9 SINIF 2. ÜNİTE

 

9. SINIF HİKAYE


HİKÂYE NEDİR? HİKÂYENİN TANIMI!

Hikâye, yaşanmış ya da tasarlanmış bir olayın kişi, yer ve zaman unsurlarıyla birlikte anlatıldığı edebi metin türüdür. Hikâye, çoğunlukla gerçeğe yakın olması yönüyle masaldan; daha kısa ve kolay anlaşılır olması yönüyle romandan ayrılır.

Hikâyede olaylar karmaşık değildir. Kişiler ise belli özellikleriyle ön plana çıkar. Ayrıca çok fazla olay örgüsü ve karakter içermez. Roman kadar uzun soluklu olmadığından, okuyucuyu anında kendine çekebilme özelliğine sahiptir.

 

HİKÂYELERİN ÖZELLİKLERİ

1.İnsan yaşamının belli bir bölümü ele alınır.

2.Yer ve zaman kavramı vardır.

3.Olay veya bir durum söz konusudur.

4.Hikâyede amaç; düşündürmek değil, duygulandırmak ya da heyecanlandırmaktır.

5.Gerçek ya da düş ürünü bir olay kısa şekilde anlatılır.

6.Fazla ayrıntıya girilmeden bir olay çerçevesinde olaylar yüzeysel ele alınır.

7.Hikâyenin konusu gerçek bir olaydan alınabileceği gibi tümüyle hayal ürünü de olabilir.

8.Hikâyelerde olağanüstü, fantastik, masalımsı olaylara, kişilere pek yer verilmez. Gerçekliğe bağlı kalınır.

9.Genellikle belli bir olay öne çıkarılır. Bu olayın çevresinde bulunan kişi ve yerler sınırlıdır.

10.Hikâyedeki çatışma romana göre daha kolay fark edilir.

11.Kişiler, olayın geçtiği yerler ve zaman sınırlıdır.

12.Hikâye; seçilmiş bir olay, bir durum, özel bir an, bireyin iç dünyasında belli bir duyarlık noktası ya da dikkatlerden kaçan bir ayrıntı üzerinde yoğunlaşarak okuyucuya hayatla ilgili mesajlar verir.

13.Hikâyede romandaki gibi uzun psikolojik çözümlemelere, çevre, ortam, kişi tasvirlerine yer verilmez.

14.Hikâyede özlü, yoğun ve sürükleyici bir anlatım vardır. Bu yüzden hikayeler bir çırpıda okunabilen, eğlenceli türlerdir.

15.Hikâyede genellikle öyküleyici ve betimleyici anlatım türlerinden yararlanılır.

16.Fiiller genellikle di’li geçmiş zaman kipinde kullanılır. Konu yazarın kendi ağzından veya kahramanın dilinden aktarılır.

17.Dünya edebiyatında Boccacio‘nun (Bokasyo), “Decameron (Dekameron) adlı hikâyeleri bu türün ilk modern örnekleri kabul edilir.

18.Hikâyenin modern anlamda edebî tür hâline gelmesi 19. yüzyıl yazarlarının metinleriyle mümkün olmuştur. Özellikle Fransız yazar Maupassant(Maposan) ve Rus yazar Çehov, kendi adları ile anılan hikâye tarzlarının kurucuları arasında yer alır.

 

Modern anlamda hikâyenin Türk edebiyatında görülmesi Tanzimat Dönemi’ne rastlar.

 Ahmet Mithat Efendi‘nin “Letaif-i Rivâyat” adlı eseri

ile Samipaşazade Seazi‘nin “Küçük Şeyler” adlı eserleri

bu türün Tanzimat Dönemi’ndeki en önemli örnekleridir. 

Halit Ziya Uşaklıgil‘in hikâyeleri ile hemen arkasından 

Ömer Seyfettin yazdığı hikâyeler bu türün gelişmesini sağlar.

 Refik Halit Karay‘ın “Memleket Hikâyeleri“, 

Sabahattin Ali‘nin “Ses” ile “Kağnı“, 

Sait Faik‘in “Sarnıç” ile “Semaver” adlı kitapları bu türün nitelikli örneklerindendir. 

 

 

HİKÂYENİN UNSURLARI

 Hikâyeler; olay örgüsü, kişiler, zaman, mekân, konu, tema, çatışma, anlatıcı ve bakış açısı gibi unsurlardan oluşur.

Olay Örgüsü: Hikâye kişileri arasında cereyan eden ve sebep sonuç ilişkisine bağlı olarak gelişen organik bütüne olay örgüsü denir.

 

Çatışma: Hikâye kahramanları arasında oluşan dramatik anlaşmazlık veya aykırılığa çatışma denir. Çatışmalar genellikle insan ile insan, insan ile doğa, insan ile kendisi, insan ile toplum şeklinde kendini gösterir.

 

Hikâye kişileri: Hikâyenin unsurlarından olan kişiler iki farklı özellikte karşımıza çıkar. Hikâye metinlerinde olayın merkezinde yer alan ve ait olduğu toplumsal sınıfın özelliklerini taşıyan kişiye tip denir. Toplumsal bir sınıfı ya da zümreyi değil de sadece kendini temsil eden kişiye karakter denir.

 

Zaman ve mekân: Hikâyelerde zaman ve mekân gerçeğe yakındır. Genellikle belirli bir zaman ve mekân unsurları kullanılmaktadır.

 

HİKÂYE TÜRLERİ

Olay Hikâyesi (Maupassant Tarzı Hikâye)

  1. İlk örneklerini Fransız yazar Guy de Maupassant vermiştir.

  2. Olay örgüsü; kişi, zaman ve mekâna bağlıdır.

  3. Önce gerilimin arttığı bu hikâye türünde gözlem son derece önemlidir.

  4. Bu hikâyeler çarpıcı bir sonla olaylar çözüme kavuşturulur.

  5. Olay hikâyesi; serim, düğüm ve çözüm bölümünden oluşur.

  6. Merak ve heyecan uyandırma ön plandadır.

  7. Olay anlatımına ağırlık verilir.

  8. İdeal karakterlere yer verilir.

  9. Bir ileti etrafında gelişir.

 

Serim: Olayın geçtiği yeri, zamanı ve kişilerinin betimlendiği bölümdür.

Düğüm: Olayın neden-sonuç ilişkisine bağlı olarak geliştiği ve merak unsurunun zirveye çıktığı bölümdür.

Çözüm: Merak edilen soruların çözüm bulduğu, merak unsurunun giderildiği bölümdür.

ÖNEMLİ: Olay hikâyesinin Türk edebiyatındaki kurucusu Ömer Seyfettindir. Diğer önemli temsilcileri: Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sabahattin Ali…

 

Durum Hikâyesi (Çehov Tarzı Hikâye)

  1. İlk örneklerini Rus yazar Anton Çehov vermiştir.

  2. Konular genellikle günlük yaşamdan seçilir.

  3. Günlük hayatın herhangi bir kesitini alıp anlatır.

  4. Olay hikâyesindeki gibi serim, düğüm, çözüm bölümleri bulunmaz.

  5. Bu tarz hikâyelerde zaman ve mekân belirsiz olabilir.

  6. Bu hikâyelerde zaman, mekân ve kahramanların yaşamları sezdirme yoluyla verilmeye çalışılır.

  7. Olay ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.

  8. Kişiler kendi doğal ortamlarında hissettirilir. 

  9. Olay değil, tema önemlidir.

  10. Durum hikâyesinde amaç; insanların davranışları, düşünceleri, ikili ilişkileri karşısında gösterdiği tepkiyi göstermektir.

ÖNEMLİ: Durum hikâyesinin Türk edebiyatında iki önemli temsilcisi vardır: Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal.

 

Olay Hikâyesi ile Durum Hikâyesi Arasındaki Farklar

Olay Hikâyesi

Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.

Ağırlık noktası olaydır.

Merak ögesi canlı tutulmuştur.

Şaşırtıcı, beklenmedik bir sonla biter.

Hareket ön plandadır.

Genellikle Öyküleyici anlatım kullanılır.

 

Durum Hikâyesi

Serim, düğüm ve çözüm bölümleri bulunmaz.

Ağırlık noktası durumdur.

Merak ögesi geri plandadır.

Bitmemişlik duygusu söz konusudur.

Durağan bir akış vardır.

Psikolojik tahliller geniş yer tutar.

 

Öyküleme (hikâye etme): Kurgulanmış ya da yaşanmış bir olayın bir başkasına söz ya da yazıyla aktarılmasına öyküleme (hikâye etme) denir.

Betimleme (Tasvir etme)

Bir varlığın ya da yerin özellikleri, insan zihninde uyandırdığı izlenimleri sözcükler aracılığıyla inanın gözünün önüne getirecek şekilde anlatılmasına betimleme denir.

İç konuşma (İç monolog): Anlatmaya bağlı sanatsal metinlerde anlatılmak istenen şeylerin kahramanın zihninden geçenler şeklinde okuyucuya aktarılmasına denir.

Unutma: Öykülemede hareket vardır. Televizyon izlemek gibidir. Betimlemede ise, hareket yoktur. Fotoğraf veya resim gibi insan zihninde yer edinir.

Diyalog tekniği: Anlatmaya bağlı edebi metinlerde en az iki kişinin karşılıklı konuşmalarına dayanan türdür.

Hikaye Türünün Tarihi Gelişimi

Dünya Edebiyatında Hikaye

  • Dünya edebiyatında hikaye türünün kurucusu İtalyan yazar Boccacio’dur. En Önemli öykü kitabı ise Decameron‘dur.

  • Hikaye türünün diğer önemli yazarları: Rusya’da Çehov, Fransa’da Maupassant, Amerika’da O’Henry

Türk Edebiyatında Hikaye

  • Türk edebiyatımızda modern hikayeden önce “halk hikayesi, destan, masal efsane, mesnevi” türlerinde öykünün yerini tutan, anlatma ihtiyacını karşılayan ürünler vardı.

  • Modern hikaye örneklerimiz Tanzimat dönemi ile birlikte görülür.

  • Modern öyküye geçişin ilk örneği Emin Nihat’ın masal özellikleri taşıyan “Müsameretname” adlı eseridir.

  • Türk edebiyatımızda ilk hikaye örneği Ahmet Mithat Efendi‘nin “Letaif-i Rivayat” adlı eseridir.

  • Batılı anlamdaki öykü örneğini ise Türk edebiyatımızda ilk Sami Paşazade Sezai “Küçük Şeyler” adlı eseriyle vermiştir.

  • Öykü asıl gelişimini edebiyatımızda Servett-i Fünün ve Mili edebiyat döneminde sağlamış, Cumhuriyet döneminde ise bunu pekiştirmiştir.

Türk edebiyatımızdaki en önemli öykü yazarları; Sait Faik Abasıyanık, Ömer Seyfettin, Memduh Şevket Esendal, Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Aziz Nesin ve Haldun Taner’dir

Anlatmaya Bağlı Edebi Metinlerde Anlatıcı

Anlatıcı: Olay örgüsüyle oluşan edebi metinlerde okura olayı aktaran kişidir. Anlatıcı eseri yazan kişi değildir. Eseri yazan gerçek kişidir. Edebi metinlerde olayı aktaran ise hayali kişidir.

Edebi metinlerde olay birinci kişi (ben) veya üçüncü kişi (o) ağzından aktarılır.

Anlatım üç bakış açısıyla aktarılır:

  1. Hâkim (İlahi – Tanrısal) bakış açısı:

  • Anlatıcı kendisinden bahsetmez.

  • tekil kişiyi (o) kullanır.

  • Anlatıcı bu bakış açısında her şeyi bilir.

  • Anlatıcı her zamanda ve her yerdedir.

  • Olayı ve eserlerdeki kahramanları her yönüyle bilir.

  • Olayın psikolojik yönünü iyi tahlil eder. Kahramanların duygu ve düşüncelerini, akıllarından geçen her şeyi bilir.

 

Önemli: İnsanın aklından geçen ne varsa anlatıcı bunu aktarıyorsa bu kesinlikle hâkim bakış açısıyla yazılmıştır.

  1. Kahraman bakış açısı

  • Anlatıcı olayın kahramanıdır.

  • Olaylar başkarakterin ağzıyla anlatılır.

  • Anlatıcı görüp yaşadıklarını anlatır. Bunun dışına çıkamaz. Bundan dolayı da anlattıkları sınırlıdır.

  • Anlatıcı bu tarz hikâyelerde sadece duyulan, görülen, yaşanılan ve bilinen olaylardan bahsedebilir.

 

  1. Gözlemci bakış açısı (Kameraman)

  • Olayların kamera sessizliğinde anlatılmasıdır.

  • Olaylara müdahale etmez.

  • Olaylarda taraf tutmaz.

  • Etrafında olup bitenleri bir kamera gibi izler.

  • Tarafsız bir tutumla gördüklerini okura anlatır.

 

 

Sait Faik Abasıyanık (1906 – 1954)

  • Durum (Çehov tarzı) hikâyesinin Türk edebiyatındaki kurucusudur.

  • Klasik hikâye tarzını yıkıp yerine duruma dayalı hikâyeleri getirmiştir.

  • Hikâye kahramanlarını usta ve şiirsel bir dille ele almış hem iyi hem de kötü yönlerini birlikte vermiştir.

  • Hikâyelerinde toplumsal sorunlardan çok bireyin sorunlarına yönelmiştir.

  • Hikâyelerinde ele aldığı kişiler genellikle alt tabakadaki insanlardır.

  • Hikâye, şiir, röportaj ve roman türlerinde eser verdi.

  • Hikâyelerinde mekân olarak genellikle İstanbul’u seçen yazar Adalar’a, özellikle de Burgazada’ya önem verdi.

  • Balıkçılar, işsiz insanlar, kahvelerde pinekleyenler, garip insanlar ele aldığı karakterlerden bazılarıdır.

  • Eserlerinde diyalog ve iç konuşma anlatım tekniklerinden yararlandı.

 

Hikâyeleri: Semaver, Sarnıç, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Son Kuşlar ve Alemdağ’da Var Bir Yılan

Romanları: Medarı Maişet Motoru, Kayıp Aranıyor

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAĞLAÇ

10. SINIF 3. ÜNİTE

EDEBİ AKIMLAR