ŞİİR
ŞİİR BİLGİSİ
ŞİİR
Hayal, düşünce ve duyguların ritimli sözlerle ve zengin imgelerle oluşturulmuş etkileyici bir dille oluşturulan sanatsal bir türdür. Kesin bir tanım bulunmamaktadır. Çağdan çağa değişiklik gösteren bu türün öznel niteliklerden oluşması tanımını zorlaştırmıştır.
Şiir geleneği nedir?
Şairler kendilerinden önce oluşan edebi metinlerden az ya da çok etkilenirler. Bu çerçevede ortak zevk ve dil anlayışına sahip şairlerin ahenk ve şekil özelliklerini, imge ve temaları kullanarak oluşturduğu ortak şiir anlayışına şiir geleneği denir.
Şiirin Özellikleri
İnsanın duygu dünyasına seslenir, insanda coşku uyandırır.
Şiir düş gücüne, imgeye dayanır.
Ahenkli ve etkili bir söyleyiş ön plandadır.
Genellikle ölçülü, uyaklı olup dizeler halinde kaleme alınır.
Her şiir oluştuğu dönemden izler taşır.
Tema:
Sanatsal metinlerde okura aktarılmak istenen temel duygu ve düşünceye tema denir. Tema, yoğun olarak işlenen duygular ve hayallerdir. Tema, soyuttur. Soyut kavram ve düşünceler temayı buldurur.
İmge:
Bir varlığı, kavramı, durumu daha canlı ve daha duygulu anlatmak için onu başka varlık, kavram veya durumların çizgileri ve şekilleri içinde tasarlayıştır. Bir başka deyişle söylenenin arkasında başka bir mana varsa orada imge var demektir.
Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde…
********************************
Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş’a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!
Konularına Göre Şiir Türleri
Lirik Şiir:
Aşk, hasret, özlem, gurbet, tabiat, ayrılık, vatan, din ve ölüm gibi konuların ele alındığı duygusal şiirlerdir.
Okurun kalbine seslenen bu şiirlerde coşkulu bir duygusallık vardır.
Adını Eski Yunan edebiyatında bir çalgı aleti olan “Lir”den alır.
Halk edebiyatında koşma, (Güzelleme) semai, varsağı, ağıt, ilahi;
Divan edebiyatında gazel, şarkı ve mersiye lirik şiirlerdir.
Serenad
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana;
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
Koncanın altında bükülmüş her sak.
Seninçin dallardan süzülen ıtır,
Seninçin karanfil, yasemin zambak…
Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.
Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ…
Ahmet Muhip Dıranas
Epik Şiir
Coşkulu bir anlatımla savaş ve kahramanlık konularının ele alındığı şiir türüdür.
Yunan edebiyatındaki epope sözcüğünden gelen epik şiirin en önemli örnekleri destanlardır.
Koşmanın türlerinden olan koçaklama, destan ve varsağı bu türün önemli biçimlerindendirler.
Önemli temsilcileri: Köroğlu, Dadaloğlu
Benden Selam Olsun Bolu Beyi’ne
Benden selam olsun Bolu Beyi’ ne
Çıkıp su dağlara yaslanmalıdır.
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.
Köroğlu düşer mi yine sanından,
Ayırır çoğunu er meydanından,
Kırat köpüğünden, düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.
Köroğlu
Satirik Şiir:
Eleştiri şiiridir. Toplumun aksayan yönlerini, belli bir mevkideki insanların yaptıkları işleri, idarecileri, siyasetçileri iğneleyici sözler ve alaylı ifadelerle eleştiren şiir türüdür.
Önemli: Satirik şiir: Halk edebiyatında taşlama, divan edebiyatında ise hiciv (hicviye), Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatında ise yergi-tenkit isimleriyle bilinir.
Önemli temsilcileri: Kaygusuz Abdal, Nefi
KUYRUKLU ŞİİR
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki arslan ağzında,
Sen aşk rüyası görürsün, bense kemik.
Ama seninki de kolay değil kardeşim,
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Orhan Veli Kanık
Didaktik Şiir:
Öğretici şiirdir. Ders vermek, bilgi aktarmak, öğüt vermek amacıyla daha çok dini, ahlaki, felsefi ve sosyal konularda yazılan şiir türüdür. Yunanca “didaktios” sözcüğünden türetilmiştir. Daha çok masal ve fabllarda karşımıza çıkar.
Önemli temsilcileri: Nabi, Kul Mesut, Şeyhi
Dinle Sana Bir Nasihat Edeyim
Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan, gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Anı yad ellere açıcı olma
Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse, sen birin söyle
Elinden geldikçe sen eylik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
Karacaoğlan
Pastoral Şiir:
Doğa güzelliklerini, kır ve çoban yaşamını anlatan şiir türüdür. Sade ve süsten uzak bir dille oluşturulan bu şiir Latince bir sözcük olan “pastoralis” kelimesinden gelir.
İdil: Bir çobanın ağzından yazılan ve çobanların aşkını anlatan pastoral şiirlere idil denir.
Eglog: Birkaç çobanın karşılıklı konuşmalarına dayanan ve kır yaşamı ile aşklarının ele alındığı şiirlere eglog denir.
Eleji: Bir çobanın ölümü üzerine yazılan şiirlerdir.
İlk pastoral şiir: Abdülhak Hamit Tarhan – Sahra
Yanık bir kaval sesi geliyordu uzaktan
Derdi dağlardan aşkın ak abalı bir çobandan
Önünde sürüleri ardında sürüleri
İniyordu yemyeşil, dumanlı bir yamaçtan
Dramatik Şiir:
Tiyatro metinlerinde kullanılan bu şiir türü daha çok karşılıklı konuşmalara dayanan bir şiir türüdür. Özellikle trajedilerde ve dramlarda kullanılmıştır.
Dramatik şiirin özellikler:
Tarihi Antik Yunana kadar dayanmaktadır.
Tiyatroya büyük katkı sağlamıştır.
Toplumsal veya kişisel acıklı olaylar konu alınmaktadır.
Okurlara en belirgin duygu geçişleri bu türlerde olmaktadır.
Dünyanın birçok farklı noktasında her kültüre has çeşitli örnekleri mevcuttur.
Gelinlik Kızın Ölümü
Salâ verilirken kalktık kahveden
Kızın babası yanımızda boyu uzun
Zayıf ağzı mırıltılar.
On köylü iki subay bir tezkereci er
Sıralandık ahşap mescidin avlusunda
Aldık cenazeyi sarsmadan iğreti
Ve hafif gözlerimiz yerde
Kayıp bir tayın izini süreriz sanki…
Melih Cevdet Anday
NAZIM BİRİMİ
Şiirin tamamını oluşturan dizelerin oluşturduğu kümeye nazım birimi denir. Nazım birimi, dize sayısına göre gruplandırılırlar.
Dörde ayrılır:
Mısra (Dize):
Şiirdeki en küçük birimdir. Şiirdeki her satır bir dizeden oluşur. Dize, şiirin parçası olabileceği gibi bağımsız olarak da kullanılabilir.
Örnek: Zamanla nasıl değişiyor insan!
Örnek: Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz
Beyit:
Divan şiirinde kullanılan bir nazım birimidir. İki dizeden oluşur ve kendi içinde bir anlam bütünlüğüne sahiptir.
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Dörtlük:
İslamiyet öncesi Türk şiirinden Halk şiirine geçen bu nazım birimi de dört dizeden oluşur ve anlam bütünlüğü taşır.
Ne hasta bekler sabahı.
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
Bent:
Üç veya daha fazla mısradan meydana gelen ve kendi içinde bir anlam bütünlüğü gösteren nazım birimidir. En az 3 mısradan oluşmakla birlikte dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on mısradan da oluşabilir.
NAZIM BİÇİMİ
Şiirin şekil özellikleridir. Şiirin nazım birimi, ölçüsü ve uyak örgüsü şiirin nazım biçimini belirler. Bazı şiirler şekil bakımından ayrılmazlar. Bu tür şiirleri de anlamsal açıdan yani nazım türlerine göre ayırabiliriz.
Türk Şiirinde Kullanılan Nazım Biçimleri
Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri
1. Anonim Halk Şiiri: Mâni, Türkü
2. Âşık Tarzı Halk Şiiri: Koşma, Semai, Varsağı, Destan
3. Aruz Ölçüsüyle Yazılan Halk Şiiri: Divan, Kalenderi, Semai, Selis, Satranç, Vezniahar
Divan: Aruz ölçeğinin “Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün” kalıbıyla düzenlenir. Mehmet Fuat Köprülü, divanların hece ölçüsünün 8+8 kalıbına uyduğunu bildirmektedir.
Kalenderi: Halk şairleri tarafından aruzun mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü feûlün kalıbıyla gazel, murabba, muhammes, müseddes biçiminde söylenen şiire denir. Özel bir ezgiyle okunur. Ezgisi bakımından düz kalenderî, Acem kalenderisi, Emrah kalenderisi gibi çeşitlere ayrılır. Kafiye düzeni divan ve semaî ile aynıdır. Bu tür şiirler 3+4+3+4 veya 7+7 şeklinde ondört heeceli iken, sonradan yerine aruz vezninin geçtiğini ileri sürenler vardır.
Semai: Uyak düzenleri, divan ve seliste olduğu gibidir. Semailer, hece ölçüsünün 8+8 kalıbına da uyarlar. Aruz ölçüsünün “Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün” kalıbıyla yazılır.
Selis: Genellikle 19’uncu yüzyıl aşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazeldir. Hece ölçüsünün on beşli kalıbına da uyan selislerin en belirgin özellikleri farklı bir ezgiye sahip olmalıdır. Selis, aruzun ” fe’ilâtün (fâilâtün) fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün” kalıbıyla yazılan gazellere denir.
Satranç: Saz şairlerinin aruzla yazdıkları türlerden biri olan Satranç’ın örnekleri de azdır ve ancak 19. yüzyılda görülür. Aruz ölçeğinin “Müfteilün Müfteilün Müfteilün Müfteilün” kalıbıyla ve musammat gazel biçimiyle düzenlenir. Özel bir beste ile söylenir. Satranç hece ölçüsünün 8+8 kalıbına da uyar.
Vezniahar: Aruz ölçüsünün “Müstef’ilâtün Müstef’ilâtün Müstef’ilâtün Müstef’ilâtün” kalıbıyla düzenlenir. Vezniaherde her dize, ilkle uyaklı, dört esit parçaya bölünmüştür. Bir bentteki dizelerin her parçası ayrı harfle gösterilirse, bendin şeması şöyle olur: Abcç Bcçd Cçde Çdef
Ey vasl-ı cennet/kıl cana minnet/vay serv-i kamet/cân içre cânsın
Kıl cana minnet / vay serv-i kamet / cân içre cansın/ nevres fidansın
Vay serv-i kamet / cân içre cânsın / nevresfidansın /şûh-ı cihansın
Cân içre cânsın / nevres fidansın /şûh-ı cihansın / gözden nihansın
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri
1. Beyitlerle Kurulanlar
Gazel, Kaside, Mesnevi, Kıt’a, Müstezat
2. Bentlerle Kurulanlar
Tuyuğ, Rubai, Murabba, Şarkı, Muhammes, Terkibibent, Terciibent
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Nazım Biçimleri
Sone: İtalyan edebiyatında doğmuştur. Sevetifünun edebiyatı döneminde bize gelmiştir. "4 / 4/ 3 / 3" şeklinde yazılır.
Terzarima: İtalyan edebiyatında doğmuştur. Sevetifünun edebiyatı döneminde bize gelmiştir. "3 / 3 / 3 / 1" şeklinde yazılır. Örüşük uyak düzeniyle yazılır.
Triyole: "2 / 4 / 4" şeklinde kurulur 10 mısradır. Başta yer alan iki dizenin ilki birinci dörtlüğün, ikincisi ikinci dörtlüğün son dizesinde tekrar edilir.
Kafiye düzeni “ab – aaaa – bbbb” şeklindedir.
HİLÂL-İ SEHER
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâhet var
Nedir bu hâl-i perîşânın ey hilâl-i seher?
Sabah-ı feyz-i bahârîde mübtesem ezhâr
Çemen çemen mütemevvic nesîm-i anber-bâr
Niçin? Ben anlamadım kimden etsem istifsâr?
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâhet var
Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter
Hazân içinde solan bir çiçek gibi dil-ber
Sürûr-ı fecr ile şâdân iken bütün yerler
Nedir bu hâl-i perîşânın ey hilâl-i seher?
Tahsin Nahit
Balad: Nazım biçimi olarak 3 uzun, 1 kısa bentten oluşur. Sondaki kısa bent Tanrı’ya, prense, beye vb. seslenen “sunu” bendidir. Bentlerin son dizeleri bir çeşit kavuştak (nakarat) gibidir, hiç değişmeden tekrarlanır.
NAZIM TÜRÜ
Bir şiirde ele alınan konuya göre verilen addır. Şiirin nazım türü belirlenirken şiirde ele alan konuya bakılır.
DİKKAT: Nazım biçimi, şiirin şekil özelliklerine göre belirlenir; nazım türü de içeriğine göre belirlenir.
Nazım Biçimi: Nazım birimi, kafiye düzeni, ölçü vb.
Nazım Türü: İçerik (konu, tema vb.)
Türk Şiirinde Kullanılan Nazım Türleri
İslamiyet Öncesi Türk Şiiri Nazım Türleri
Koşuk, Sagu, Destan
Halk Şiiri Nazım Türleri
Âşık Tarzı Halk Şiiri: Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt
Anonim Halk Şiiri: Ninni, Ağıt
Dinî-Tasavvufi Halk Şiiri: İlahi, Nefes, Deme, Nutuk, Devriye, Şathiye
Divan Şiiri Nazım Türleri:Tevhit, Münacaat, Naat, Mersiye, Methiye, Hicviye,
Fahriye
Mahlas Nedir, Nasıl Bulunur?
Divan şiirlerinde şairlerin kullandıkları takma ada mahlas denir. Mahlasın yer aldığı bölüme de mahlashane denir.
Şairler mahlaslarını genellikle şiirin son beyit veya dörtlüklerinde ele alırlar. Şairin mahlasının geçtiği beyitlere makta beyti denir.
Tapşırma:
Halk edebiyatı şiirinde âşıkların adlarını ya da mahlaslarını kullandıkları dörtlüğe verilen addır. Genellikle son dörtlükte şairlerin isimleri yer alır ve bu dörtlüğe de tapşırma denir.
Manzume: Ölçü ve kafiye gözetilerek mısralarla oluşturulan metinlere denir.
Kısacası manzume veya manzum şiir, hikâyenin şiirleştirilmiş halidir.
ÖNEMLİ: Türk şiirinde manzum şiir denilince iki şair akla gelir: Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik Fikret.
Nazire (Benzek): Herhangi bir şair tarafından kaleme alınan ve çok beğenilen bir şiire başka bir şairin aynı ölçü ve kafiyeyle bir benzerini yazma işidir.
Ahenk Unsurları
Okunan bir şiirde sözcüklerin kulağa hoş gelmesi için oluşturulan ve belli kalıplarla kullanılan birçok unsur vardır.
1. ÖLÇÜ (VEZİN)
a) Hece ölçüsü
* Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçüdür.
* Milli ölçümüzdür.
* Türk şiirinde İslamiyet öncesinden beri kullanılmaktadır.
* Halk şiirinde genel olarak 7, 8 ve 11’li kalıpları kullanılmıştır.
* Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatında ise Milli Edebiyatçılar ve birçok Cumhuriyet dönemi şairleri hece ölçüsünü kullanmışlardır.
b) Aruz Ölçüsü
* Hecelerin açık ya da kapalı olması kuralına dayanır.
* Ünlüyle biten heceler açık (.), ünsüzle veya uzun ünlüyle bitenler (-) ise kapalı hecedir.
* Arap edebiyatında ortaya çıkan bu ölçü bize İran (Fars) edebiyatından geçmiştir.
* Divan, Tanzimat, Servetifünun, Fecriati edebiyatında kullanılan bu ölçünün Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında da birçok kullanıcısı olmuştur.
c) Serbest Ölçü
Kuralsız şiirdir. Hece ya da aruz ölçüsü yoktur. Ahenk; asonans, aliterasyon, tonlama ve vurguyla sağlanmaya çalışmıştır. İlk örnekleri Cumhuriyet döneminde Garipçiler (Orhan Veli Kanık) tarafından verilmiştir.
Hece Ölçüsü (Hece Vezni)
Örnek
Ateşten kızaran bir gül arar da
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Yukarıdaki dizeler, 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
NOT Hece ölçüsünde dizeler okunurken belli bölümlere ayrılır. Bu bölüm yerlerine durak denir. Durak, sözcükler bölünerek yapılmaz, sözcüklerden sonra yapılır. Şiirler
“4 + 4 + 3 = 11”, “6 + 5 = 11”, “4 + 3 = 7, 4 + 4 = 8” gibi duraklardan oluşabilir.
Örnek
Uzun ince bir yoldayım
4 + 4 = 8 hece
Gidiyorum gündüz gece
4 + 4 = 8 hece
Bilmiyorum ne hâldeyim
4 + 4 = 8 hece
Gidiyorum gündüz gece
4 + 4 = 8 hece
Âşık Veysel’den alınan yukarıdaki dörtlük 8’li hece ölçüsü ile yazılmıştır. 8’li hece ölçüsü ile yazılmış bu dörtlük 4 + 4 duraktan oluşmuştur.
Aruz Ölçüsü (Aruz Vezni)
Hecelerin uzun veya kısa, kapalı ya da açık oluşuna dayanan hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı nazım ölçüsüne aruz ölçüsü denir.
Türk edebiyatında aruzun kullanıldığı ilk örnek 11. yüzyılda Yusuf Has Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig’tir.
Modern Türk şiirinde Tevfik Fikret, Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve Mehmet Âkif aruzu başarıyla kullanmışlardır.
Aruz vezninde kullanılan ulamalara vasi, vezin gereği kısa hecenin uzun gibi okunmasına imale, uzun hecenin kısa gibi okunmasına zihaf, uzun hecenin olduğundan daha uzun (bir buçuk hece) okunmasına med denir.
Aruz vezni bulunurken ünsüzle biten (kapalı) heceler çizgiyle, ünlüyle biten (açık) heceler noktayla gösterilir
Serbest Ölçü
Hece, aruz gibi herhangi bir ölçüye bağlı kalınmayan ölçüdür. Hecelerin açık veya kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940’lardan sonra Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmaya başlamıştır.
Örnek
Gemiler geçer rüyalarımda
Allı pullu gemiler, damların üzerinden
Ben zavallı
Ben yıllardır denize hasret
Yukarıdaki dizeler serbest tarzda, yani ölçüsüz olarak yazılmıştır.
REDİF:
Aynı görev ve anlamdaki ekler, kelimeler ve kelime gruplarının dize sonlarında tekrarlanmasıyla oluşan ahenk unsurudur.
İki çeşit redif vardır. Ek halinde ve sözcük halinde redif.
Örnek:
Akıncılar yollar açar,
Altınordu iller açar…
Kızanlık’ta güller açar,
Balkanlara çıktığım yaz..
“açar” kelimesi sözcük halinde rediftir. Yazılışı ve anlamları aynı olan sözcükler rediftir.
yol – lar
il – ler – ler eki de ek halinde rediftir.
gül – ler
KAFİYE(UYAK)
Bir şiirde en az iki dize arasındaki farklı anlam ve görevdeki seslerin oluşturduğu benzerliğe uyak (kafiye) denir.
* Kafiye genellikle dize sonlarında aranır.
* Sözcüklerin köklerinde aranır.
* Bir sözcüğün kökü ile diğer sözcüğün ekleri de kafiye olarak alınabilir.
* Yarım, tam, zengin, tunç ve cinaslı uyak çeşitleri bulunmaktadır.
KAFİYE (UYAK) ÇEŞİTLERİ
Yarım Uyak:Dize sonlarındaki tek ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.
Tam Uyak:İki ses benzerliğine dayanan kafiyedir.
Zengin Uyak:İkiden çok ses benzerliğine dayanan kafiyedir.
Tunç Uyak:Dize sonundaki bir kelimenin başka bir dize sonundaki bir kelime içinde yer alması ile oluşan kafiyeye tunç kafiye denir. Tunç kafiye ayrı bir kafiye türü olmayıp zengin kafiyenin bir çeşididir. Bu nedenle tunç kafiye en az üç ses benzeşmesiyle yapılır.
Cinaslı Uyak:Sesteş (yazılışları aynı anlamları farklı) kelimelerle yapılan kafiye çeşididir.
Kafiye (Uyak) Düzeni:
Kafiyelerin diziliş özelliğine kafiye şeması veya kafiye örgüsü denir. Kafiye düzeni belirlenirken birbiriyle kafiyeli dizeler aynı sesle gösterilir.
Beş tür uyak düzeni vardır.
Düz Uyak:
…………a …………a .......................a ............a
…………a …………a ......................a .............a
…………a …………a .....................b ..............b
…………a …………b ..................a ..............b
Ben de duman olsam senin yerine,
Dağılsam dağların şu mahşerine;
Güzelin saçına ve gözlerine
Ben girsem, ben dolsam yayla dumanı!
Ömer Bedrettin Uşaklı
Mani Tipi Uyak
…………………a
…………………a
…………………x
…………………a
Bu dağlar mı o dağlar
Top sesleriyle çağlar,
O kanlı mâcerâyı
Söyler, söyler de ağlar.
Hüseyin Suad Yalçın
Çapraz Uyak
…………………a
…………………b
…………………a
…………………b
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Necip Fazıl Kısakürek
Sarmal Uyak
…………………a
…………………b
…………………b
…………………a
Belki rüyâlarındır bu tâze açmış güller,
Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,
Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde,
Rüyâsı ömrümüzün çünkü eşyaya siner
Ahmet Hamdi Tanpınar
Örüşük Uyak
……………a …………b
……………b …………c
……………a …………b
Asonans nedir?
Bir şiir parçasında aynı ünlü harflerin ahenk oluşturmak amacıyla sıkça tekrarlanmasıdır.
Örnek:
“Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?” dizesinde “a” ünlüsünün sık tekrarlanmasıyla asonans yapılmıştır.
Aliterasyon nedir?
Bir şiirde ünsüzlerin ahenk sağlamak amacıyla sıkça tekrarlanmasıdır.
Örnek:
“Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında” dizesinde “k” ve “s” ünsüzlerinin sık tekrarlanmasıyla aliterasyon yapılmıştır.
DÖNEM ŞİİR BİLGİSİ
1-İslamiyet öncesi Türk şiiri
SAGU
Alp Er Tunga öldi mü
İsiz ajun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur
Ödlek yırag közetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçan kalı kurtulur
Ulşıp eren börleyü
Yırtıp yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür
Begler atun argurup
Kadgu anı turgurup
Mengzi yüzi sargarup
Körküm angar törtülür
Ödlek arıg kevredi
Yunçıg yavuz tavradı
Erdem yeme savradı
Ajun begi çertilür
Ödlek küni tavratur
Yalnguk küçün kevretür
Erdin ajun sevritür
Kaçan takı ertilür
Bilge bögü yançıdı
Ajun atı yençidi
Erdem eti tınçıdı
Kerge tegip sürtülür
Ögreyüki mundak ok
Munda adın tıldak ok
Atsa ajun ograp ok
Taglar başı kertilür
Könglüm için örtedi
Yitmiş yaşıg kartadı
Kiçmiş ödik irtedi
Tün kün keçip irtelür
KOŞUK
Öpkem kelip ogradım
Arslanlayu kökredim
Alplar başın togradım
Emdi meni kim tutar
Kanı akıp yoşuldu
Kabı kamug deşildi
Ölüg birle koşuldu
Togmuş küni uş batmaz
Kaklar kamug kölerdi
Taglar başı ilerdi
Ajun tını yılırdı
Tütü çeçek çerkeşür
Etil suvı aka turur
Kaya tübi kaka turur
Balık telim baka turur
Öfkelenip dışarı çıktım
Arslan gibi kükredim
Yiğitler başını doğradım
Şimdi beni kim tutarmış
2-İlk Türk İslam Eserleri Şiir Örnekleri
Yorumlar
Yorum Gönder