GARİP DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR
GARİP DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR ANLAYIŞININ ÖZELLİKLERİ VE ŞAİRLERİ
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu ve Hilmi Yavuz gibi şairler Garip, İkinci Yeni gibi topluluklara katılmamışlardır.
Görüş ve ideolojilerini şiirlerine temel yapmamışlardır.
Şiirlerinde yeni bir dil, üslup ve bakış açısı aramışlardır.
Kendi tarzlarını yenileme ve değiştirme ihtiyacı hissetmişlerdir.
Garip Hareketi’nin etkisinin sürdüğü yıllarda şiiri onlar kadar bayağılaştırmak istemeyen, her biri kendine özgü şiir tarzını oluşturmuş aşağıdaki şairler şiirdeki lirizmi kaybetmeden yeniliği sürdürmüşlerdir.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (1914 – 2008):
Edebi Kişiliği
Şairlik yaşamına yaklaşık 70 şiir kitabı sığdırır.
“Şiir Canavarı” ya da “Destan Şairi” olarak bilinir.
“Türk şiirinin büyük şairi” olarak tanınır.
Şiiri sezgi ve us olmak üzere iki dönemde incelenebilir. Sezgi döneminde kendine has bir üslup oluşturma çabasındadır. “Us” döneminde ise güçlü Türkçe ile ön plana çıkar. Bu dönemde dilin sadeleşmesi çabalarına katılır.
1970 sonrasında ağırlıklı olarak çocuk şiirleri yazar.
“Havaya Çizilen Dünya” ile şiir serüveni başlar.
“Çocuk ve Allah” ile şiirde zirveyi yakalar. Bu eserinde soyut konulara yönelir.
İlkin hece ölçüsünü kullanan Fazıl Hüsnü Dağlarca sonra serbest şiire yönelir.
Hemen hemen her konuda şiir yazan nadir şairler arasında yer alır.
Yenilikçilik, yurtseverlik, barış, özgürlük, evren karşısında duyulan metafizik tavır şiirlerinde özellikle üzerinde durduğu kavramlar olarak öne çıkar.
Şiirleri, toplumcu-gerçekçi, felsefi ve lirik şiirler olmak üzere üçe ayrılır.
Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’ü konu alan şiirleri en güzel şiirlerini oluşturur.
Şiirlerini yalın, açık ve anlaşılır bir Türkçe ile yazar.
“Türkçem, benim ses bayrağım” diyen Dağlarca Türkçeye bakış açısını “Türkçe Katında Yaşamak” şiirinde ortaya koyar.
Her eserinde yeni bir konuya, söyleyişe başvurur.
Bireysellikten toplumsallığa kayan şiirler kaleme alır.
Hiçbir edebi akım ya da kişiden etkilenmeyen Fazıl Hüsnü Dağlarca toplumculuğunun temeline insan ve insan hayatına saygıyı koyar.
Kendine has benzetme, hayal ve sembollerle güçlü şiirler meydana getirir.
Şiirleri, başta Fransızca, İngilizce ve Almanca olmak üzere birçok dünya diline çevrilir.
Eserleriyle Malazgirt’ten Kurtuluş Savaşı’na kadar birçok savaşı destanlaştırır.
Fazıl Hüsnü Dağlarca, özdeyiş niteliğindeki kısa düzyazıları bir yana bırakılırsa yalnızca şiirle uğraşır.
1946 CHP Şiir Yarışması, 1956 Yeditepe Şiir Armağanı, 1958 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü, 1977 Sedat Simavi Vakfı Ödülü olmak üzere birçok ödül aldı. Şair, ayrıca 1967’de Milletlerarası Şiir Forumu tarafından “En İyi Türk Şairi” unvanına layık görülür.
Eserlerinden özellikle “Çocuk ve Allah”, “Daha”, “Toprak Ana”, “Çakır’ın Destanı”, “Aç Yazı”, “Asu”, “Türk Olmak” ve “Haydi” kitaplarıyla öne çıkar.
Eserleri
Şiir
Havaya Çizilen Dünya
Çocuk ve Allah
Üç Şehitler Destanı
Toprak Ana
Çakırın Destanı
Sivaslı Karınca
Asu
İstanbul-Fetih Destanı
Yedi Memetler
Türk Olmak
Kubilay Destanı
Hiroşima
Yeryüzü Çocukları
Malazgirt Uluması
Mevlana’da Olmak
Düzyazı
Bile/Yazdı
Radyo Oyunu
Pencere
Gece Alevi
Yıldızlara Bakarak
Üç Turunçlar
BEHÇET NECATİGİL (1916 -1979):
Edebi Kişiliği
Aile, ev-aile sorunlarını, çevre, küçük aşklar, yalnızlık, bunalım, hastalık, ölüm ve yokluk temalarını eserlerinde işler.
Eski ve yeni kelimeleri şiire ustaca yerleştirir.
Kendine özgü, süsten uzak bir anlatımı vardır.
Sanat hayatı boyunca hiçbir topluluğa katılmaz.
Şiirlerini ölçü ve uyağa dikkat etmeden oluşturur.
Divan Edebiyatı’ndan etkilenir.
Zengin bir kelime hazinesine ve özgün bir üsluba sahiptir.
Kapalı mekânlar ve özellikle ev kavramından hareketle anlamca kapalı şiirler kaleme alan Behçet Necatigil, “Ev Şairi” olarak tanınır.
Edebiyat tarihi araştırmaları, çevirmenlik, mitoloji, sözlük çalışmaları ve radyo oyunları yazma Behçet Necatigil’in uğraş alanları arasında yer alır.
İlk şiir kitabı unvanına sahip eseri olan “Kapalı Çarşı”yı 1945’te yayımlar.
Şiir yaşantısını “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü” ismiyle yayımladığı eserinde özetler.
Eserleri
Şiir
Kapalı Çarşı
Çevre
Evler
Dar Çağ
Eski Toprak
Yaz Dönemi
Beyler
Divançe
Sevgilerde
Radyo Oyunu
Yıldızlara Bakmak
Gece Aşevi
Üç Turunçlar
Pencere
Derleme
Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü
CAHİT KÜLEBİ (1917 – 1997):
Edebi Kişiliği
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın bağımsız sanatçıları arasında yer alır.
İlk şiirlerini “Varlık” dergisinde “Nazmi Cahit” lakabıyla yayımlar.
Gelenekle yeni şiiri büyük bir ustalıkla birleştirir.
Âşık Edebiyatı tarzından beslenen serbest şiirler kaleme alır.
Kendisini en çok Karacaoğlan’a yakın hisseder. Hatta kendini Karacaoğlan’ın bacanağı olarak görür.
Yaşadığı dönemin akımlarına bağlanmadan sanat yaşamını devam ettirir.
Eserlerinde Anadolu insanı, yurt sevgisi, yalnızlık, aşk, ölüm temalarını işler.
Şiirlerinde çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği yerlerdeki izlenimler de yer alır.
Şiirlerinde milli olduğu kadar romantik unsurlar ön plana çıkar.
Şiirlerinde zaman zaman kötümser ve güvensiz biri olarak karşımıza çıkar.
Kendine has sade, yapmacıksız, rahat bir söyleyiş tarzına sahiptir.
Yarım kafiye, zarif benzetmeler, iç sesler şiirlerinin söyleyiş özelliklerini oluşturur.
Çeviri türünde de bazı eserleri yayımlanır.
“Atatürk Kurtuluş Savaşı“nda kitabından Atatürk Oratoryosu oluşturur.
Şiirleri; memleket şiirleri, aşk şiirleri, destanlar diye üç grupta incelenir.
“Yeşeren Otlar” ile Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü’nü; “Yangın” eseriyle de 1985 Yeditepe Şiir Ödülü’nü alır.
Eserleri
Şiir
Rüzgâr
Adamın Biri
Yeşeren Otlar
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda
Yangın
Süt
Sıkıntı
Güz Türküleri
Umut
Türk Mavisi
Deneme
İçi Sevda Dolu Yolculuk
Şiir Her Zaman
CAHİT ZARİFOĞLU (1940-1987):
Edebi Kişiliği
Garip dışında yeniliği sürdüren 1960 sonrası mistik duyarlılıkla şiir yazmayı sürdüren sanatçılarındandır.
İlk şiirlerinde İkinci Yeni akımının etkileri görülür.
Şiirlerinde kahramanın kendisi olduğu bir serüven vardır. Ayrıca mistisizm ağırlıklı şiirler yazar.
Kapalı şiiri savunur. Bazı şiirlerinde düşünce kapalılığını ancak kendisi anlamlandırır. Kendine özgü ve çizgi dışı şiirleriyle tanınır. Şiirleri ilk başta zor anlaşılır ama orijinal şiirlerdir. Şiirleri “zor şiir” kategorisinde değerlendirilir.
Eserlerinde madde-ruh çatışmasını, metafizik temaları ve iç ürpertiyi ön plana çıkarır.
Şiirlerinde dıştan çok içe dönük bir anlatım ön plana çıkar..
Başkaldırı havasının olduğu şiirlerinde Batı diktasına karşı Doğu protestosunu işler.
Dinsel inançları doğrultusunda Anadolu insanlarının acı, umut, sevgilerini yansıtır. Pek çok tezadı trajik bir şekilde şiirlerinde birleştirir.
Şiirlerinde İslami motifler ağır basar. Şiirlerinde ayrıca kadın ve aşk da tüm güzelliğiyle ve soyut bir anlayışla ele alınır.
Son şiirlerinde İslami düşüncedeki insan sevgisini ve toplumsal mutluluk anlayışını işler.
TRT’de çevirmenlik yapar. Erdem Beyazıt ile “Mavera” dergisini çıkarır. Sezai Karakoç’un yayımladığı “Diriliş” dergisinde şiirlerini yayımlar.
Çocuklar için kaleme aldığı şiirleri de vardır. Çocuklar için yazdığı kitaplarda fantezi, olağanüstülük, gerçekler ve hayaller iç içedir. Son yıllarında çocuk edebiyatına yönelir.
Hikâye, roman, piyes, günlük, sohbet, oyun gibi farklı türlerde eser vermesine karşın kendisini özellikle şair olarak adlandırır. Bu türlerdeki kitaplarında dahi şair duyarlılığı egemen olur.
1984’te Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü’nü alır.
Eserleri
Şiir
İşaret Çocukları
Yedi Güzel Adam
Menziller
Gülücük
Ağaç Okul
Korku ve Yakarış
Oyun
Sütçü İmam
Roman
Savaş Ritimleri
Deneme
Bir Değirmendir Bu Dünya
Çocuk Hikâyeleri
Katıraslan
Serçekuş
Ağaçkakanlar
Küçük Şehzade
Yürekdede ile Padişah
Motorlu Kuş
Kuşların Dili
ERDEM BEYAZIT (1939-2008):
Tok, kavgacı, destana yatkın bir üslûpta söylenmiş olan şiirlerinde ayrıca ince duyarlılıklar işlenmiştir.
İslâmî ton bir “leit-motif (sıkça işlenen tema)” halinde bütün şiirlerine yayılmıştır.
Şiirleri Açı (K. Maraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklâl, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera ve Yedi İklim dergilerinde yayınlanmıştır.
Eserleri:
Şiir:
*Sebeb Ey, Risaleler , Şiirler (Sebep Ey ve Risaleler iki kitap bir arada)
Gezi: İpek Yolundan Afganistan’a:1981’de İran, Pakistan, Afganistan ve Hindistan’ı içeren iki aylık gezi ile ilgili izlenimlerini kitaplaştırdı (Akabe Yayınları 1982).
Ödüller: Risaleler; Türkiye Yazarlar Birliği 1988 Şiir Ödülü. İpek Yolundan Afganistan’a; TYB 1983 Gazetecilik Ödülü.
HİLMİ YAVUZ (1936):
Edebi Kişiliği
1960 sonrası mistik duyarlılıkla eserlerini oluşturan şairlerdendir.
İlk yıllarında daha çok “İkinci Yeni” akımından etkilenerek imgeci tarzda şiirler kaleme alır. Sonraki yıllarda biçimle özü, gelenekçilikle çağdaşlığı kaynaştırır.
Tasavvuftan, İslam mistisizminden faydalanarak kendine has bir sözcük dağarcığı geliştirir.
Şiire çok emek veren az fakat zor yazan Hilmi Yavuz şiirlerinde; aşk, yalnızlık, hüzün, yolculuk, akşam ve zaman temalarını işler.
Şiirleri, edebi çevrelerce “Güzel mısralar haline dökülmüş bilmeceler” olarak adlandırılır.
Şiirlerinde Divan ve Halk şiirine yönelir. Özellikle de Divan şiirine son yıllarda eğilen nadir şairler arasında yer alır. Divan şiirinden çeşitli alıntılar yapar.
Şiirleri şekil açısından oldukça güçlü şiirler olup şiir dilini de ustaca kullanır.
Bazı eleştirilerinde “İrfan Külyutmaz” ismini kullanır.
Şairliğinin yanı sıra deneme türünde de önemli eserler kaleme alır.
Eserleri
Şiir
Bakış Kuşu
Doğu Şiirleri
Yaz Şiirleri
Gizemli Şiirler
Zaman Şiirleri
Gülün Ustası Yoktur
Hüzün ki En Çok Yakışandır Bize
Erguvan Şiirler
Çöl Şiirleri
Akşam Şiirleri
Yolculuk Şiirleri
Hurufi Şiirler
Büyü’sün Yaz
Bedrettin Üzerine Şiirler
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1913-1975):
Edebi Kişiliği
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Türkiye’nin önemli şair ve ressamlarındandır.
Şiirlerinde Halk Edebiyatı’nda yer alan masal, türkü ve deyiş türlerine karşı duyduğu hayranlığı işler. Halk kaynağından beslenip masal, türkü ve söylencelerden yararlanır.
Halk dili ve şiirinden aldığı öğeleri kendine has bir şekilde kullanarak halk diline yaklaşma çabasını sonuna dek sürdürür. Bu nitelikleriyle şiirleri, resimleriyle büyük benzerlik gösterir.
Toplumsal meseleleri işlediği şiirlerinde yergiye ve alaya başvurur.
1940’lardan sonra duvar resimlerine yönelir. 1950’de mozaik çalışmalarına başlar. Uluslararası alanda çok büyük başarılar elde eder.
Şiirlerinde doğaya olan bağlılığı, yaşama sevinci, insan sevgisi ve toplumsal meseleleri işler.
Yazma, seramik, heykel, gravür, mozaik, vitray, hat gibi birçok formda eser üreten sanatçı geleneksel süsleme sanatıyla Batı’nın tekniklerini birleştirir.
Çağımızın sanat anlayışı içinde daha çok renge önem veren bir ressam olarak ön plana çıkar.
Özellikle gezi ve deneme yazılarında akıcı ve rahat bir dil kullanır. Bu türlerde halk kültürü ve halk sanatı konularındaki görüşlerini sergiler.
“Karadut” en tanınmış şiiri olarak bilinir. Şiirde aşk konusunu işler.
Halkın sanat ve kültürü hakkındaki görüşlerini gezi ve deneme türündeki eserlerinde dile getirir.
1972’de 33. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birincilik ödülünü alır.
2006’da hayatınıanlatan “Gözleri Anadolu’yu Gören Adam” adlı belgesel filmi çekilir.
Eserleri
Şiir
Yaradana Mektuplar
Karadut
Yaşadım
Dol Karabakır Dol
Tuz
Deneme
Tezek
Deli Fişek
Gezi
Canım Anadolu
Yorumlar
Yorum Gönder