ANLATIM BOZUKLUKLARI

 

ANLATIM BOZUKLUKLARI


ANLAMSAL ANLATIM BOZUKLUKLARI

1-KELİMELERİN YANLIŞ ANLAMDA KULLANILMASI

***Birbiriyle ses ya da anlam yakınlığı bulunan sözcüklerinden birini, diğerinin yerine kullanmak, anlatım bozukluğuna sebep olur.

 

Pazardan aldığın bu örgü kazağın ücreti nedir peki?

“Malın fiyatı olur”

“Hizmetin ücreti olur”

 

Öğretmenimi dikkatli dinliyorum, ancak onun söylediklerini algılamakta zorlanıyorum.

Duyu organlarıyla dışardan gelenleri algılarız”

“Kavramak ise anlamaktır”

 

Babamın işten atılmasında, işe geç kalmasının etkin olduğunu söylediler.

Çektiği ilginç fotoğraflar, bir dergide yayınlamıştı.

Bu asılsız bilgileri müdüre aktarıp işten atılmamı sağlayanlar, bana hesap verecekler.

-35 derecenin üstünde soğukla baş etmek zorundaydık.

Burada çalışanların çoğunun çocukluğunu tanırım.

Birlikte hareket ederek yapacağınız her hamle daha etkin olacaktır.

Kalabalığa karışmak istemezdi; çok çekimser, sessiz bir adamdı.

Hepimizi sevinçten ağlatacak değin güzel bir haberdi bu.

Sözünü ettiğin iki konu arasında önemli bir ayrıntı var.

Yaşlı kadının kolundaki bilezikleri çalmışlar.

Sana verdiğim haftalığı neden küçümsüyorsun, anlamıyorum.

Çeşitli basım organları da değindi bu konuya.

Saçların ne kadar da güzel büyümüş.

Merakla beklediğiniz tarihi sizlere şimdi hatırlatıyorum. Lütfen dikkatle dinleyiniz.

Şu domates fidanlarını bahçenin bir köşesine ekiverelim.

Okul müdürünün bağış isteği, velilerde olumsuz etki oluşturdu.

Devlet, ilköğrenim alanında büyük yenilikler yapmayı planlıyormuş.

Yaşantısı boyunca, dürüst bir insan olmayı hedeflemiştir.

Elbette bir polisin yetkisi, halkın huzurlu yaşamasını sağlamaktır.

Size kendimi tanıştırmayı unuttum. Ben kulunuz Ahmet Sena.

Doktorlar bu hastanın iyileşemeyeceğini savundu.

Sizinle çalışmayı gerçekten çok isterim; ancak alacağım fiyatı da konuşalım.

Her yanı mahzun bir bahar kokusu kapsamıştı.

Elindeki bu olasılıkları kullanmalı ve bir an önce sonuca ulaşmalı.

Bu tam sana özel bir davranış tarzı doğrusu.

Nehrin kenarındaki iki fabrikayı çok yaklaşık yapmışlar.

Bütün evrakları tamamladım; ama bir de resim çektirmem gerekiyor.

Geç gelmesine karşılık, öğretmenimiz Aslı’yı derse aldı.

Yaz başladığından itibaren denize hiç girmedik.

Karşılaşmanın sonucunda hakem iki güreşçinin de elini sıktı.

Senin sayende sınavın ortasında sınıftan kovulmuştum.

Bu şüpheli bakış açısını bırakmalısın artık.

Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.

 

Anlamak: Bir şeyin ne olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak

Algılamak: Bir olayı ya da nesnenin varlığını duyum yolu ile yalın biçimde bilinç alanına almak

 

Ayrım: Bir şeyin başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, başkalık, fark

Ayrıntı: Detay

 

Azımsamak: Nicelik olarak az bulmak

Küçümsemek: Hor görmek, aşağı görmek

 

Basım: Gazete, dergi gibi eserleri basma işi

Basın: Gazete, dergi gibi basılı eserlerin tümü

 

Büyümek: enine boyuna boyutların artması

Uzamak: boyuna büyümek

 

Barındırmak: barınmasını sağlamak

Sahip olmak: elinde bulundurmak

 

 

Çekingen: ürkek, sıkılgan

Çekimser: oy vermekten ya da eylemi gerçekleştirmekten kaçınan

 

 

Dek/değin :bir eylemin sona erdiği noktayı ya da zamanı anlatır.

Denli: “kadar” anlamında, üstünlük derecesi bildirir.

Kadar: ölçüsünde, derecesinde, büyüklüğünde

 

Duyurmak: duymasını sağlamak, ilan etmek

Hatırlatmak: bilinen bir şeyi, karşısındakinin aklına getirmek

 

Dokumak: tezgah üzerinde ip ile halı, kumaş yapmak

Örmek: elde şiş, tığ yardımıyla kazak vb. yapmak

 

Etkin: çalışan, hareket halinde olan, faal, aktif

Etken: etki yapan, neden faktör

Etkili: değiştirici gücü yüksek olan

 

Etki: bir kimse ya da nesnenin başka bir ya da kişi üzerindeki gücü

Tepki: bir cismin başka bir cisme gösterdiği karşı etki

 

İddia etmek/ileri sürmek: sözünde direnmek, bir düşünce ya da tasarıyı önermek

Savunmak: müdafaa etmek, bir görüşü ya da kimseyi haklı göstermek

 

İkilik: görüşlerin ikiye bölünmüş hali

İkilem: insanın istenmeyen iki durum arasında kalması

 

Fiyat: alım veya satımda bir malın para karşılığı değer

Ücret: iş gücünün, hizmetin karşılığı olan para

 

Karşılık: cevap, bedel, bir davranışın karşı tarafa uyandırdığı başka davranış

Karşın: rağmen

Karşıt: birbirine aykırı olan, zıt

 

Kapsamak: içine almak, içermek

Kaplamak: yayılıp her yanını örtmek

 

Süreli: belirli aralıklarla çıkan

Sürekli: kesintisiz olarak süren

 

Neden olmak/yol açmak: olumsuz bir durum ortaya çıkarmak

Sağlamak: olumlu bir durum ortaya çıkarmak

 

Çalmak: bir eşyayı sahibinin haberi yokken art niyetle almak

Alıp kaçmak: sahibinden bir eşyayı zor kullanarak art niyetle almak

Yetki: bir görevi yerine getirmeyi sağlayan hak

Görev: bir nesne ya da kişinin, yerine getirdiği iş.

 

Görünüm: bir şeyin dıştan bakılınca görünen biçimi (nesnel)

Görünüş: gözün ve zihnin dolaysız olarak algıladığı biçim

 

Yaşam: hayat, ömür

Yaşantı: yaşamın bir bölümü

Yayın:  Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb., neşriyat

2. Radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen eser, program, neşriyat

 

Yayım: Türkçede böyle bir kelime yoktur.

Yayımlamak: 1. Kitap, gazete, dergi vb. şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek: Türk Dil Kurumunun yeni yayımladığı kitapları gördüm. 2. (-i) Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak. 3. Resmen bildirmek, açıklamak, ilan etmek: Kararname yayımlamak.

Yayınlamak: Türkçede böyle bir kelime yoktur.




2-ANLAMCA ÇELİŞEN KELİMELERİN BİR ARADA KULLANILMASI

Bu tür anlatım bozukluğu, olasılık, kesinlik ya da yaklaşıklık anlamı taşıyan sözcüklere aynı cümlede yer verilmesinden kaynaklanır.

 

Hemen hemen tam üç aydır görüşmüyoruz.

Umarım seninle mutlaka görüşürüz.

Cebimde tam yüz bin lira var yok.

Kuşkusuz o, söylediklerimin doğruluğuna inanmış olmalı.

Tam üç ay kadar kalacağım Van’da.

Yaklaşık dört bin sekiz yüz doksan altı aday, sınava girecek.

 

3-KELİMELERİN YANLIŞ YERDE KULLANILMASI

Bir sözcüğün yanlış yerde kullanılması, anlamın bulanıklaşmasına ya da yanlış tamlamalar kurulmasına neden olur.

Çok başım ağrıyor bu akşam.

Sana kısaca başımdan geçenleri anlatayım.

Yasa 150’ye karşı 97 oyla kabul edildi.

Sigara dumanı gibi halka halka toplantıyı saran üzüntü, dağılıp yok oldu.

Yurt uğruna her kanını döken kahraman ödüllendirilmeli.

Ne kadar arkamı dönersem döneyim her şeyin başlangıcı kitabın satırları arasındaydı.

Damla damla gözyaşım akıyordu.

Birden ateşli ateşli otobüs muavinlerinden söz etmeye başladık.

Uzun uzun zil sesini dinliyordu, telefonun açılmaması onu çok üzüyordu.

Geldiği gibi sessizce kapıdan çıkıp gitti.

Bu sıralar, sık sık doğduğum yere gidiyorum.

İçişleri Bakanı, beş gün içerisinde petrol çıkaran dört ülkeyi ziyaret edecek.

Fazla canını sıkma.

Odunlar çok suda kaldığı için şişmiş.

Susuzluğun tehdit ettiği dünyada birkaç ülkeden biriydik.

 

 

Aynı anlama gelen sözcüklerin aynı cümlede bir arada kullanılması, duruluğu bozar, anlatım bozukluğu nedenidir.

 

Neşeli, sağlıklı, şen bir insandı.

Çocuk merdivenlerde aşağı düşmüş.

Sizi çok sevdiğimden dolayı yaramazlıklarınıza katlanıyorum.

Herhalde o da kendine güveniyor olmalı.

İyi bir devlet adamı olsaydı ileride olacakları önceden sezerdi.

Bu olumsuz sorunları bir an önce ortadan kaldırmalıyız.

Galiba bu iş iki hafta daha süreceğe benziyor.

Bir günde ancak iki tane ekmek tüketebiliriz.

Bu konuyu yeniden tekrarlamanı istemiyorum.

Bu konudaki olumlu katkılarınızı bekliyoruz.

ÖSS sınavında kız öğrenciler öğrencilere açık fark attı.

Çocuğu az daha düşüreyazdı.

Ama uzun yürüyüşün sonu da beklenmedik bir sürprizle bitti.

Bazı öğrencilerin sınavlarda başarısız olmasının nedeni programsız ders çalışmalarından kaynaklanmaktadır.

Bütün sınıf, öğretmeni sessizce bir biçimde dinledi.

Başbakan, bir saattir bakanlarla birlikte yapacağı geziyi görüşüyor.

Yazısında doğruluğu kanıtlanabilen nesnel bilgilere fazlasıyla yer vermiş.

Benim tahtaya yazdıklarımı defterinize hemen yazıverin.

Sanki billur bir pınar gibiydi kahverengi gözleri.

Tiz bir ıslık sesi bizi rahatsız etti.

Bu bölümü seçenlerin Fransızca dilini iyi bilmeleri gerekiyor.

Mutlulukların en üst doruğunda olduğu bir andı, bu tören.

Ama yine de çalışmaya alışmak zor.

Konsere arkadaşı Ahmet ile birlikte gidecekmiş.

 

5-YARDIMCI FİİLLERİN GEREKSİZ KULLANILMASI

Yardımcı fiilleri kullanmak yerine, bir yapım ekiyle yeni bir kelime türetilebilir.

 

Siz lütfen telaş etmeyin.

Bu meyveler ne kadarda pahalı olmuş.

Bu ilaç bana hiç etki etmedi.

İstediğim puanı alıp iyi bir üniversiteye yerleşmeyi umut ediyorum.

Siz kuşku etmeyin, ben onunla ilgileneceğim.

Doktorlar günde birkaç zeytinden fazlasını yememi yasak ettiler.

Bugün derste yazdıklarınızı eve gidince tekrar edin.

Sen endişe etme, her şey yolunda.

 

6-ÇOĞUL / İYELİK /OLUMSUZLUK EKİNİN GEREKSİZ KULLANIMASI

Çoğul ekinin, 3. tekil iyelik ekinin ya da olumsuzluk ekinin gereksiz kullanılması anlatımı bozabilir.

 

Birçok öğrenciler sınavda başarı gösteremedi.

Ayhan, sınavdaki çoğu sorularda zorlandığını söylüyor.

Birçok uyuşturucu bağımlısı gençler, bilinçsizliğin kurbanı.

Ne seni ne de beni aramadı.

Ders çalışmasını da eğlenmesini de bileceksin.

Yaptıklarına göz yummasının nedeni seni çok sevmesindendir.

Erken kalkmasını bir türlü öğretemedim sana.

Araba sürmesini öğreneceğim ve bu işi alacağım.

Daha o yaşta kendisini dinletmesini ve insanları güldürmesini beceriyordu.

İnsanlarla iyi ilişkiler kurmasını beceremiyor.

Hava kirliliğinin bir nedeni de yeşil alanların azlığındandır.

 

7-ATASÖZÜ VE DEYİMLERLE İLGİLİ ANLATIM BOZUKLUKLARI

 

Atasözü ve deyimler, kalıplaşmış yapılardır.

Anlamlarına ve biçimlerine dikkat edilmeden kullanılmaları, anlatım bozukluğu nedenidir.

Şimdi yan oturup doğru konuşalım.

Çocuğun bayıldığını görünce etekleri zil çaldı.

Söylediklerine inanmayın, o deveyi pire yapar.

Karanlıkta adamı görünce korkudan saçlarım diken diken oldu.

Sevinçten paçaları zil çalıyordu.

Bu kadar sık dokuyup ince elemek yanlış bence.

Sınavı kazanabilmek için gündüzünü gecesine katıp çalışıyorlar.

Ağaç dalıyla gürler, derler eskiler.

Adam olana sivrisinek saz, olmayana davul zurna az.

Konuklardan biri “Ne kadar şık görünüyorsun!” dediğinde Ayşe üstüne alındı.

Yıllardır görmediği babasına bu akşam kavuşacağı için içi cız ediyordu.

Adamcağız öyle kötü bir duruma düşmüş ki dostlar başına.

Kapı arkasında durmuş, içerde konuşulanlara kulak misafiri oluyordu.

Karşı tarafın oyununa düşmemek için dikkatli davranmalıyız.

 

 

8- NOKTALAMA EKSİKLİĞİ VE ANLAM BELİRSİZLİĞİ

 

Kadın doktora bir şeyler anlatıyordu.

Genç müdüre merakla bakıyordu.

 

9-SIRALAMA YANLIŞLARI VE MANTIK HATALARI

Sözcüklerin cümlenin anlamına uygun şekilde sıralanmaması anlatım bozukluğu nedenidir.

Bu yıl değil teşekkür, takdir bile alamam.

Ünlü şairin 72. ölüm yıldönümüne katıldık.

 

 

YAPISAL ANLATIMBOZUKLUKLARI

1-YÜKLEM EKSİKLİĞİ

Özneleri ya da tümleçleri farklı iki ayrı cümleyi aynı cümleye bağlamak, anlatımı bozabilir.

 

O beni seviyordu, ben de onu.

 

Bayramda babasının kravatını ve ceketini giymişti.

 

Roman okumayı çok, şiir okumayı hiç sevmiyor.

Ne o bana ne ben ona selam verdim.

 

Eşim sinemayı, ben ise tiyatroyu severim.

 

Bodrum’a hiç, Marmaris’e iki kez gittim.

 

Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı anlayamadık.

 

Yeryüzünde bir sen bir de ben varım.

Kendi dürüstlüğümden o zaman da bugün de memnunum.

Bu konuda ben başka, o benden daha başka düşünüyordu.

 

Masadaki ekmeği ben, dolaptakini de sen yiyeceksin.

 

Yarın İstanbul’a geleceğini ve kendisini havaalanından karşılamamızı istedi.

 

Bugünkü nöbeti sen, yarınkini de Ali tutacak.

 

Bu salonda eskiden ne güzel filmler, paneller düzenlenirdi.

 

2-FİİLİMSİ EKSİKLİĞİ

Temel cümlede görülen yüklem eksikliği, yan cümlede de ortaya çıkabilir.

 

Gazoz ve çekirdek yenen bu yerden hemen uzaklaşalım.

 

Kuzu eti, sağlıklı ve yaşlı olmayanlarca tüketebilir.

 

Onun sevimsiz ve içten olmayan davranışları beni rahatsız ediyordu.

 

Kantinde sigara ve kabuklu yemiş yiyenler cezalandırılıyor.

 

Hastanın tuzlu yemekler ve içki içmesini yasaklamışlar.

 

Park lambaları yetersiz ya da hiç yanmayanlara para cezası uygulanacak.

 

Dilimize gereken ilgi ve önemi vermek zorundayız.

 

 

 

3-ÇATI UYUŞMAZLIĞI

 

Cümlede kullanılan fiil ve fiilimsilerin çatıları da aynı olmalıdır. Buna aykırı durumlar anlatım bozukluğuna sebep olur.

 

ETKEN ÇATI:

Fiilde çatı eki kullanılmaz ve cümlede yer verilen özne gerçek öznedir, işi kendisi gerçekleştirir.

 

Bankadan annem para çekmiş.

Bulaşıkları annem yıkadı.

 

EDİLGEN ÇATI:

 

Fiilde çatı eki “l-n” kullanılır. Cümlede yer verilen özne sözde öznedir. İşi kendisi gerçekleştirmez.

 

Bankadaki para bu sabah çekilmiş.

Bulaşıklar sonunda yıkandı.

 

 

Örnekler

 

Bu sınav çalışarak kazanılır.

 

Kendisine haber vererek, dönmesi istendi.

 

Sınav sonuçları incelemeye başlandı.

 

Çok düşünüp az konuşulmalı.

 

4-EK FİİL EKSİKLİĞİ:

Sıralı cümlelerde birinci cümlenin ek eylemle kapatılmaması bazen anlatımı bozabilir. “idi, imiş, ise”

 

Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.

 

Pazar çok kalabalık fakat ucuz değilmiş.

 

İfadesi düzgün yalnız mimikleri anlamlı değildi.

 

Yaşam mücadelesinde yalnız ama güçsüz değildi.

 

Bize görüşlerini bildirmiş biz de bazılarını uygun bulmuştuk.

 

O bana bin türlü yalan söylüyor, ben de onun yalanlarına gülüyordum.

 

Aldığın elbisenin rengi güzel ama deseni güzel değildi.

 

O, son derece sakin fakat herkesin sandığı gibi korkak değildi.

 

5-ÖZNE-YÜKLEMUYUŞMAZLIĞI

 

“Soyut kavramlar / organ adları / zaman adları / bitki ve hayvan adları” çoğul kullanıldığında, cümlenin yükleminin tekil olması gerekir.

 

Bu tür duygular insanı tüketirler.

 

Saçları birer birer dökülüyorlar.

 

Ömrümüzün en güzel günleri bu kasabada geçtiler.

Dağlar karlı doruklarıyla önümüzde göründüler.

 

Köpekler sokağın sonunda manavın önünde havlamaya başladılar.

 

***Bir cümlede öznede ya da özne grubunda belgisiz kelime ya da sayı grubu varsa yüklemin tekil çekimlenmesi gerekir.

 

Herkes bu konuda yapılacak açıklamayı merakla bekliyorlardı.

 

Dört emekli, bankanın önünde beklemeye başladılar.

***Cümlede özne insanlardan oluşuyorsa ve çoğulsa yüklem tekil de çoğul da çekimlenebilir.

 

Çocuklar bahçenin bir köşesinde kum ile oynuyor.

 

***Cümlede hayvanlar ya da cansız varlıklar kişileştirilerek çoğul özne olduğunda yüklem tekil ya da çoğul olabilir.

 

Gemiler limanlarla vedalaşarak el sallıyor kıyıdakilere.

 

Gemiler limanlarla vedalaşarak el sallıyorlar kıyıdakilere.

 

***Cümlede özneyi oluşturan grupların türüne göre yüklem farklı kişilerle çekimlenmelidir.

 

Özne

Yüklem

Ben+sen+o

 Biz

Ben+o

Biz

Sen+o

Siz

Ben+sen

Biz

O+onlar

Onlar

 

 

 

Okula sen, ben ve Ali gidecek.

 

Sen ve Ali, benim de gideceğimi biliyordun.

 

Muhtarla ben bugün kaymakamla görüştüm.

 

Bu işin altından sadece sen ve ben kalkabilirim.

Adnan, annem ve ben erkenden yola koyulmuştum.

 

O akşam ben kendi odama, Ali de kendi odasına çekilmişti.

 

****Sıralı cümlelerde olumlu cümlenin öznesiyle olumsuz cümlenin öznesini ortak kullanmak anlatımı bozabilir.

 

Kimse seni suçlamıyor, haklı buluyor.

 

Hiçbiri düzenli çalışmadı, sınıfta kaldı.

 

Herkes içeride oturuyor, dışarı çıkmıyordu.

 

Kimse maça gitmedi, yarınki sınava hazırlandı.

 

Hiçbiri beni dinlemiyor, denizi seyrediyordu.

 

 

 

 

6- ÖZNE EKSİKLİĞİ

****Sıralı cümlelerde ortak kullanılan özne ile cümlelerin yüklemleri arasında bir uyuşmazlık olduğunda cümleye özne eklemek gereklidir.

*cümleye eklenecek “o, onlar” benzeri bir özne, anlatım bozukluğunu gidermektedir.*

 

Mağazanın inşaatı eylül ayında bitecek ve faaliyete geçecek.

 

Kitabın basımı tamamlandı, yakında piyasaya çıkacak.

 

Bu kadını bana komşum önermişti demek ki güvenilir biriydi.

Bu cahil kızın ne parası vardı ne de bir yer bilirdi.

 

Hepsi durumun farkındaydı ama ne olup bittiğini anlayamıyordu.

 

Bir süre kimse konuşmadı, soruyu çözmeye çalıştı.

 

Çocuğun parası kalmamıştı, eve kadar yürümek zorundaydı.

 

Öğrendiklerimizi zaman zaman tekrarlamazsak bir süre sonra unutulabilir.

Makalelerin toplanması altı ay sürdü ve iki cilt halinde yayımlandı.

 

Dedesinin dişleri dökülmüş, bu yüzden konuşmakta zorlanıyormuş.

 

Tam o sırada arabanın freni kilitlendi ve uçuruma yuvarlandı.

 

Sanattaki bu kargaşa giderilmeli, yeni bir yapıya kavuşturulmalıdır.

 

Baraj inşaatı önümüzdeki ayın sonunda bitecek ve gereksinimleri karşılayacak oranda elektrik enerjisi üretecektir.

 

7-NESNE EKSİKLİĞİ:

***Sıralı cümlelerde aynı kelime farklı görevlerde kullanılabilir. Bir cümlede dolaylı tümleç olan kelime diğer cümlede nesne olarak kullanılabilir.

*Cümleye eklenecek “onu, onları” benzeri bir nesne, anlatım bozukluğunu giderecektir.

 

O zaman, ona cevap da verdim; çünkü cesaretlendirmek istiyordum.

 

Bir süre kedinin güzelliğine kapıldı, izledi.

 

Aşka da inanmaz ama hep arar.

 

Dışarıda yağmur yağıyordu, biz de seyrediyorduk.

 

Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.

 

Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.

 

Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.

Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun.

 

Sana güveniyor ve her şeye rağmen destekliyoruz.

 

Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.

 

Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.

 

8-DOLAYLI TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ

***Sıralı cümlelerde aynı kelime farklı görevlerde kullanılabilir. Bir cümlede nesne olan bir kelime diğer cümlede dolaylı tümleç olarak kullanılabilir.***

*Cümleye eklenecek “ona, onlara, orada”  benzeri bir dolaylı tümleç, anlatım bozukluğunu giderecektir.

 

Arkadaşım beni sever, iyi davranır.

 

Sabah sabah beni buraya getirip bir de hesap mı soracaksın?

Arkadaşlarından nefret ediyor, düşmanca davranıyordu.

 

Bu konuda babamı uyarmak ve birkaç şey söylemek istiyorum.

 

Ünlü şair buraları çok sever, fırsat bulduğunda gelirdi.

 

Nedense bu basit konuyu anlayamadım, bir daha göz atacağım.

 

O, bizi korudu ve her zaman sahip çıktı.

 

 

9-EDAT TÜMLECİ EKSİKLİĞİ

***Cümlenin yardımcı öğelerinden biri olan edat tümlecinin kullanılmaması da anlatım bozukluğuna neden olur.

*Cümleye eklenecek “onunla, onlarla, ”  benzeri bir edat tümleç, anlatım bozukluğunu giderecektir.

 

Kardeşine her şeyi anlatır, çok iyi geçinirdi.

 

Ona hep güler, alay ederlerdi.

Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdin, nasıl başa çıktın.

 

Onu seviyorum, ona saygı duyuyorum; ama geçinemiyorum.

 

Eleştirmenin bir görevi de okuyucuyu yönlendirmek, bilgi alışverişinde bulunmaktır.

 

10-TAMLAYAN EKSİKLİĞİ-ANLAM BELİRSİZLİĞİ

Ad tamlamalarında tamlayan görevindeki sözcüğün kullanılmaması anlam belirsizliği nedenidir.

*Cümleye eklenecek “onun, onların”  benzeri bir tamlayan, anlatım bozukluğunu giderecektir.

 

Gözlerinin içine başka hayal girmesin.

 

Sınavda çok başarılı olduğunu duyduk.

 

Gördüğü rüyayı kimseye anlatmamıştı, sözünü bile etmemişti.

 

Böyle olursa edebiyat körelir, oysa körelmemesi gerekir.

 

Hikâye, bir adamın oğlu ve iki arkadaşıyla tartışmasını anlatıyor.

 

11-TAMLAYAN-TAMLANAN EKİYLE İLGİLİ ANLATIM BOZUKLUKLARI

***Bir cümlede tamlayan ve tamlanan eksik ya da gereksiz kullanılması anlatımı bozar.

 

Ahmet Bey, derneğimizin üye ve ikinci başkanıdır.

 

Her aile, çocuklarının sorunlarıyla ilgilenmesi gerekiyor.

 

Yaşlılar, en çok yağlı yiyeceklerden uzak durması gerekir.

 

Köpekler konuşur ama onları dinlemesini bilene.

 

Bu kitap, yayınevimizin, ölümünün 10. yıldönümünde, ünlü şaire, onun yüce anısına armağandır.

 

*12-TAMLAYAN- TAMLANAN UYUŞMAZLIĞI*

Cümlede kullanılan isim ve sıfat tamlamalarının tamlayanları ve tamlananları birbirine uymak zorundadır.

 

Özel ve devlet hastaneleri şu sıralarda çok doluymuş.

 

Senin ve benim sorumluluklarım çok farklı.

 

Askeri ve meslek liselerinin sınavları yakında yapılacak.

 

Bilimsel ve tıp alanında yaptığı çalışmalarla birçok ödül aldı.

 

Toplumsal ve gençlik sorunları birbirinden bağımsız düşünülemez.

 

Bu ne benim ne de öğretmenimin aklına geldi.

 

Askeri ve emniyet kuvvetlerine yeni atamalar oldu.

 

Siyasi, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler.

 

Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.

 

Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.

 

Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı.

 

Muhatabından saygı ve hürmet bekliyordu.

 

Bu yol yaya yürümekle bitecek gibi değil.

 

Arkadaşınız henüz daha eve gitmemiş.

 

Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme; hatta sara nöbetlerine bile yol açabilir.

Mehmet, her yolda kalan insana yardım ederdi.

 

Okulu bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başlamış.

 

Bu yüzden dolayı derslerinde istediği başarıyı yakalayamıyor.

 

Misafirlerini güzelce ağırladı, bol bol ikramda bulundu.

Babasını zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, her zaman sahip çıktı.

 

Ülkesine yapılanları hiçbir zaman affetmiyor her şeyden çok seviyordu.

 

Kendisini tebrik eder, bundan sonraki hayatında başarılar dilerim.

 

Akşamleyin herkes habere baktı, ama ayrıntıyı fark etmedi.

 

Bu davranışıyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı anlayamadık.

 

Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir ve çay içtik.

 

Geçmişteki hatıraları orada bize bir bir anlattı.

 

Onunla ilk tanışmamız bir hayli ilginçti.

 

Türkçede, Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş birçok sözcük vardır.

 

Maç konusunda ben babama babam da bana zorluk çıkarmaz.

 

Seni oldukça seviyorum ve o kadar da güveniyorum, diyordu.

Kalabalığı gördüğü yerde durdu elindeki mikrofonla seslenmeye başladı.

 

Çantasını herkesin yanında açtı bir şeyler çıkardı.

 

Genç takımın futbolcularına moral vererek maça hazırlamaya çalışıyordu.

 

Babasını bir türlü unutamıyor büyük bir hasret duyuyordu.

Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak oldukça güçtür.

 

Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

 

Nezaket hiçten gelir fakat satın alamadığı bir şey yoktur.

 

Abdala “kar yağıyor” demişler, “titremeye hazırım” demiş.

Horoz ölür, gözü çöplükte kalır.

 

Katıra “baban kim?” demişler, “dayım attır” demiş.

 

Topluma faydalı olacak önünü açacak kişiler yetiştirmeliyiz.

 

Minareyi çalan kılıfını hazırlar.

 

Evden gece çıkmış kapısını açık bırakmış.

Sınavlarda başarılı olmak için hazır formüllerle yetinmemek lazımdır.

 

Gizli sırlarımı aşikâr etmeye çalışan kişiler iyi niyetli olamazlar.

 

Yaşanmış deneyimler bize çok şey öğretti.

 

Okulumuzun bu yılki başarısını hiç kimse azımsayamaz.

Betül o yıllarda gayet iyi çorap dokurdu.

 

Öğretmen, çocuğuyla eşinden çok ilgileniyor.

 

Sen onu benden çok aradın galiba.

 

Ali maç izlemeyi Mustafa’dan çok sever.

 

Derslerime kardeşimden çok önem veririm.

 

Okul bahçesinde yaklaşık tam iki yüz elli kişi vardı.

 

Bunun gibi birçok konuda düşünceler bazen bizi yanıltabilirler.

 

Sevinçler, bizi her zaman bulmazlar hayatta.

 

Kulaklarım sanki son zamanlarda iyice işitmiyorlar.

 

Babam bizimle bazen çok fazla bazen de hiç vakit geçirmezdi.

 

Yeni elbisesi hem pahalı hem de güzel değilmiş.

 

Mustafa aşağı, ben yukarı çıkıyordum.

 

Sen bana hüzün, ben sana mutluluk verdim.

 

Evlerimizin önündeki bahçeye hayran kaldı bir an her şeyden çok sevmeye başladı.

 

Yolda seyreden arabayı gördü binmek için sabırsızlanıyordu.

 

Okuluna yeni yeni ısınıyordu hiçbir şeyle değiştirmeyi düşünmüyordu.

 

Babasına büyük bir vefa borcunun olduğunu biliyordu bu sebeple bir kez dahi kırmıyordu.

 

Hayatın zorluklarına katlanmayı göze almış yenmeyi başarmıştı.

 

Devamlı ve düzenli çalışarak bu sınav kazanıldı.

 

Size gönderdiğim yazıyı dikkatlice inceleyip alt tarafını paraf ediniz.

Orada sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de yerini bilirim.

 

Size derdimi söylersem dermanını arar mısınız?

 

Mustafa’yı berbere götürdüler, saçlarını kestirdiler.

 

Hiç kimse bizi dinlemiyor, sağa sola bakıyordu.

 

Sanatsız kalan bir millet hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

 

Emrime amade ve hazır bekleyen o muhteşem ordu bir gün büyük fetihler gerçekleştirecektir.

 

Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere düşer.

 

Topluma yalnız bilgisiz ve cahil insanlar zarar vermez bilgililer de kendine yakışanı yapmazsa aynı zararı onlar da verir.

 

Buranın emniyet ve güvenliğini sağlamak oldukça güçtür.

 

Yoksullara yardım etmeyi sever, her ortamda bir şekilde korurdu.

 

Dünyanın bütün medeni uluslarına seslenir duyarlı olmaya davet ederdi.

 

Eve oldukça geç gelir alt üst ederdi.

 

İnsanları çok sevdiği için oldukça saygı gösterirdi.

 

Okul müdürünün o gün böyle yüksek sesle bağırmasına kimse bir anlam veremedi.

İki oyuncudan en uzunu sakatlanmıştı maçın sonunda.

 

En son davranışı bize dostça gibi gelmemişti.

 

Beyaz kar taneleri çocukları hiç bu kadar sevindirmemişti.

 

Sesini herkes beğenmiştir, diye düşünüyorum.

 

Sınavda başarılı olduğuna inanamadım bir türlü.

 

İstanbul’a gittiğini ben yeni öğrendim.

 

Ağaçlar, yapraklarını bir bir döktüler.

 

Aralarındaki mevcut anlaşmazlık her geçen gün büyüyor.

 

Biz, onlara iki günde bir, gün aşırı giderdik.

Yalnız ne var ki siz, bizi anlamak istemiyorsunuz.

 

Evdeki oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleniyordu.

 

Dağlardaki karların suları çoktan erimeye başladı bile.

 

Bu yapıtın sadece içeriği değil, biçim özellikleri de sanatçıdan sanatçıya göre değişir.

Hatta son sınıfta yaklaşık yüz kadar şiirimin olduğu bir defter oluşturdum.

 

“Eğil Dağlar”, Yahya Kemal’in Kurtuluş Savaşı yıllarında kaleme aldığı pek çok yazılarından oluşan bir eserdir.

 

Kendisine verilen her işin üstünden gelen biridir.

 

Bu konuyla ilgili soruların cevaplanması için her şeyden önce dil kurallarının bilinmesine bağlıdır.

 

Bizi her konuda yalnız bırakmayan öğretmenimize teşekkür borçluyuz.

 

Bu üniversitede tenis kortu, futbol sahası ve kütüphane gibi birçok etkinlik vardır.

 

Böyle başarılı bir insanın başarısının azımsanması tabi ki bizi de üzüyor.

 

Bir sözcüğün kullanıldığı anda ilk aklımıza gelen, herkesçe bilinen anlamına o sözcüğün “temel anlamı” denir.

 

Okulunu bitirince öğretmen olarak doğduğu ilçede göreve başladı.

 

Sonu sert ünsüzle biten sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında sondaki sert ünsüz yumuşar.

 

İnsanların iyisini ve kötüsünü ayırmayı bilen kişiler için “adam sarrafı” sözcüğünü kullanırız.

 

Yunus Emre’nin yazdığı şiirler yıllardır dilden dile dolaşmıştır.

 

Picasso’nun tablolarının arka fonu hakkında konuştuk.

 

Bir sanatçı kendisine yönelik öz eleştiri de yapabilmelidir.

 

“Epope” sözcüğünün karşılığı “kahramanlık destanı” demektir.

 

Yaşlı adam sulu ve et yemeklerini yememeye özen gösteriyordu.

 

Öğretmenimiz bugünkü derste belgisiz ve soru adıllarını anlatmıştı.

 

Teknik ve meslek bilgisi kişiyi yeri geldikçe üstün kılan bilgidir.

 

Hemen hemen otuz civarında gazeteci katıldı, siyasi ve ekonomik toplantıya.

 

Hiçbir zaman tehlikeli yerlere gitmeyen biriydi asla.

 

Gördüğü manzara karşısında, adamın midesi bunalmıştı.

 

Ünlü yazar, gençlik yazılarının birinde: “Ben ömrüm boyunca Anadolu’yu dinleyeceğim ve onun sesini dinletmeye çalışacağım.” şeklinde konuşmuştur.

 

Duygusal insanla duyarlı insan arasında önemli ayrıntılar vardır.

 

Korku filmlerinden ilk aklıma gelen “Doktor Monreo’nun Adası’dır.

Paris’ten yola çıkmıştık, geçtiğimiz yerlerde hiçbir şey görmeden gidiyorduk ki birdenbire bir şey görünüverdi.

 

Avrupa’da çok okunan bu kitabın adının ve yazarının kim olduğunu sordu bize.

 

Pierre Loti, ününü 1885’lerde kazanmış bir Fransız edebiyatçısı ve deniz subayıdır.

 

Gazete ve televizyonlar bunun gibi birçok yanlışlıklara sık sık düşmektedir.

 

Bu ülkede gıda ürünlerinin fiyatının pahalı olması yaşam standartlarını düşürüyor.

 

Bu savaşta on bin tane askerimizi toprağa verdik.

 

Yaşadığı deneyimlerden yola çıkarak bir anı kitabı yazmış.

Depodaki mevcut stokların dökümünü bilgisayardan aldım.

 

Gazete çıkan haberler doğru olmayıp gerçeği yansıtmamaktadır.

 

Türkiye yurt dışına ihraç ettiği mallarda çok fazla kar etti.

 

Bir matematik sorusunun cevabını yanlış çözmüş.

Aşkın ortaya çıkışı insanlıkla birliktedir, bu yüzden dolayı aşkı hayatımızdan çıkaramayız.

 

Araştırmacıların çoğu, bu konu hakkında makaleler yazmışlardır.

 

Ülkemizde her geçen gün gelişen kültürel faaliyetler yüreğimizi kabartıyor.

 

Divan şiirindeki bulunan mazmunlar, halk şiirinde de kullanılmıştır.

Afrika’da insanlar açlıktan kırıldığı halde birçok insan umursamazca bir biçimde para harcıyor.

 

Öyle romanlar vardır ki bırakın eleştirmenler, okuyucular bile onlar sonuna kadar okuyamaz.

 

Olay yerindeki bulunan yaralılar ambulanslarla tek tek taşınmaya başlandı.

Böyle paslar, rakibin direncini bozuyor ve yoruyor.

İlk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik.

Başkan, korumaları tarafından kurtulduğunu sonradan öğrendi.

 

 

Hepimiz suspus olmuştuk; birbirimize tedirgin gözlerle bakıyor, bir şey söyleyemiyorduk.

 

Edebiyat, hiçbir zaman diğer sanat dallarından faydalanma yoluna gitmemiş; kaynağını hayattan almıştır.

Eleştirmen, bir sanatçı titizliğiyle yazarın üslubuna yaklaşması gerekir.

 

Sait Faik’in yazdıklarına bir tek sözcük katamayacağınız gibi, bir tek sözcük bile çıkaramazsınız.

 

Yazarın ne romanında ne de öykülerinde, yaşamın olumsuzluklarını anlatan bir cümleye rastlayamazsınız.

 

 

Bizden önce buraya gelen üç dört arkadaş

Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAĞLAÇ

10. SINIF 3. ÜNİTE

EDEBİ AKIMLAR