim
kalemim > benimki , onun eli > onunki Orhan’ın puanına nazaran Hakan’ınki daha yüksek. 7. İyelik zamiri: İyelik ekinin ta kendisidir. Her dil
bilgisi kitabı bunu zamir olarak almaz.İsim
tamlamasında tamlayan kullanılmadığı takdirde
tamlanandaki bu eklere iyelik zamirleri denir. ·
kitab-ım, kitab-ın, kitab-ı,
kitab-ımız, kitab-ınız, kitap-ları ·
masa-m, masa-n, masa-s-ı, masa-mız,
masa-nız masa-ları ·
su-y-um, su-y-un, su-y-u, su-y-umuz,
su-y-unuz, su-ları ·
ne-y-im, ne-y-in, ne-y-i/ne-s-i,
ne-y-imiz, ne-y-iniz, ne-leri YAPI BAKIMINDAN ZAMİRLER Yapı bakımından zamirler
dörde ayrılır: 1. Basit Zamirler: Kök
hâlindeki zamirlerdir: ·
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu,
şu, o, bunlar, şunlar, onlar, hepsi, çoğu, birisi, hangisi, kaçı, bazısı… 2. Birleşik Zamirler:
Birden fazla kelimeden oluşan zamirlerdir. ·
Hiçbiri, birtakımı, öbürü… 3. Öbekleşmiş Zamirler:
Birden fazla kelimenin değişik yollarla öbekleşerek oluşturdukları
zamirlerdir. ·
Öteki beriki, falan filân, şundan
bundan, herhangi biri, ne kadarı… 4. Ek Hâlindeki Zamirler:
İlgi ve iyelik zamirleri ek hâlindedir. ·
Benimki, kalemimiz
ŞARKI:
*Divan edebiyatı (klasik edebiyat) nazım biçimidir.
*Dörtlüklerle yazılan; günlük hayat, aşk, sevgi, eğlence, tabiat gibi
konuları işleyen nazım biçimidir.
*Halk deyişleri, günlük hayata ait söyleyişler kullanılır.
*Bestelenmek için yazılır.
*Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
*Birinci dörtlükte 2 ve 4, diğer dörtlüklerde 4. dize tekrarlanır. Bu
dizelere “nakarat” denir.
*Şarkıda üçüncü mısra “miyan” adını alır.
*Kafiye örgüsü abab, cccb, dddb şeklindedir.
*Son dörtlükte mahlas yer alır.
*Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
*Şekil bakımından “murabba”ya benzer.
*Kafiye bakımından “koşma”ya benzer.
*Halk edebiyatındaki “türkü” türü ile de benzerdir.
*17.yy.dan sonra yaygınlaşmıştır.
*Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Naili'dir.
*Lale Devrinde ise en önemli temsilcisi ve ilk büyük ustası Nedim’dir.
*En çok şarkıyı Enderunlu Vasıf yazmıştır.
*Yahya Kemal de bu türde güzel örnekler vermiştir.
MURABBA: *Divan
edebiyatı (klasik edebiyat) nazım biçimidir. *Kelime
anlamı "dörtlük" demektir. *Murabba,
bent adı verilen dört dizelik kıt'alardan oluşan nazım şeklidir. *Aynı
ölçüde dörder dizelik bentlerden oluşur. *Her
konuda murabba yazılabilir. (Felsefi konular, aşk, dini ve didaktik konular) *Övgü,
yergi, manzum mektup, mersiye yazılırken murabba nazım şekli daha çok
kullanılmıştır. *İlk
dörtlük kendi arasında kafiyelidir. Diğer dörtlükler ise 4. dize, 1. dörtlük
ile kafiyelidir. (aaaa,
bbba, ccca) *İlk
bendi kafiyeli olmayan ya da sonraki bentlerde kafiyesi tekrarlanmayanları da
vardır. *Genellikle
3 ile 7 dörtlükten oluşur. *İran
edebiyatından edebiyatımıza geçmiştir. *Dördüncü
mısralar nakarat olarak tekrar ediyorsa mütekerrir murabba; tekrarlanmıyorsa
müzdeviç murabba denir. *Divan
edebiyatında 15. yüzyılda Ahmed Paşa tarafından kullanılmıştır. *Tanzimat
edebiyatında da Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini vermiştir. *19.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren şarkı şeklinde bestelenen eserlerin büyük
bir kısmı murabba tarzında yazılmıştır. *Önemli
murabba şairleri Aşki, Muhibbi, Hayreti, Esrar Dede, Taşlıcalı Yahya Bey,
Fuzuli sayılabilir. *Kanuni
Sultan Süleyman’ın da murabbaları vardır. RUBAİ: *Divan
edebiyatı (klasik edebiyat) nazım biçimidir. *Dört
dizeden oluşur. *Aruzun
özel kalıpları ile yazılır. Kendine özgü 24 kalıbı vardır. *Her
dizesi ayrı ölçüde olabilir. *Kafiye
düzeni aaxa şeklinde. Bu yönüyle manilere benzer. *Şarap,
dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı, hayat felsefesi ve
ölüm gibi konular işlenir. *Fikir,
kısa ve özlü olarak söylenir. *İlk
üç mısra fikrin hazırlayıcısıdır. Asıl söylenmek istenen son mısrada
söylenir. *Genelde
mahlas kullanılmaz. *İranlılardan
bize geçmiştir. *Genelde
sanatçıların divanlarının sonunda “rubaiyyat” başlığı altında toplanır. *Dört
dizesi birbiriyle kafiyeli (aaaa) olanlara rubai-i musarra denir. *Rübailerin,
kıt’adan farkı, aruzun özel kalıpları ile yazılmasıdır. *Bu
türün en büyük şairi Ömer Hayyam’dır. *Anadolu’daki
öncüsü Mevlana’dır. *Azmizade
Haleti (17.yy) rubaiyi meslek haline getirmiştir. *Ayrıca
Yahya Kemal, Arif Nihat Asya’nın rübaileri vardır. TUYUĞ: *Divan
edebiyatı (klasik edebiyat) nazım biçimidir. *Dört
dizeden oluşur. *Kafiyelenişi
rubai gibidir. (aaxa)(Bazen de aaaa) *Genellikle
lirik tarzda olan ve aaaa şeklinde kafiyelenen tuyuğlara musarra tuyuğ denir. *Cinaslı
kafiye kullanılması ve aruzun yalnızca failatün/failatün/failün kalıbıyla
yazılması yönüyle rubaiden ayrılır. *Konu
sınırlaması yoktur. Daha çok aşk, aşk acısı ve şarap konusu işlenmiştir. *Divan
edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir. *Şekil
ve konu bakımından maninin aynısıdır. *Tuyuğlar
da maniler gibi bağımsız dörtlükler halinde yazılır. *Genelde
mahlas kullanılmaz. *İlk
olarak 14.yüzyılda görülmeye başlamıştır. *Kadı
Burhaneddin bu türün kurucusu sayılır. *Yine
Seyyid Nesimi, Ali Şir Nevai, İvazpaşazade Ata’i, Sultan İskender Şirazi
tuyuğ nazım biçiminde yazan şairlerdendir. Mersiye, bir ölünün ardından duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak,
ölen kişiyi övmek amacıyla kaleme alınan Divan edebiyatında bir nazım/şiir
türüdür. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de
mersiyehan denir. Not :
Sayfa 106- Divan edebiyatı nazım türleri karşılaştırması yapılacaktır.
Edebiyatımızdan
bazı sanatçıların şiir hakkındaki düşüncelerinden hareketle düşün/eşleş/paylaş etkinliği yaptırılarak “saf şiir” anlayışı ortaya konur. Saf(Öz) Şiir
Şiirin bir biçim sorunu olduğu düşüncesinden hareketle, şiirin
anlamdan çok şekil olarak güzel olmasını, ahenkli olmasını ve okuyucuya
estetik haz vermesi gerektiğini savunan şiir anlayışına “Saf Şiir” ya da “Öz
Şiir” denilmektedir. Saf şiir, Fransız şair Paul Valery’nin şiir dilini -anlam dahil olmak üzere- her şeyin
üstünde tutmasından etkilenen şairlerin oluşturmuş olduğu bir şiir
anlayışıdır. Bu şiir anlayışında okuyucuya bilgi vermekten daha çok kişilerin
estetik duyarlılığını arttırmaya dayanmaktadır.
Ahmet Haşim’in “Şiir Hakkında
Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle beraber Türk Edebiyatı’nda saf şiir
eğilimi başlamış olur. Ahmet Haşim, Piyale adlı kitabının başında yazdığı bu
makalesinde şiirdeki cümlelerin ifade ettiği anlamların önemli olmadığını
belirterek asıl önemli olanın şiirde yer alan kelimelerin sesleri
(okunuşları) olduğunu vurgular. Ahmet Haşim bu görüşünü şu şekilde özetler:
“Şiir bir hikaye değil, sessiz bir şarkıdır.” Saf Şiir Özellikleri Bu anlayıştaki sanatçılar şiiri basit bir
uğraştan ziyade soylu bir iş
olarak görürler. Şiirin herhangi bir ideolojinin emrine sunulması karşı çıkılmıştır. Bu anlayışa göre amaç ortaya güzel bir şiir koyabilmektir. Şiirde belli bir fikrin işlenmesine karşı
çıkılmış, okurda estetik bir haz
uyandırmayı amaçlamıştır. Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek için yazılır. Şairler, kendilerine özgü imgesel bir anlatım tarzı
oluşturmuşlardır. Sanat sanat içindir anlayışı hakimdir. Şiirde ahenk, uyak, redife önem verilmiştir. Sembolizmin etkisi vardır. Biçim güzelliğine önem vermelerinden dolayı şiirde anlam aramak gereksizdir. Şiirde anlam yerine cümle ve kelimelerin ses
değeri olmalıdır. Şiirde anlam yerine biçim savunulduğu için
estetik tavır ön plana çıkmıştır. Şiirde ahenk, kafiye, redif gibi hususlara
önem verilirken Ahmet Haşim ve Yahya Kemal ısrarla aruz veznini kullanmaya
devam etmiş, onların dışındaki sanatçılar ise hece ölçüsünü kullanmışlardır. Öz Şiir Anlayışını
Sürdüren Şairler ve Edebi Topluluklar 1923
öncesi dönemde büyük ölçüde Ahmet Haşim ve Yahya Kemal tarafından temsil
edilen öz şiir; Cumhuriyet sonrasında da, yine bu iki şairin ekseni etrafında
Türk şiirinin iki ana eğiliminden biri olma özelliğini korumuştur. *Bu
anlayışın şairlerinden önemlileri; Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl
Kısakürek, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba’dır. NECİP FAZIL KISAKÜREK
(1905- 1983) •
Şiirleri ve tiyatrolarıyla ün kazanmış usta bir yazardır. • “Büyük Doğu” ve “Ağaç” dergilerini
çıkarmıştır. • Fransız sembolistlerinden ve halk
şiirinden yararlanarak heceyle kendine has, başarılı şiirler yazmıştır. •
İlk dönem şiirlerinden sonra mistik konuları, madde ve ruh ilişkisini,
insanın evrendeki yerini konu edinen şiirler yazmıştır. •
“Kaldırımlar” şiiriyle geniş bir kesim tarafından tanınmış ve sevilmiştir. •
Şiirlerini “Çile” başlığı altında bir kitapta toplamış ve bu kitapta şiir
anlayışını düzyazı olarak anlatmıştır. Eserleri: •
Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar,
Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile • Oyun:
Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nam-ı Diğer Parmaksız
Salih, Reis Bey, Yunus Emre, Abdülhamit Han, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli
Adam • Öykü:
Hikâyelerim • Roman: Aynadaki
Yalan • Anı: Yılanlı Kuyudan Okuma tiyatrosu: Bir eserin sesli okuma kurallarına uyularak ve tiyatro
tekniklerinden faydalanılarak okunmasıdır. Okuma tiyatrosu, hikâye anlatımı ve dramatik
unsurları birleştiren etkili bir öğretim yöntemidir, dil öğreniminin dört ana
unsurunu (dinleme, konuşma, okuma ve yazma) birleştirir ve öğrencilerin dili
kullanmaları için iletişimsel ve özgün bir bağ- lam sağlar (Tsou, 2011).
Kaldırımlar Şiirinin Tahlili Necip Fazıl , Türk edebiyatının büyük
şairlerindendir. Temiz Türkçesi ,özenle seçtiği kelimeleri ve düşünce alt
yapısıyla dikkatleri çeker. Saf şiir
ekolüne bağlıdır. Kaldırımlar şiirinde insanın yalnızlığını, kederlerini,
büyük şehirlerin keşmekeşinde boğulmasını dile getirirken aynı zamanda
aradığı teselliyi yine kaldırımlara yüklediği anlamla kendi içinde bulmasını
anlatır. Kaldırımlar şiirini Paris’te yazdığını düşünürsek Necip Fazıl gibi
dünyayı gurbet sayan bir mütefekkirin daha gençliğinden itibaren büyük bir arayış
içinde olduğunu anlarız.Şiir 14’lü
hece ölçüsüyle yazılmıştır.Konusuna göre türü lirik şiirdir. Birinci dörtlük Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında ;
–a —ta: tam kafiye , sında:redif çapraz kafiye var. abab aliterasyon : k ve s sessiz harfleriyle asonans : a , o ve ü sesleriyle yapılmış. tekrir sanatı: yürüyorum kelimesi tekrarlanmış İkinci dörtlük Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
–c çapraz kafiye var. cdcd Mecaz-ı mürsel: Kara gökler diyerek geceyi kastetmiş. Teşhis: Yıldırımlar insan gibi bir hedef gözetiyor. /
kaldırımlar serseri bir insan olarak söyleniyor./Kaldırımlar uyanık Açık istiare sanatı: yağmur bulutları
yerine kül rengi bulutlar diyor. Kapalı istiare sanatı: Havanın yağmurlu
olmasını direkt söylemeden yıldırımların mevcudiyetini söylüyor, yani yağmur
yağıyor demeden yağmur yağıyor diyor. leff-ü neşr sanatı :ilk mısrada söylediği
iki yoldaşın kim olduklarını ikinci mısrada açıklıyor. İn cin uykuda , yalnız iki yoldaş uyanık; üçüncü dörtlük İçimde damla damla bir korku birikiyor, –e —ik :tam
kafiye , iyor :redif çapraz kafiye var. efef Teşbih: evler devlere benzetiliyor. Teşhis : Evlerin camları bize bakıyor Telmih: Eski çağlarda bir cezalandırma biçimi olan
insanın gözüne mil çekilip kör edilmesini hatırlatıyor. Dördüncü dörtlük Kaldırımlar , çilekeş yalnızların annesi;
–g —es: tam kafiye , i:redif çapraz kafiye var. ghgh Teşhis: İnsana ait özelliği kaldırıma veriyor. Teşbih : Kaldırımları anneye benzetiyor Beşinci dörtlük Bana düşmez can vermek,yumuşak bir kucakta; -ı —ak :
tam kafiye , ta: redif Çapraz kafiye . ıiıi Teşhis: kaldırımlar anne olarak verilmiş Altıncı dörtlük Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;
–j —it : tam kafiye , sin:redif Çapraz kafiye . jkjk Teşbih: Fenerler sele benzetilmiş Yedinci dörtlük Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; -m — r: Yarım
kafiye , üneyim: redif Çapraz kafiye: mnmn Teşbih: Karanlığı yorgana benzetiyor Sekizinci dörtlük Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; –p —y :Yarım
uyak , a :redif Çapraz kafiye : prpr Teşhis: Sokakların uyuması
Sayfa
120 gazel ile kaldırımlar şiiri karşılaştırılır.
08 -19 ARALIK 2025 Sayfa
125- Metin türlerini edebî (sanatsal) ve öğretici (bilimsel) olmak üzere
sınıflandırınız. > Düşünceyi
geliştirme yolları; tanımlama, karşılaştırma, örneklendirme, tanık
gösterme, sayısal verilerden yararlanma ve benzetme olmak üzere altı başlıkta
incelenir.
Verilen paragraflar istenen anlatım biçimlerine uygun olarak tekrar
yazma çalışması yaptırılır.
Öğrenciler
tarafından belirlenen bir öğretici metin edebi metne dönüştürme çalışması
yapılır.Performans görevi öğretmen tarafından dereceli puanlama anahtarıyla
değerlendirilir. NOT:
2.Tema yazma performans ölçeği kullanılarak öğrencilerin 2.tema yazma
performans notu verilmiş olur.
Metin Tahlili Dinleme / İzleme: SOHBET / 22 ARALIK - 02 OCAK 2026 Metin Tahlili (Anlama) Dinleme/İzleme TDE1.1. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinlerde dinleme/izlemeyi yönetebilme TDE1.2. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinlerde anlam oluşturabilme TDE1.3. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinleri çözümleyebilme TDE1.4. “Kelimelerin Ritmi” temasında ele alınan
metinlere yönelik değerlendirmelerini yansıtabilme SOHBET (SÖYLEŞİ): *Bir
yazarın günlük olaylar arasından seçtiği bir konuyla ilgili görüş ve
düşüncelerini, fazla derinleştirmeden, karşısındakilerle konuşuyormuş gibi anlattığı yazı türüne “sohbet (söyleşi)” denir. *Güncel
bir konuda, yazarın okuyucuyla konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir
dille yazdığı, her türlü özentiden uzak yazılara sohbet denir. *Bu yazı
türünde yazar, ele aldığı konuyu derinlemesine incelemez, bilimsel bir ispatı
da amaçlamaz. *Yazarın
amacı, okuyucuyla samimi diyaloglar kurarak ona düşüncelerini açıklamak ve
onu işlediği konu üzerinde düşünmeye davet etmektir. *Bu
yazılar genellikle gazete ve dergilerde yayımlanır. *Sohbet
yazılarına eskiden “musahabe”
denirdi. *Yazar,
deyimlerden, atasözlerinden, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden,
özlü sözlerden çokça yararlanır. *Öznel
bir anlatıma sahiptir. *Cümleler,
konuşma üslubundadır. *Yazar,
karşısında biri varmış gibi sorular sorar, cevaplar verir; düşüncelerini
günlük konuşma dili içtenliği içerisinde açıklar. *Sohbetlerde
konu uzatılmaz, fazla ayrıntıya girilmez; sadece konuya dikkat çekilir,
anlatılanlar kanıtlanmaya çalışılmaz, anlatılanlara inanılması için bir
gayret ortaya konmaz. *Sohbet
türünde makalede olduğu gibi giriş gelime ve sonuç bölümleri bulunur; ancak
karşılıklı konuşma havası içinde yazılması ve açıklanan düşüncelerin ispatlanma
gereği duyulmadan anlatılması yönünden makaleden ayrılır. *Dünya
edebiyatında J. London, E. Hemingway, M. Gorki, N. Mailer, L. Collins, M.
Şolohov, J. P. Sartre bu türün önemli temsilcileri arasındadır. Türk Edebiyatında Sohbet: *Türk
edebiyatının önemli gazetecilerinden biri olan Ahmet Rasim, ilk sohbet yazarlarımızdandır. *Sanatçının
“Ramazan Sohbetleri” adlı eseri sohbet türündeki yazılarını topladığı bir
eseridir. *Bu türe
ait eserler diğer düzyazı türleriyle birlikte Cumhuriyet Dönemi’nde gelişmiştir. *Suut
Kemal Yetkin’in “Edebiyat Söyleşileri”, Şevket Rado’nun “Eşref Saati”, Melih
Cevdet Anday’ın “Dilimiz Üzerine Söyleşiler”, Nurullah Ataç’ın “Karalama
Defteri” bu türde yazılmış yazıları içeren eserlerdir. *Ayrıca
Cenap Şahabettin, Refik Halit Karay, Hasan Ali Yücel, Attila İlhan, Ferit
Kam, Mehmet Çınarlı gibi yazarlarımız da bu türde eserler vermişlerdir. *Verilen çok modlu
metne yönelik dinleme / izleme soruları cevaplandırılır.Anlamlarına göre cümleler kısaca hatırlatılır.
Edebiyat Atölyesi : Yazma 05 -16 Ocak 2026 Edebiyat Atölyesi (Anlatma) Yazma TDE4.1. Bilgilendirici bir metni edebî metne dönüştüreceği
yazma sürecini yönetebilme
NOT: 2.Tema konuşma performans ölçeği
kullanılarak öğrencilerin 2.tema konuşma performans notu verilmiş olur. Okul Temelli Planlama Grup Çalışması / Etkinlik 12-16
Ocak 2026 Mesleki
Rehberlik ve Kariyer Danışmanlığı
Türk
Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği •Mesleğin Getirdiği Özellikler • Çalışma Ortamı ve
Koşulları •Mesleğin Getirdiği Özellikler Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeninin hem alanı hem
de öğretmenlik mesleği ile ilgili niteliklere sahip kimseler olmaları
gerekir. Türk Dili ve
Edebiyatı Öğretmeni olmak isteyenlerin; ·
Sözel yeteneği gelişmiş, ·
Dil ve edebiyata ilgi duyan, ·
İnsanlarla iyi iletişim kurabilen, ·
Düşüncelerini başkalarına açık bir biçimde aktarabilen, ·
İyi bir öğrenme ortamı sağlayabilen, ·
Dikkatli, işine özen gösteren, ·
Mesleğinin sorunları ile ilgilenen ve çözüm yolları bulmaya çalışan, ·
İnsanlarla iyi iletişim kurabilen; sevecen, hoşgörülü, sabırlı, ·
Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini anlayabilen, ·
Kendini geliştirmeye istekli, coşkulu, yaratıcı kimseler olmaları
gerekir. • Çalışma Ortamı ve
Koşulları Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni, okulun her
tarafında görev yapar.Okulun en önemli öğretmenidir.Sınıf,konferans
salonu,okul kütüphanesi en yoğun görev yaptığı yerlerdir. Görevini genellikle
ayakta yürütür. Çalışma ortamı oldukça gürültülüdür… 5) Değerlendirme (Evaluate) A.) Beceri alanlarında yer alan konuya başlarken
, metnimizi anlayalım, ders içi çalışma etkinlikleri yapılır. B.) Edebiyat atölyesi kısmında yer alan
performans görevleri dereceli puanlama anahtarına göre değerlendirip
öğrencilerin performans görevine puan verilir. C.) Ders kitabında yer alan 2.Tema sonunda yer
alan değerlendirme sorularıyla öğrencilerin temayı ve konuları ne kadar öğrendikleri ölçülür. |
||||
|
Uygundur 17.11.2025 Türk Dili ve Edebiyatı
Öğretmeni Okul Müdürü
|
||||














: 














Yorumlar
Yorum Gönder