EDAT (İLGEÇ)

 EDAT (İLGEÇ)

*Edatlar, farklı tür ve görevdeki sözcükler arasında türlü anlam ilgileri kurar.

Tek başlarına anlamları olamayan, ancak başka bir sözcükle kullandıklarında anlam ve görev kazanan sözcüklerdir.

 

Annesi ile geldi beni karşılayamaya.

 

Senin gibi konuşmaya çalışıyor.

 

EDAT (İLGEÇ)

Dilimizde kullanılan başlıca edatlar şunlardır:

İle,                                                            -den dolayı,

Gibi,                                                         -den beri,

Kadar                                                        -mek üzere,

İçin                                                            -e karşı,

Sanki                                                          -e doğru,

Yalnız                                                         -e değin,

Ancak,                                                       -değil,

E dek,                                                         -mi…

***Edatların çoğu kendilerinden önce sözcük ve sözcük gruplarıyla öbekleşerek yeni bir bütün oluşturur.

Buna edat (ilgeç) öbeği denir.

Senin gibi arkadaşları olduğu için çok şanslılar.

Sınavı kazanmak için çok çalıştı.

Herkes elinden geldiği kadar, bu çocuğa yardım etsin.

 

 

*ile*

her zaman edat değildir.

**Farklı türdeki sözcüler arasında anlam bağı kurarsa EDAT, aynı türdeki sözcükler arsında anlam bağı kurarsa BAĞLAÇ olur. “ve” anlamında ise bağlaçtır.

 

Ekmeği eski bir bıçak ile dilimlemeye çalıştı. (edat)

 

Bıçak ile makas çekmecede duruyor.(bağlaç)

 

**Farklı türdeki sözcükler arasında anlam bağı kurar. Bazı kullanımlarda cümleye “araç, birliktelik” anlamı katar.

 

Nehri eski bir sal ile geçmeye çalışıyorlardı. (araç)

 

Konsere kardeşi ile gidecekmiş. (birliktelik)

 

***Kullanıldığı cümlede durum, zaman ya da neden sonuç ilgisi kurabilir.

Yeni yıl coşkuyla kutlandı.(durum)

Hakemin düdüğüyle çekişmeli maç sona erdi.(zaman)

Faizlerin düşmesiyle konut ve araba satışları arttı.(nedensonuç)

 

GİBİ

Her zaman edattır.

***Kullanıldığı cümleye “benzerlik, karşılaştırma, çabukça, yaklaşıklık ve olasılık” anlamı katar.

 

Cennet gibiydi Karaşar’ın yaylaları.(benzerlik)

Ankara da Mersin gibi çok göç almaya başladı.(karşılaştırma)

Çözüme ulaşacak gibiydi. (yaklaşıklık)

Eve geldiği gibi yemek sayıklamaya başlar.(çabukça)

Seni öfkeyle andı, sana gücenmiş gibiydi.(olasılık)

 

 

*** “gibi” edatıyla kurulan edat (ilgeç) öbekleri, cümlede sıfat görevi üstlenebilir.

 

Gelecek hafta benim gibi öğrencilerin kaydı yapılacak.(sıfat)

 

Pırlanta gibi çocuktur bizim Ethem.(sıfat)

 

 

*** “gibi” edatıyla kurulan edat (ilgeç) öbekleri, cümlede zarf görevi üstlenebilir.

 

Sen de ona benim gibi davranmalısın.(zarf)

 

Pırlanta gibi parlıyor gözlerinin içi.(zarf)

 

 

KADAR

Her zaman edattır.

****Kullanıldığı cümleye “eşitlik, benzetme, civarında, yer ve zaman” anlamı katar.

 

Bu işte benim kadar başarılısın.(eşitlik)

 

Dağlar kadar yükselir gururundan bunun başı.(benzetme)

 

Elli kadar işçisi vardı bu fabrikanın.(civarında)

 

Eve kadar her akşam yürünür mü?(yer)

 

Akşama kadar bu işleri masamda görmeliyim.(zaman)

 

*** “kadar” edatıyla kurulan edat (ilgeç) öbekleri, cümlede sıfat görevi üstlenebilir.

 

Bu kadar parayı nereden bulmuş?

 

Bacak kadar boyuyla bana kafa tutuyor.

*** “kadar” edatıyla kurulan edat (ilgeç) öbekleri, cümlede zarf görevi üstlenebilir.

 

Üç ay kadar kalacağız bu kentte.

 

Bu kadar gülersen karnın ağrır tabi.

 

 

 

E KARŞI

“-e karşı” biçiminde kullanıldığında edattır. “-e” durumundaki sözcüklerle öbekleşerek “yön” ya da “zaman” ilgisi kurar.

 

Yaşlılar ırmağa karşı oturup çaylarını yudumlardı.(edat)

 

Sabaha karşı büyük bir gürültüyle uyandık.(edat)

 

*** “karşı” sözcüğü kullanıldığı cümlede “edat, isim, sıfat, zarf” görevi üstlenebilir.

 

Denize karşı oturup sohbet ettik.(edat)

 

Evin karşısında oldukça büyük bir park vardı. (isim)

 

Karşı köyün sakinleriyle pek anlaşamıyoruz.(sıfat)

 

Bu sefer karşı karşıya yarışacağız. (zarf)

 

 

“-E DOĞRU”

“-e doğru” biçiminde kullanıldığında edattır. “-e” durumundaki sözcüklerle öbekleşerek “yön” ya da “zaman” ilgisi kurar.

 

Yaşlılar eve doğru yürümeye karar verdi.(edat)

 

Sabaha doğru büyük bir gürültüyle uyandık.(edat)

 

*** “e doğru” sözcüğü kullanıldığı cümlede “edat, isim, sıfat, zarf” görevi üstlenebilir.

 

Akşama doğru dışarıda biraz dolaşırız. (Edat)

 

İlerden sola dönüp doğru gidin.(zarf)

 

Soruda bir doğru parçası eksik çizilmiş.(isim)

 

Doğru kararlar seni mutluluğa taşır.(Sıfat)

 

“-MEK ÜZERE”

 

****Kullanıldığı cümlede “amaç-sonuç, koşul-sonuç ya da yaklaşık” anlam ilgisi kurabilir.

 

Dişlerini göstermek üzere dişçisinden randevu alıyor.(amaçsonuç)

 

Haftaya ödemek üzere borç alabilirsin benden.(koşulsonuç)

 

Yağmur yağmak üzere. (yaklaşık)

 

 

YALNIZ

Kullanıldığı cümlede “sadece” anlam ilgisi kurabilir.

Sadece anlamında ise edat fakat anlamında ise bağlaç olur.

“Yalnız, Ancak, Tek, Bir tek, Bir”

Bu sözcükler ‘sadece’ anlamında ise edat olurlar.

Bugün ancak Türkçe çalışabilirim. (Sadece anlamında, dolayısıyla edattır)

 

Yalnız sen anlarsın bu işlerden. (edat)

 

O kapıyı yalnız bu anahtar açar.(edat)

 

***Cümlede “fakat”  anlamıyla kullanıldığında bağlaç olur.

 

Gidebilirsiniz, yalnız aynı hatayı bir daha yapmayın.(bağlaç)

 

Bende sizinle geleceğim, yalnız herkes kendi hesabını öderse…(bağlaç)

 

***“Yalnız” sözcüğü, cümlede edat/  bağlaç/ isim/sıfat /zarf görevi üstelenmektedir.

 

Yalnız sen dinliyor ve anlıyorsun beni. (edat)

 

Dışarı çıkabilirsin; yalnız eve erken dönmelisin.(bağlaç)

 

Bütün eşyaları yalnız taşımış. (zarf)

 

Yalnız insanlar, dostluğun değerini iyi bilirler.(sıfat)

 

Yalnızların ortak türküsünü söylüyor bak ağaçlar da.(isim)

 

ANCAK

Kullanıldığı cümlede “sadece” anlam ilgisi kurabilir.

“Sadece” anlamında ise edat, “fakat” anlamında ise bağlaç olur.

 

Ancak sana anlatabilirim bunları. (edat)

 

O kapıyı ancak bu anahtar açar. (edat)

***Cümlede “fakat” anlamıyla kullanıldığında bağlaç olur.***

Gidebilirsiniz, ancak aynı hatayı bir daha yapmayın. (bağlaç)

Bende sizinle geleceğim, ancak herkes kendi hesabını öderse… (bağlaç)

*** “ancak” sözcüğü, cümlede “edat, bağlaç, zarf” görevinde

Bu evi ancak o çekip çevirebilir. (edat)

Bütün gün onu aradım okulda, ancak hiçbir yerde bulamadım. (bağlaç)

Bu saate ancak yetiştirebildim ödevlerimi. (zarf)

 

 

“İÇİN”

Her zaman edattır.

“için” edatı kullanıldığı cümlede kimi zaman “neden-sonuç” kimi zaman “amaç-sonuç” ilgisi kurar.

 

Ankara’da dolu yağdığı için trafik karışmış.

 

Seninle konuşmak için ta buralara geldik.

***Kimi kullanımlarda ise “hakkında, konusunda” anlamı taşır.

Ayhan için, sözünde durmaz, diyorlar.

 

***Karşılık değer ilgisi kurar.

Şuncağız çiçek için nasıl isterler bu parayı?

 

***Özgülük, aitlik anlamı katar.

Annem için ayarladım bu elbiseyi.

 

***Uğruna anlamı verir.

Hepimiz çocuklarımız için çabalamıyor muyuz?

Özgürlüğümüz için canlarımız fedadır.

 

***Süre ilgisi kurar.

İki gün için yurt dışında olacak kendisi.

 

***Görelik ilgisi kurar.

Senin için hava hoş tabi ki.

 

“Mİ” Her zaman edattır. 

Her zaman ayrı yazılır.

***Soru ilgisi kurar.

Dağ çileği toplayabildin mi?

Mantarlar zehirli olanlardan mı?

 

***Neden-sonuç ilgisi kurar.

Onu gülerken gördüm mü dünyalar benim oluyor.

Okullar açıldı mı başlıyor bizim oğlanın karın ağrısı.

 

***Koşul ilgisi kurar.

Kredinin ödemelerini bitirdik mi çok rahatlayacağız.

 

***Zaman ilgisi kurar.

Askerden döndü mü onu evlendirmek lazım.

 

***İkilemeler arsında pekiştirme anlamı katar.

Geniş mi geniş bir balkonu vardı bizim evin.

Onu hiç mi hiç sevmiyoruz.

Gidecek misin? (Soru anlamı)

Geldi mi yemek yer. (Zaman anlamı)

Güzel mi güzel. (Pekiştirme anlamı)

Lütfen verir misin? (Rica anlamı)

Hiç yazılır mı bu? (Olumsuzluk)

Sen buralara gelir miydin hiç? (Sitem)

Hiç sevmez miyim. (Olumlu anlam)

 

DİĞER EDATLAR

 

GÖRE

***Bazı cümlelerde karşılaştırma ilgisi kurar.

“O ve arkadaşları bize göre çok rahattı.”

 

***Bazı cümlelerde görelik ilgisi kurar.

“Bana göre Serkan’ın söyledikleri doğru.

 

Bu tam bana göre bir iş. (Uygunluk)

Sana göre doğru mu? (Görecelik)

Kardeşine göre daha çalışkan. (Karşılaştırma)

Aldığıma göre bu iş bitmiştir. (Açıklama)

 

BERİ:

Eylemin başladığı yeri ya da zamanı gösterir.

“Sabahtan beri seni arıyorlardı.”

“Okuldan beri seni düşünüyorum.”

 

DOLAYI-ÖTÜRÜ

“Neden sonuç ilgisi kurar.”

Yağan kardan dolayı okullar tatil oldu.

Utangaçlığından ötürü insan içine çıkmak istemiyor.

 

 

DEK(DEĞİN)

Yönelme durumu eki alan adlarla kullanılır, yer ya da zaman anlamı taşır.

Ulus’tan Kızılay’a dek koştuk.

Saat bire dek seni bekledik.

 

DEĞİL

Ek eylemin olumsuzu olarak kullanılır.

Burası yeterince sıcak değil.

Anlatacaklarım önemsiz değil.

 

HELE

Cümle içinde özellikle, azarlama gibi anlamlar kazanır.

Hele Sibel’in söylediklerine ne demeli?

Parayı ödeme hele, neler olur görürsün.

 

BAKALIM

Merak, istek, gözdağı anlamları kazanır.

Bakalım bu sınavda ne olacak?

Şu çocuğu çağır bakalım.

 

DENLİ 

Her zaman edattır.

Bu denli bir sorunla hiç karşılaşmadık.

 

SANKİ

Her zaman edattır.

Sanki ben.         (benzerlik)

Sanki kar yağacak.  (olasılık)

Sanki tatile çıktık. (olumsuzluk)

Sanki bulmacayı çözdüm. (sanma)

Bunu yapmakla iyi mi ettin sanki. (olumsuzluk)

 

ADETA/ TIPKI

Her zaman edattır. Benzerlik ilgisi kurarlar.

Adeta annesi.

Tıpkı babası.

 

“-e ait, -e özgü, -e mahsus, -e dair” özgülük ilgisi kuran edatlardır.

Bize mahsus araba verdiler.

Filme dair tartışmalar hiç kesilmedi.

Bu tam da sana özgü bir davranış.

 

“E RAĞMEN/E KARŞIN” Karşıt yargı bildirir.

Çok uğraşmama rağmen soruyu çözemedim.

Babam izin vermemesine karşın yine de geldim.

 

Den ….: ‘-den’ eki ve bir sözcükten oluşan edatlardır.

Bugünden itibaren diyete başlıyorum.

Senden başka kimseyi görmedim.

Dersten sonra parka gidecek.

Bizden önce oraya gitmişler.

Bahçeden içeri girmiyor.

Evden dışarı çıkmıyor.

Belden aşağı vuruyor.

Benden öte bir ben var.

Benden yana olduğunu söyledi.

Dünden beri uyumadım.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAĞLAÇ

10. SINIF 3. ÜNİTE

EDEBİ AKIMLAR