9. SINIF 1. ÜNİTE

 

Edebiyat: Arapça “edep” sözcüğünden türetilen bu kavram, ilk kez Şinasi tarafından günümüzdeki anlamıyla bir sanat türünün adı olarak kullanılmıştır. Şinasi’den önce nazım ve nesir türlerindeki eserlere ‘şiir’ ve ‘inşa’ denilmekteydi.

Edebiyat; bilgi, deneyim ve deneyimlere düşünce, duygu ve hayallerin yorumundan geçirilerek etkili bir şekilde söz ya da yazıyla anlatılmasıdır.

“Edebiyat; düşünce, duygu ve hayallerin söz ve yazı hâlinde güzel etkili bir şekilde anlatılması sanatıdır.”

Edebiyat; bilgi, gözlem ve deneyişlere dayalı duygular, düşünceler, hayaller yardımıyla güzel söz ve yazı eserleri oluşturma bilgi ve sanatıdır.

Edebiyatın öğretici yanı da vardır. Bu açıdan değerlendirildiğinde nazım türlerine ve sözlü, yazılı eserlerin kurallarına dair bilgi veren eserlere de edebiyat denebilir.

Edebiyat, kendi yoğun bir yapıya sahiptir. Bilgiyi öğrenmek, iyi bir gözlem yapmak, yaşanmışlıkları hissetmek ve gezmek için kendi süzgecinden geçirmek edebiyatçının en önemli özellikleridir. Edebiyat, aslında eser veren sanatçılar ve onların eserleriyle ilgili yapılan değerlendirmelerdir. Ancak zamanla edebiyat kelimesi genelleşerek türü kapsayıcı bir özelliğe bürünmüştür.

O zaman edebiyatı maddeler halinde yazarsak;

 

Edebiyat ne değildir?

Edebiyat yapmak, edebiyat yapıyor, bana edebiyat okuma, bana edebiyat yapma gibi ifadeler gereksiz, boş söz konuşanlar ve ağız kalabalığı yapanlar için kullanılan deyimlerdir.

 

Edebiyat kaça ayrılır?

Sözlü ve yazılı olarak ikiye ayrılır.

Türklerin Kullandığı Alfabeler: Türkçe tarihi gelişimi içinde pek çok farklı alfabeyle yazılmış ve okunmuştur. Bu alfabeler sırasıyla şunlardır: Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabeleridir

Edebiyatın içeriği ve konusu nedir?

Şair ve yazarların oluşturdukları metinlerde konu olarak ele aldıkları her şey edebiyatın konusunu belirlerken bu ürünlerde kullanılan dil edebiyatın üslubunu, tür ise edebiyatın içeriğini oluşturur. Edebiyatta türler içeriklerine ve kullanıldıkları yerlere göre hikâye, deneme, roman, makale gibi adlar alır.

DİL

Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır.

DİLİN KULLANIMINDAN DOĞAN TÜRLERİ

Lehçe, şive, ağız, argo, jargon, standart dil gibi dil farklılıklarının olduğu Türkçe, bu farklılıkların en belirgin olarak yaşandığı dillerin başında gelir. Şimdi size bu farklılıkları örneklerle açıklayalım.

Örnek:

İki lehçede de “Yeni yılınız kutlu olsun” ifadesi şu şekildedir.

Çuvaş Türkçesi: Sene sul yaçepe salamlatap

Yakut Türkçesi: Ehigini şanga cılınan eğerdeliibin

Örnek:

Türkiye Türkçesi: Yakında bakkal var mı?

Azeri Türkçesi: Bu yahınlarda erzag dükkânı var mı?

Özbek Türkçesi: Yakında bakkal barı mı?

Uygur Türkçesi: Yakinda bakkal dukini barmu?

Kayseri ağzı:  Nöörüyoon?

Adıyaman ağzı: Ne yapon?

Isparta ağzı: Netceb?

Rize ağzı: Ne edeceesun?

İstanbul ağzı: Ne yapıyorsun?

Van ağzı: Nedisen?

ÖNEMLİ BİR NOT: Şive ile ağız kavramları çok karıştırılmaktadır. Örneğin Doğu Anadolu’da ya da Karadeniz’de konuşulan Türkçe, şive olarak adlandırılmaktadır. Karedeniz şivesi, Ege şivesi gibi adlandırılmalar aslında yanlıştır. Ülke içerisinde konuşmada görülen farklılıklar ağız terimini, ülkeler arasında görülen değişimler ise şive terimini oluşturur.

 

Edebiyatın Güzel Sanatlar İçerisindeki Yeri

Güzel sanatlar, insanda coşku ve heyecan uyandırırlar. Estetik haz olarak ifade edilen bu anlayış güzel sanatları diğer eserlerden ayıran belirgin özelliktir.

Güzel sanatlar kendi içerisinde kullandıkları malzemeler ve kendilerini ifade ediş şekillerine göre gruplandırılırlar.

Güzel sanatlar üçe ayrılır:

EDEBİYATIN DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ

Edebiyat insanı konu edinen ve kaynağını insan yaşamından, kültürden ve ahlaki kaidelerden alan bir bilimdir. İnsanların yaşantılarına, iç dünyalarına, kültürel ve sosyal yaşamlarına, ekonomik ve psikolojik özelliklerine ayna tutmaya çalışan edebiyat, güzel sanatların en önemli dallarından biri olarak dikkat çekmektedir.

 

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

a) Sözlü Edebiyat:

– Sav – Sagu – Koşuk – Destan

b) Yazılı Edebiyat

– Orhun Yazıtları

– Uygur Metinleri

İSLAMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

A) HALK EDEBİYATI

a) Anonim Halk Edebiyatı

– Mani – Ninni – Türkü – Ağıt

b) Âşık Edebiyatı

– Koşma (Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt) – Semai – Varsağı – Destan

c) Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı

– İlahi – Nefes – Deme – Nutuk – Devriye – Şathiye

B) DİVAN EDEBİYATI

a) Beyitlerle Kurulan Nazım Biçimleri

– Gazel – Kaside – Mesnevi – Kıt’a – Müstezad

b) Dörtlükler ve Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri

– Rubai – Tuyuğ – Şarkı – Muhammes – Terkib-i Bent – Terci-i Bent

BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

a) Tanzimat Edebiyatı (1860 – 1896)

b) Servetifünun Edebiyatı (1896 – 1901)

c) Fecriati Edebiyatı (1909-1912)

d) Milli Edebiyat Dönemi (1911 – 1923)

e) Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923 – …..)

 

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

Sürekli gelişen ve değişkenlik gösteren bilim ve edebiyat beraberinde bu gelişmeye paralel olarak farklı alanlarda metinlerin yazılmasını sağlamıştır.

Farklı alanlarda metinlerin yazılması beraberinde bu metinlerin sınıflandırılması gerektiği anlayışını da doğurmuştur.

Bu kapsamda metinler;

Metinler edebi (sanatsal) metinler ve öğretici (didaktik) metinler olmak üzere ikiye ayrılır.

Metinleri sınıflandırırken şu özelliklere göre sınıflandırıyoruz.

1-Metinlerin gerçeklikle ölçülerine bakılır.

2-İşlevi ve yazılış amacına bakılır.

3-Metin temel olarak hangi anlatım türü kullanmıştır.

4-Metinler sözlü anlatımla mı yoksa yazılı anlatımla mı oluşturulmuş.

5-Metin dilin hangi işleviyle kurulmuş.

Şimdi de metinlerin sınıflandırılma şemasına bakalım.

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

 

Sanatsal Metinler:

A)Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler

a)şiir

B)Olay Çevresinde Gelişen Metinler

a)Anlatmaya Bağlı Metinler (Masal, Fabl, Roman, Öykü, Halk Hikayesi, Mesnevi, Destan, Manzum Hikaye)

b)Göstermeye Bağlı Metinler: (Modern Tiyatro, Meddah, Orta Oyunu, Karagöz)

Öğretici Metinler:

A)Kişisel Hayatı Konu Edinen Metinler:(Hatıra, Biyografi, Gezi Yazısı, Otobiyografi, Mektup, Günlük)

B)Gazete Çevresinde Gelişen Metinler:(Fıkra, Makale, Sohbet, Deneme, Eleştiri, Haber Yazısı)

Edebi Metinlerle Öğretici Metinlerin Karşılaştırılması

Ölçütler

Edebi Metinler

Öğretici Metinler

Gerçeklik

Gerçekler kurgulanarak aktarılır.

Gerçekler olduğu gibi aktarılır.

Amaç-Hedef

Okuyucuya edebi zevk vermek amaçlanır.

Okuyucuya bilgi vermek amaçlanır.

Üslup-Dil

Üslup kaygısı vardır. Süslü ve sanatlı bir dil kullanılır.

Duru ve yalın bir dille üslup kaygısı olmadan aktarılır.

Anlatım Şekli

Öznellik (sübjektif) hâkimdir.

Nesnellik (objektif) hâkimdir.

Anlam

Yan ve mecaz anlamlı sözcükler kullanılır.

Sözcükler ilk ve gerçek anlamlarıyla kullanılır.

Türler

Roman, hikâye, destan, masal, şiir, tiyatro vb.

Deneme, makale, eleştiri, anı, mektup, gezi yazısı, biyografi, otobiyografi vb.

 

Düşünceyi Geliştirme Yolları

Düşüncenin etkisini artırmak, ileri sürülen düşünceyi geliştirmek, inandırıcı kılmak amacıyla bir konuda başvurulan tekniklere düşünceyi geliştirme yolları denir.

“Nedir, Kimdir?” sorularının karşılığını içeren ve bir kavram veya varlığın özelliklerini belirten cümlelere tanımlama denir.

Nitelikçe zayıf olanın güçlü olana benzetilmesiyle beraber aralarında çeşitli ilgiler bulunan canlı ya da kavramların benzerlik ilgisiyle ele alınmasıdır.

En az iki varlık veya kavramın aralarındaki benzerlik ya da karşıtlık unsurlarına göre farklarının ortaya konmasına karşılaştırma denir.

İfade edilmek istenen fikirlerin daha anlaşılır hale gelmesi için başkalarının görüşüyle açıklanmasına denir. Bu tarz cümlelerde tırnak içinde konuya uygun önemli bir söz ele alınır.

İfade edilen görüşün daha anlaşılır olması için düşüncenin somutlaştırılmasına denir. Örnekleme cümlelerinde genellikle “örneğin” veya “mesela” gibi sözcükler sıkça kullanılır.

İfade edilen düşünceyi daha inandırıcı ve güvenilir kılmak amacıyla bilimsel verilerin metinde kullanılmasına denir.

 

ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ

Anlamda belirsizlik olmaması anlamına gelir. Bir metinde anlatılan ifadenin tek bir anlamının olması olayıdır. Ayrıca noktalama işaretlerinin de uygun bir şekilde kullanılması açıklık ilkesi için son derece önemlidir.

 

Okumayı zorlaştıracak ya da duraksatacak hiçbir unsura yer vermemektir. Özellikle akıcılığın sağlanması için söylenmesi kolay sözcüklerin kullanılması zor sözcüklerin de cümleden atılması gerekir.

 

Süslü ve sanatlı bir dille beraber cümlede imgelerden ve uzun cümlelerden kaçınılması olayıdır.

 

Türkçede az sözle çok şey ifade etme anlayışı duruluk ilkesinin en önemli özelliğidir. Bir cümlede bir sözcük çıkarıldığında anlam bozulmuyorsa o sözcüğün kullanılmaması gerekir. Yoksa duruluk ilkesine uymaz.

 

İLETİŞİM NEDİR?

Duygu, düşünce ve isteklerin akla gelebilecek her türlü yolla karşıdaki kişiye aktarılmasına iletişim denir.

 

İLETİŞİMİN ÖGELERİ NELERDİR?

 

 


9. SINIF 1. ÜNİTE

Edebiyat: Arapça “edep” sözcüğünden türetilen bu kavram, ilk kez Şinasi tarafından günümüzdeki anlamıyla bir sanat türünün adı olarak kullanılmıştır. Şinasi’den önce nazım ve nesir türlerindeki eserlere ‘şiir’ ve ‘inşa’ denilmekteydi.

Edebiyat; bilgi, deneyim ve deneyimlere düşünce, duygu ve hayallerin yorumundan geçirilerek etkili bir şekilde söz ya da yazıyla anlatılmasıdır.

“Edebiyat; düşünce, duygu ve hayallerin söz ve yazı hâlinde güzel etkili bir şekilde anlatılması sanatıdır.”

Edebiyat; bilgi, gözlem ve deneyişlere dayalı duygular, düşünceler, hayaller yardımıyla güzel söz ve yazı eserleri oluşturma bilgi ve sanatıdır.

Edebiyatın öğretici yanı da vardır. Bu açıdan değerlendirildiğinde nazım türlerine ve sözlü, yazılı eserlerin kurallarına dair bilgi veren eserlere de edebiyat denebilir.

Edebiyat, kendi yoğun bir yapıya sahiptir. Bilgiyi öğrenmek, iyi bir gözlem yapmak, yaşanmışlıkları hissetmek ve gezmek için kendi süzgecinden geçirmek edebiyatçının en önemli özellikleridir. Edebiyat, aslında eser veren sanatçılar ve onların eserleriyle ilgili yapılan değerlendirmelerdir. Ancak zamanla edebiyat kelimesi genelleşerek türü kapsayıcı bir özelliğe bürünmüştür.

O zaman edebiyatı maddeler halinde yazarsak;

 

Edebiyat ne değildir?

Edebiyat yapmak, edebiyat yapıyor, bana edebiyat okuma, bana edebiyat yapma gibi ifadeler gereksiz, boş söz konuşanlar ve ağız kalabalığı yapanlar için kullanılan deyimlerdir.

 

Edebiyat kaça ayrılır?

Sözlü ve yazılı olarak ikiye ayrılır.

Türklerin Kullandığı Alfabeler: Türkçe tarihi gelişimi içinde pek çok farklı alfabeyle yazılmış ve okunmuştur. Bu alfabeler sırasıyla şunlardır: Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabeleridir

Edebiyatın içeriği ve konusu nedir?

Şair ve yazarların oluşturdukları metinlerde konu olarak ele aldıkları her şey edebiyatın konusunu belirlerken bu ürünlerde kullanılan dil edebiyatın üslubunu, tür ise edebiyatın içeriğini oluşturur. Edebiyatta türler içeriklerine ve kullanıldıkları yerlere göre hikâye, deneme, roman, makale gibi adlar alır.

DİL

Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır.

DİLİN KULLANIMINDAN DOĞAN TÜRLERİ

Lehçe, şive, ağız, argo, jargon, standart dil gibi dil farklılıklarının olduğu Türkçe, bu farklılıkların en belirgin olarak yaşandığı dillerin başında gelir. Şimdi size bu farklılıkları örneklerle açıklayalım.

Örnek:

İki lehçede de “Yeni yılınız kutlu olsun” ifadesi şu şekildedir.

Çuvaş Türkçesi: Sene sul yaçepe salamlatap

Yakut Türkçesi: Ehigini şanga cılınan eğerdeliibin

Örnek:

Türkiye Türkçesi: Yakında bakkal var mı?

Azeri Türkçesi: Bu yahınlarda erzag dükkânı var mı?

Özbek Türkçesi: Yakında bakkal barı mı?

Uygur Türkçesi: Yakinda bakkal dukini barmu?

Kayseri ağzı:  Nöörüyoon?

Adıyaman ağzı: Ne yapon?

Isparta ağzı: Netceb?

Rize ağzı: Ne edeceesun?

İstanbul ağzı: Ne yapıyorsun?

Van ağzı: Nedisen?

ÖNEMLİ BİR NOT: Şive ile ağız kavramları çok karıştırılmaktadır. Örneğin Doğu Anadolu’da ya da Karadeniz’de konuşulan Türkçe, şive olarak adlandırılmaktadır. Karedeniz şivesi, Ege şivesi gibi adlandırılmalar aslında yanlıştır. Ülke içerisinde konuşmada görülen farklılıklar ağız terimini, ülkeler arasında görülen değişimler ise şive terimini oluşturur.

 

Edebiyatın Güzel Sanatlar İçerisindeki Yeri

Güzel sanatlar, insanda coşku ve heyecan uyandırırlar. Estetik haz olarak ifade edilen bu anlayış güzel sanatları diğer eserlerden ayıran belirgin özelliktir.

Güzel sanatlar kendi içerisinde kullandıkları malzemeler ve kendilerini ifade ediş şekillerine göre gruplandırılırlar.

Güzel sanatlar üçe ayrılır:

EDEBİYATIN DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ

Edebiyat insanı konu edinen ve kaynağını insan yaşamından, kültürden ve ahlaki kaidelerden alan bir bilimdir. İnsanların yaşantılarına, iç dünyalarına, kültürel ve sosyal yaşamlarına, ekonomik ve psikolojik özelliklerine ayna tutmaya çalışan edebiyat, güzel sanatların en önemli dallarından biri olarak dikkat çekmektedir.

 

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

a) Sözlü Edebiyat:

– Sav – Sagu – Koşuk – Destan

b) Yazılı Edebiyat

– Orhun Yazıtları

– Uygur Metinleri

İSLAMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

A) HALK EDEBİYATI

a) Anonim Halk Edebiyatı

– Mani – Ninni – Türkü – Ağıt

b) Âşık Edebiyatı

– Koşma (Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt) – Semai – Varsağı – Destan

c) Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı

– İlahi – Nefes – Deme – Nutuk – Devriye – Şathiye

B) DİVAN EDEBİYATI

a) Beyitlerle Kurulan Nazım Biçimleri

– Gazel – Kaside – Mesnevi – Kıt’a – Müstezad

b) Dörtlükler ve Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri

– Rubai – Tuyuğ – Şarkı – Muhammes – Terkib-i Bent – Terci-i Bent

BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

a) Tanzimat Edebiyatı (1860 – 1896)

b) Servetifünun Edebiyatı (1896 – 1901)

c) Fecriati Edebiyatı (1909-1912)

d) Milli Edebiyat Dönemi (1911 – 1923)

e) Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923 – …..)

 

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

Sürekli gelişen ve değişkenlik gösteren bilim ve edebiyat beraberinde bu gelişmeye paralel olarak farklı alanlarda metinlerin yazılmasını sağlamıştır.

Farklı alanlarda metinlerin yazılması beraberinde bu metinlerin sınıflandırılması gerektiği anlayışını da doğurmuştur.

Bu kapsamda metinler;

Metinler edebi (sanatsal) metinler ve öğretici (didaktik) metinler olmak üzere ikiye ayrılır.

Metinleri sınıflandırırken şu özelliklere göre sınıflandırıyoruz.

1-Metinlerin gerçeklikle ölçülerine bakılır.

2-İşlevi ve yazılış amacına bakılır.

3-Metin temel olarak hangi anlatım türü kullanmıştır.

4-Metinler sözlü anlatımla mı yoksa yazılı anlatımla mı oluşturulmuş.

5-Metin dilin hangi işleviyle kurulmuş.

Şimdi de metinlerin sınıflandırılma şemasına bakalım.

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

 

Sanatsal Metinler:

A)Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler

a)şiir

B)Olay Çevresinde Gelişen Metinler

a)Anlatmaya Bağlı Metinler (Masal, Fabl, Roman, Öykü, Halk Hikayesi, Mesnevi, Destan, Manzum Hikaye)

b)Göstermeye Bağlı Metinler: (Modern Tiyatro, Meddah, Orta Oyunu, Karagöz)

Öğretici Metinler:

A)Kişisel Hayatı Konu Edinen Metinler:(Hatıra, Biyografi, Gezi Yazısı, Otobiyografi, Mektup, Günlük)

B)Gazete Çevresinde Gelişen Metinler:(Fıkra, Makale, Sohbet, Deneme, Eleştiri, Haber Yazısı)

Edebi Metinlerle Öğretici Metinlerin Karşılaştırılması

Ölçütler

Edebi Metinler

Öğretici Metinler

Gerçeklik

Gerçekler kurgulanarak aktarılır.

Gerçekler olduğu gibi aktarılır.

Amaç-Hedef

Okuyucuya edebi zevk vermek amaçlanır.

Okuyucuya bilgi vermek amaçlanır.

Üslup-Dil

Üslup kaygısı vardır. Süslü ve sanatlı bir dil kullanılır.

Duru ve yalın bir dille üslup kaygısı olmadan aktarılır.

Anlatım Şekli

Öznellik (sübjektif) hâkimdir.

Nesnellik (objektif) hâkimdir.

Anlam

Yan ve mecaz anlamlı sözcükler kullanılır.

Sözcükler ilk ve gerçek anlamlarıyla kullanılır.

Türler

Roman, hikâye, destan, masal, şiir, tiyatro vb.

Deneme, makale, eleştiri, anı, mektup, gezi yazısı, biyografi, otobiyografi vb.

 

Düşünceyi Geliştirme Yolları

Düşüncenin etkisini artırmak, ileri sürülen düşünceyi geliştirmek, inandırıcı kılmak amacıyla bir konuda başvurulan tekniklere düşünceyi geliştirme yolları denir.

“Nedir, Kimdir?” sorularının karşılığını içeren ve bir kavram veya varlığın özelliklerini belirten cümlelere tanımlama denir.

Nitelikçe zayıf olanın güçlü olana benzetilmesiyle beraber aralarında çeşitli ilgiler bulunan canlı ya da kavramların benzerlik ilgisiyle ele alınmasıdır.

En az iki varlık veya kavramın aralarındaki benzerlik ya da karşıtlık unsurlarına göre farklarının ortaya konmasına karşılaştırma denir.

İfade edilmek istenen fikirlerin daha anlaşılır hale gelmesi için başkalarının görüşüyle açıklanmasına denir. Bu tarz cümlelerde tırnak içinde konuya uygun önemli bir söz ele alınır.

İfade edilen görüşün daha anlaşılır olması için düşüncenin somutlaştırılmasına denir. Örnekleme cümlelerinde genellikle “örneğin” veya “mesela” gibi sözcükler sıkça kullanılır.

İfade edilen düşünceyi daha inandırıcı ve güvenilir kılmak amacıyla bilimsel verilerin metinde kullanılmasına denir.

 

ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ

Anlamda belirsizlik olmaması anlamına gelir. Bir metinde anlatılan ifadenin tek bir anlamının olması olayıdır. Ayrıca noktalama işaretlerinin de uygun bir şekilde kullanılması açıklık ilkesi için son derece önemlidir.

 

Okumayı zorlaştıracak ya da duraksatacak hiçbir unsura yer vermemektir. Özellikle akıcılığın sağlanması için söylenmesi kolay sözcüklerin kullanılması zor sözcüklerin de cümleden atılması gerekir.

 

Süslü ve sanatlı bir dille beraber cümlede imgelerden ve uzun cümlelerden kaçınılması olayıdır.

 

Türkçede az sözle çok şey ifade etme anlayışı duruluk ilkesinin en önemli özelliğidir. Bir cümlede bir sözcük çıkarıldığında anlam bozulmuyorsa o sözcüğün kullanılmaması gerekir. Yoksa duruluk ilkesine uymaz.

 

İLETİŞİM NEDİR?

Duygu, düşünce ve isteklerin akla gelebilecek her türlü yolla karşıdaki kişiye aktarılmasına iletişim denir.

 

İLETİŞİMİN ÖGELERİ NELERDİR?

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAĞLAÇ

10. SINIF 3. ÜNİTE

EDEBİ AKIMLAR